
Esas No: 2012/25107
Karar No: 2013/2240
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2012/25107 Esas 2013/2240 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı banka, 15.10.1998 tarihli sözleşme ile davalı ..."e 2.500,00 L tüketici kredisi kullandırıldığını, diğer davalının ise müşterek borçlu ve müteselsil kefil olduğunu, borcun ödenmediği gibi ihtarında sonuç vermediğini ileri sürerek 68.193,47 TL"nin temerrüt faiziyle tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ..., asıl borçlu olarak gösterilen davalının hiçbir zaman kredi kullanmadığını, ... 3. ACM 2006/320 esas sayılı dosyasında bu durumun tespit edildiğini, imzaların asıl borçluya ait olmadığı için asıl borcun doğmadığını, asıl borç doğmadığı için kefil olarak kendisininde sorumlu olmadığını savunarak davanın reddini dilemişlerdir.
Davalı ..."ya dava dilekçesi tebliğ edilmiş, davalı yargılamaya katılmamış ve dilekçe sunmamıştır.
Mahkemece, banka çalışanlarının dolandırıcılık suçunu işlediklerinin ... 3. Ağır Ceza Mahkemesi"nin kesinleşmiş kararı ile sabit olduğu ve dava konusu kredinin ödendiğine dair banka tarafından belge düzenlendiği için davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Somut olayda; davacı banka ile davalılar arasında düzenlenen kredili mevduat hesabı sözleşmesine dayalı olarak davacı bankanın davalılardan alacaklı olduğu ileri sürülerek asıl alacak, işlemiş faiz ve ferileri ile birlikte 68.193,47 TL alacağın davalılardan müteselsilen tahsili istenmektedir. Taraflar arasında 4822 sayılı yasa ile değişik 4077 sayılı yasanın 10.maddesinde tanımlanan nitelikte tüketici kredisi sözleşmesi, geri ödeme planı bulunmamaktadır. Taraflar arasında kredili mevduat hesabı sözleşmesi imzalanmıştır. Bu nedenle, taraflar arasında yasaca tanımlanan tüketici kredisi sözleşmesinin varlığından söz edilemez. Uyuşmazlık hakkında 4822 sayılı yasa ile değişik 4077 sayılı yasanın 10.maddesinin uygulama olanağı bulunmamaktadır. Hal böyle olunca, davacı banka ile davalılar arasında yasanın 3/h maddesinde tanımlanan tüketici işleminden de söz edilemez. Bu duruma göre, uyuşmazlığın çözümü genel mahkemelerin görevi içerisindedir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re"sen gözetilir. Bu hususlar gözetilerek mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekirken işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre davacının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın (1) no’lu bentte açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, (2) no’lu bent gereğince davacının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 4.2.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.