
Esas No: 2013/6825
Karar No: 2013/6825
Karar Tarihi: 7/1/2016
Anayasa Mahkemesinin bu kararı bireysel başvuru kararı olup kişisel veri içerme ihtimali bulunmaktadır. Her ne kadar yayınlamakta yasal bir sakınca bulunmasa da bunun kişilere zarar verme ihtimali karşısında bu kararı yayınlamıyoruz.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
ÇAĞ AĞAÇ SANAYİ TİCARET VE NAKLİYE LTD. ŞTİ.
BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2013/6825) |
|
Karar Tarihi: 7/1/2016 |
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Engin YILDIRIM |
Üyeler |
: |
Serdar ÖZGÜLDÜR |
|
|
Celal Mümtaz AKINCI |
|
|
Muammer TOPAL |
|
|
M. Emin KUZ |
Raportör |
: |
Yakup MACİT |
Başvurucu |
: |
Çağ Ağaç Sanayi Ticaret ve Nakliye
Limited Şirketi |
Vekili |
: |
Av. Özgür ERGÜNAÇ |
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru; ihalenin
feshi davasında, başvurucunun mazereti nedeniyle katılamadığı duruşmada verilen
yeni oturum gününün başvurucuya tebliğ edilmeden ve delillerin toplanmadan
karar verilmesi nedeniyle silahların eşitliği ve çelişmeli yargılanma
ilkesinin, delillerin eksik ve hatalı değerlendirilmesi nedeniyle de adil
yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 27/8/2013 tarihinde Bursa 4. Asliye Hukuk Mahkemesi
vasıtasıyla yapılmıştır. Başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesi neticesinde başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir
eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. İkinci Bölüm Üçüncü Komisyonunca 25/11/2014 tarihinde,
başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar
verilmiştir.
4. Bölüm Başkanı tarafından 6/3/2015 tarihinde, başvurunun kabul
edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü 15/4/2015 tarihinde Anayasa
Mahkemesine sunmuştur.
6. Bakanlık tarafından Anayasa Mahkemesine sunulan görüş
29/4/2015 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne
karşı beyanda bulunmamıştır.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Olaylar
7. Başvuru formu ve ekleri ile başvuruya konu yargılama dosyası
içeriğinden tespit edilen ilgili olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucu, ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile başlatılan
icra takibi kapsamında Yenişehir İcra Müdürlüğünün 2009/544 talimat sayılı
dosyasında taşınmazının satışına ilişkin 16/3/2012 tarihinde yapılan ihalenin
usulüne uygun olmadığını belirterek feshi talebiyle Yenişehir İcra Hukuk
Mahkemesinin 2012/15 esasına kayden şikâyette
bulunmuştur.
9. Taraf vekilleri 31/5/2012 tarihli ilk duruşmaya katılarak
beyanda bulunmuş; Mahkeme, davacı şirket temsilcisinin isticvabı için davetiye
çıkartılmasına karar vererek duruşmayı ertelemiştir. 19/7/2012 tarihli
duruşmaya yalnızca davalı vekilinin katılmasıyla Mahkeme, isticvabın hukuki
neticelerini ara kararında belirterek duruşmayı ertelemiştir.
10. Başvurucu vekili 20/9/2012 tarihli üçüncü duruşma için
mesleki mazeret bildirmiş; 19/9/2012 tarihli dilekçesinde belirttiği delillerin
toplanması ve mazeretinin kabulüne karar verilmesini, yeni duruşma gününün de
dosyaya yatırmış oldukları masraf avansından karşılanarak tarafına tebliğ
edilmesini istemiştir.
11. Mahkeme; söz konusu oturumda davalı vekilinin de beyanını
aldıktan sonra başvurucu vekilinin mazeretinin kabulüne, duruşma gününü Ulusal
Yargı Ağı Projesi (UYAP) vasıtasıyla öğrenmesine, hâkim değişikliği nedeniyle
dosyanın incelemeye alınmasına, delil listesi hususunun bir sonraki celsede
değerlendirilmesine karar vererek yeni bir duruşma günü belirlemiştir.
