4. Ceza Dairesi 2020/31895 E. , 2021/5894 K.
"İçtihat Metni"
KARAR
Hakaret ve tehdit suçlarından sanık ... hakkında yapılan yargılama sonucunda 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 32/1. maddesi uyarınca ceza verilmesine yer olmadığına dair İstanbul Anadolu 51. Asliye Ceza Mahkemesinin 19/01/2016 tarihli ve 2014/149 esas, 2016/39 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
İstem yazısında; "İstanbul Anadolu 51. Asliye Ceza Mahkemesinin 19/01/2016 tarihli kararı ile "sanık hakkında tanzim edilen Bakırköy Prof. Dr. ... Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi"nin 09/03/2005 tarihli ve 2005/158 sayılı sağlık kurulu raporu ile 22/07/2002 tarihinden itibaren sürekli, 10/10/2002 tarihinde işlediği öne sürülen "telefonla hakaret ve tehdit", "sarkıntılık ve hakaret" suçlarını psikiyatrik bozukluğun etkisi ile şuur ve hareket serbestisi tamamen ortadan kalkmış olarak işlediği" gerekçesiyle sanık hakkında ceza verilmesine yer olmadığına ilişkin karar verilmiş ise de;
Somut olayda, suç tarihinin 30/09/2009 olduğu, ancak 19/01/2016 tarihli gerekçeli karara konu Bakırköy Prof. Dr. ... Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi tarafından tanzim edilen rapor tarihinin 09/03/2005 olduğu ve söz konusu rapor içeriğinin de yine sanık tarafından 2002 yılında işlenen farklı bir olay neticesinde gerçekleşen suça ilişkin olduğu anlaşılmakla, öncelikle Mahkemesince incelemeye konu dosya kapsamında sanık tarafından işlendiği iddia olunun suçlar bakımından cezai ehliyetinin olup olmadığının tespitine yönelik olarak rapor aldırıldıktan sonra rapor doğrultusunda sanığın cezai ehliyeti konusunda değerlendirme yapılması gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir." denilmektedir.
Hukuksal Değerlendirme:
Uyuşmazlık konusunda bir karar vermeden önce, kanun yararına bozma istemine konu edilen hükümde belirlenen yeni bir hukuka aykırılık durumunun incelenmesi gerekmektedir.
CMK’nın “müdafiin görevlendirilmesi” başlıklı 150. maddesinde; “(1) Şüpheli veya sanıktan kendisine bir müdafi seçmesi istenir. Şüpheli veya sanık, müdafi seçebilecek durumda olmadığını beyan ederse, istemi halinde bir müdafi görevlendirilir.
(2) Müdafii bulunmayan şüpheli veya sanık; çocuk, kendisini savunamayacak derecede malul veya sağır ve dilsiz ise, istemi aranmaksızın bir müdafi görevlendirilir...” hükümleri yer almaktadır.
Ceza ehliyetinin bulunmadığı gerekçesiyle hakkında ceza verilmesine yer olmadığına dair karar verilen sanığa, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 150/2. maddesi gereğince, istemi aranmaksızın baro tarafından müdafii görevlendirilmesinin zorunlu olduğu gözetilmeden, sanığın sorgusunun müdafii olmaksızın yapılıp, hüküm kurulması suretiyle savunma hakkının kısıtlanması hukuka uygun bulunmamıştır.
Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1) Kanun yararına bozma isteği hakkında bu aşamada şimdilik bir KARAR VERMEYE YER OLMADIĞINA,
2) Hükümde saptanan yeni hukuka aykırılık nedeni açısından, kanun yararına bozma yoluna başvurulup başvurulmayacağının takdiri için, dosyanın Adalet Bakanlığına sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"na TEVDİİNE, 24/02/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.