17. Hukuk Dairesi 2014/9601 E. , 2016/9802 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
- KARAR-
Davacı vekili; müvekkilinin kazada basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek bir kemik kırılmasına neden olacak şekilde yaralandığını, müvekkilinin, davalının kusuru neticesinde uğramış olduğu bu yaralanmaya ilişkin olarak düzenlenen 05/03/2012 tarihli kesin sağlık raporuna göre, yaşamını tehlikeye sokan bir durumda olduğunu ve basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek ölçüde hafif olmadığını, sürekli unutkanlık yaşadığını belirterek fazlaya ilişkin dava ve talep haklarının saklı kalması kaydıyla geçici ve kalıcı iş göremezlik zararı olarak 10.000,00.-TL maddi tazminatın kazanın meydana geldiği 03/01/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılar ... ve ..."nden müştereken ve müteselsilen tahsiliyle müvekkili davacıya verilmesine; 10.000,00.-TL manevi tazminatın kazanın meydana geldiği 03/01/2012 tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalı ..."den tahsiliyle müvekkili davacıya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... vekili cevap dilekçesinde, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Davalı ... duruşmadaki beyanlarında; bilirkişi raporuna göre hatalı olmadığının sabit olduğunu, davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, davacıya ait bordrolardan raporlu olduğu döneme ilişkin maaşında ve aldığı döner sermaye gelirlerinden her hangi bir kesintinin yapılmadığı, davacının geçici iş göremezlik kalemlerine ilişkin talepleri sigorta teminatı dışında olduğu, maluliyeti bulunmadığı ve olayda daha çok kusurlu olan davacının manevi tazminatı hak etmediği, davacı lehine hükmedilecek manevi tazminatın da bu durumda hakkaniyete uygun düşmeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde bir usulsüzlük bulunmamasına göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmesi gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
BK.nun 47.maddesi hükmüne göre, hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Bu para tutarı aslında ne tazminat, ne de cezadır. Çünkü mamelek hukukuna ilişkin zararı karşılanmasını amaç edinmediği gibi kusurlu olana yalnız hukukun ihlalinden dolayı yapılan bir kötülükler de değildir. Aksine olarak zarara uğrayanda bir huzur duygusu doğurmaktadır. Aynı zamanda ruhi ızdırabın dindirilmesini amaç edindiğinden tazminata benzer bir fonksiyonu da vardır. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. 22.6.1966 gün ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde, takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlarda açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Bu durumda, meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, kusur oranları da gözönünde tutularak davacı için hak ve nesafet kuralları çerçevesinde uygun bir miktar manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken buna ilişkin talebin yazılı gerekçe ile reddedilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde görülmediğinden REDDİNE; yukarıda 2 numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 03.11.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.