12. 29/11/2012 tarihli son duruşmaya ise başvurucu ve vekili
katılmamıştır. Mahkeme, davalı vekilinin beyanını aldıktan sonra başvurucunun
talebine yönelik herhangi bir işlem tesis etmeksizin yargılamaya son vermiş ve
davanın reddine hükmetmiştir. Mahkeme kararının ilgili kısımları şöyledir:
“…
DELİLLER:
1-Yenişehir İcra Müdürlüğünü 2009/ 544 talimat
sayılı takip dosyası
2-Davacı vekilinin 19.09.2012 tarihli delil
listesi
3-Davalı Baki Şahan" ın
20.09.2012 tarihli yazılı beyan dilekçesi
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda;
hangi nedenlerle, ihalenin bozulmasının İcra Mahkemesinde istenebileceği, İİK nın madde 134’de bozulma nedenleri teker teker belirtilerek
gösterilmemiş olup, İhalenin bozulma nedenleri; A-İhaleye fesat karıştırılmış
olması. B-Artırmaya hazırlık aşamasındaki hatalı işlemlerle ilgili bozma
nedenleri. C-İhalenin yapılması sırasında doğan, ihalenin yapılması sırasındaki
işlemlerle ilgili bozma nedenleri. D-Alıcının taşınmazın önemli nitelikleri
hakkında hataya düşürülmüş olması şeklinde sıralanabileceği anlaşılmış olup,
Davaya konu somut olayda; davacı şikayetçinin
ihalenin feshi sebebi olarak ileri sürdüğü şikayetlerin ihalenin feshi nedeni
olarak ileri sürülemeyeceğinden reddine karar verilmiş olup, ihale şartnamesi
ve ilanın icra dosyasında, usulüne uygun hazırlandığı, ihalenin usulüne uygun
olarak gerçekleştirildiği, ihalenin başlama ve bitiş saatlerinde bir çelişkenin
bulunmadığı ve yasanın aradığı şartlara uygun olarak ihalenin
gerçekleştirildiği, ihalenin ilanın genel düzeydeki ilanların yapılarak icra
divanhanesine ilanın asıldığı yine Belediye vasıtası ile ilanın yapıldığı,
yapılan 2. artırmada tellalın üç defa bağırdığı ve imzasının alındığı tutulan
tutanakta görülmekle açılan davanın takibi uzatma amaçlı olduğu
anlaşıldığından, bu yöndeki iddialarının yerinde görülmediğinden reddine karar verilerek
aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
…”
13. Başvurucunun temyizi üzerine karar, Yargıtay 12. Hukuk
Dairesinin 1/4/2013 tarihli ve E.2013/5665, K.2013/12180 sayılı ilamıyla
onanmıştır.
14. Başvurucunun karar düzeltme talebi ise aynı Dairenin 4/7/2013
tarihli ve E.2013/16363, K.2013/25131 sayılı ilamıyla reddedilmiştir.
15. Ret kararı 29/7/2013 tarihinde başvurucu vekiline tebliğ
edilmiş, 27/8/2013 tarihinde bireysel başvuruda bulunulmuştur.
B. İlgili Hukuk
16. 21/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 48.
maddesi şöyledir:
“Tüzel kişiler, cins, yaş, hısımlık gibi
yaradılış gereği insana özgü niteliklere bağlı olanlar dışındaki bütün haklara
ve borçlara ehildirler.”
17. 13/1/2011 tarihli
ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 125. maddesi şöyledir:
“(1) Ticaret şirketleri
tüzel kişiliği haizdir.
(2) Ticaret şirketleri, Türk Medenî Kanununun
48 inci maddesi çerçevesinde bütün haklardan yararlanabilir ve borçları
üstlenebilirler. Bu husustaki kanuni istisnalar saklıdır.”
18. 6102 sayılı
Kanun’un 588. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
“Şirket,
ticaret siciline tescil ile tüzel kişilik kazanır.”
19. 6102 sayılı
Kanun’un 636. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
“(1) Limited şirket
aşağıdaki hâllerde sona erer:
a) Şirket sözleşmesinde
öngörülen sona erme sebeplerinden birinin gerçekleşmesiyle.
b) Genel kurul kararı
ile.
c) İflasın açılması
ile.
d) Kanunda öngörülen
diğer sona erme hâllerinde.”
20. 6102 sayılı
Kanun’un 637. maddesi şöyledir:
“(1) Sona erme, iflastan
ve mahkeme kararından başka bir sebepten ileri gelmişse müdür, birden fazla
müdürün bulunması hâlinde en az iki müdür, bunu ticaret siciline tescil ve ilan
ettirir.”
21. 18/5/2004 tarihli
ve 5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar
Kanunu’nun 10. maddesinin birinci, ikinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları
şöyledir:
“Odalara kayıt
zorunluluğu bulunanlar, durumlarında meydana gelen ve Türk
Ticaret Kanununa göre tescil ve ilânı gereken her türlü değişikliği,
gerçekleşmesinden itibaren bir ay içinde, kayıtlı oldukları odalara bildirmek
zorundadır. Ticaret siciline tescili zorunlu olup da yasal şekil ve sürede
tescil ettirilmemiş olan bir hususu haber alan ilgili oda, bu yasal zorunluluğu
yerine getirmeyenlerin durumlarını gerekli sicil değişikliklerinin yapılması
için ilgili ticaret sicil memurluğuna bildirir. Ticaret sicil memurluğu, bu
bildirim üzerine gerekli işlemleri yapmakla yükümlüdür.
İçinde bulunulan yıldan
önceki iki yıldan itibaren adresleri ve durumları tespit edilemeyenler ile bu
süre zarfında aidat ödemeyen üyelerin isimleri, oda yönetim kurulu kararıyla,
meslek grupları ve seçmen listelerinden silinir; aidat tahakkukları durdurulur.
Bu fıkra hükmünün gereğinin her yılın ocak ayı içinde yerine getirilmesinden
oda yönetim kurulu sorumludur.
Yukarıdaki fıkrada
anılan oda yönetim kurulu kararını takip eden yılbaşından itibaren iki yıl
içinde, ilgilinin üyesi bulunduğu odaya müracaatla adres ve durumunu
bildirmemesi halinde, oda yönetim kurulunun teklifi ve meclis kararıyla ticaret
sicil kaydının re’sen silinmesi için ticaret sicil
memurluğuna ihbarda bulunulur. İhbarı takip eden ayın ilk günü itibarıyla oda
kaydı silinmiş sayılır. Bu süre içerisinde durumunu bildiren üyelerin aidat
tahakkukları başlatılır. Ancak bu durumda olanlar tüm aidat borçlarını
ödemedikçe seçmen listelerine tekrar kaydedilemezler.
Ticaret sicilinden re’sen veya işin bırakılması halinde üyenin talebi üzerine
kayıt silinmesine ilişkin ilânlar Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ücretsiz
olarak yayımlanır.”
22. 6102 sayılı
Kanun’un geçici 7. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:
“(1) 1/7/2015 tarihine
kadar aşağıdaki hâlleri tespit edilen ya da bildirilen anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyeleri ve
ticaret sicilinden kayıtlarının silinmesi, ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne
uyulmaksızın bu madde uyarınca yapılır.
a) 24/6/1995 tarihli ve
559 sayılı Türk Ticaret Kanununun Bazı Maddelerinde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname gereğince, sermayelerini
anılan Kanun Hükmünde Kararname ile öngörülen tutarlara çıkarmamış anonim
şirketler ile limited şirketler.
b) Bu Kanunun yürürlük
tarihinden önce veya 1/7/2015 tarihine kadar münfesih olan anonim ve limited şirketler.
c) Kooperatifler Kanunu
hükümlerine göre herhangi bir nedenle dağılmış olan kooperatifler.
d) Sebebi ne olursa
olsun aralıksız son beş yıla ait olağan genel kurul toplantıları yapılamayan
anonim şirketler ile kooperatifler.
e) Bu Kanunun yürürlüğe
girdiği tarihten önce tasfiye işlemlerine başlanılmış ancak genel kurulun
toplanamaması nedeniyle ara bilançoları veya son ve kati bilançosu genel kurula
tevdi edilemediği için ticaret sicilinden terkin işlemi yapılamayan şirket ve
kooperatifler.
(2) Davacı veya davalı
sıfatıyla devam eden davaları bulunan şirket veya kooperatiflere bu madde
hükümleri uygulanmaz.
(3) Bu madde
kapsamındaki şirket ve kooperatifler; ilgili ticaret sicili müdürlüğünce resen
veya herhangi bir kişi, kurum veya kuruluş tarafından kanıtlarıyla birlikte
yapılacak bildirimleri de kapsayacak şekilde, ticaret sicili kayıtları
üzerinden yapılacak incelemeyle tespit edilir.
(4) Ticaret sicili
müdürlüklerince;
a) Kapsam dâhilindeki
şirket ve kooperatiflerin ticaret sicilindeki kayıtlı son adreslerine ve sicil
kayıtlarına göre şirket veya kooperatifi temsil ve ilzama yetkilendirilmiş
kişilere bir ihtar yollanır. Yapılacak ihtar, ilan edilmek üzere Türkiye
Ticaret Sicili Gazetesi Müdürlüğüne aynı gün gönderilir. İlan, ihtarın
ulaşmadığı durumlarda, ilan tarihinden itibaren otuzuncu günün akşamı
itibarıyla, 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre
yapılmış tebligat yerine geçer. Ayrıca anılan ilan, bildirici niteliği haiz
olarak ilgili ticaret ve sanayi odası veya ticaret, sanayi ya da deniz ticaret
odasının internet sitesinde aynen yayımlanır.
b) 559 sayılı Kanun
Hükmünde Kararname gereğince sermaye artırımında bulunmayarak münfesih olan
şirketlere yapılacak ihtarda; ortaklarından, yönetici veya denetçilerden ya da
müdürlerinden tebliğ tarihinden itibaren iki ay içinde tasfiye memurunun
bildirilmesi, aksi takdirde, bu madde hükümlerine göre ticaret sicili
kayıtlarından unvanın silineceği, şirkete ait malvarlığının unvana ilişkin
kaydın silindiği tarihten itibaren on yıl sonra Hazineye intikal edeceği ve
bunun kesin olduğu açıkça yazılır.
c) Bu fıkranın (b)
bendinde belirtilen şirketler dışında kalan kapsam dâhilindeki diğer münfesih
şirketler ile kooperatiflerden ayrıca, faaliyetlerine devam etme isteğinde
bulunmaları hâlinde münfesih olma nedenini ortadan kaldıran işlemlerin
yapılarak ispat edici belgelerin bildirilmesi istenir.
…
(9) Tasfiye memurlarına beşinci fıkranın (c)
bendinde belirtilen bilgi ve belgelerin verilmemesi veya tasfiye memurlarınca
da bu bilgi ve belgelere erişilememesi hâlinde durum ticaret sicili müdürlüğüne
bildirilerek, başka bir işleme gerek kalmaksızın unvan silinir ve Türkiye
Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edilir.
…
(11) Dördüncü fıkra
uyarınca yapılan ihtar ve ilana rağmen, süresi içinde cevap vermeyen veya
tasfiye memurunu bildirmeyen yahut durumunu kanuna uygun hâle getirmeyen veya
faaliyette bulunduğunu adres ve kanıtlarıyla birlikte bildirmeyen şirket ve
kooperatiflerin unvanı ticaret sicilinden resen silinir. Resen unvanı silinen
şirket ve kooperatifler, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi ile ilgili odanın
internet sitesinde ilan edilir.
…
(15) Bu maddede düzenlenmeyen hususlarda
ilgili kanun ve esas sözleşmelerde öngörülen usullere göre hareket edilir. Bu
madde gereğince tasfiye edilmeksizin unvanı silinen şirket veya kooperatiflerin
ortaya çıkabilecek malvarlığı, unvana ilişkin kaydın silindiği tarihten
itibaren on yıl sonra Hazineye intikal eder. Hazine bu şirket ve
kooperatiflerin borçlarından sorumlu tutulmaz. Tasfiye memurlarının
sorumlulukları konusunda, özel kanunlardaki sorumluluğa ilişkin hükümler saklı
kalmak kaydıyla bu Kanun veya Kooperatifler Kanunu hükümleri uygulanır. Ticaret
sicilinden kaydı silinen şirket veya kooperatifin alacaklıları ile hukuki
menfaatleri bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren
beş yıl içinde mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını
isteyebilir.
…”
23. 30/12/2012
tarihli ve 28513 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak
yürürlüğe giren Münfesih Olmasına veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş
Anonim ve Limited Şirketler ile Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicili
Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğ’in (Tebliğ) 5. maddesinin ilgili
kısımları şöyledir:
“(1)
Kendi kayıtları üzerinden aşağıdaki hallerden en az birinin varlığının tespit
edilebildiği durumlarda, Müdürlüklerce aşağıdaki sebeplerle münfesih olan veya
sayılan şirket ve kooperatifler 31/3/2013 tarihine kadar resen belirlenir:
…
18/5/2004
tarihli ve 5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve
Borsalar Kanununun 10 ve 32 nci
maddelerine göre adreslerinin ve durumlarının tespit edilememesi nedeniyle
ilgili odadaki üyelikleri askıya alınan ve oda yönetim kurulu kararını takip
eden yılbaşından itibaren iki yıl sonunda oda kaydı silinerek, sicil kaydı
silinmek üzere Müdürlüklere bildirilen şirketler ve kooperatifler.
…
(4)
Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten 1/7/2014 tarihine kadar münfesih olacak veya
sayılacak şirket ve kooperatifler için herhangi bir kişi, kurum ya da kuruluş
tarafından kanıtlarıyla yapılacak başvurular da bu madde hükümlerine göre
değerlendirilecektir
(5)
1/7/2014 tarihine kadar münfesih olunduğuna dair kanıtlayıcı belgeler ile
şirket ya da kooperatifin davalı veya davacı sıfatıyla devam eden davalarının
bulunmadığına ilişkin yazılı beyanla birlikte;
…”
24. Anılan Tebliğ’in
6. maddesi şöyledir:
“(1) Müdürlüklerce resen ya da yapılacak
bildirim üzerine tespit edilen şirket ve kooperatiflerin ticaret sicilinde
kayıtlı son adreslerine ve sicil kayıtlarına göre şirket veya kooperatifi
temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişilere 7 nci maddeye göre hazırlanacak ihtar gönderilir. Bu
ihtar, sermayelerini 31/12/1998 tarihine kadar 5.000 TL’ye çıkarmayarak
münfesih olan anonim şirketlerin ayrıca en son tescil edilmiş denetçisine de
gönderilir.
(2) Gönderilen ihtarlar, ilan edilmek üzere
Müdürlükler tarafından Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi Müdürlüğüne aynı gün
gönderilir.
(3) Sicil Gazetesinde yapılan ilan, ilgili
odanın internet sitesinde 7 nci
maddeye uygun olarak aynen yayımlanır. İlgili odanın internet sitesinin
bulunmaması durumunda ilan TOBB’un internet sitesinde yayımlanır.”
25. Anılan Tebliğ’in
7. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:
“(1)
Müdürlüklerce;
…
b) Birinci fıkranın (a) bendinde
belirtilenlerin dışındaki şirketler ile kooperatiflere yapılacak ihtarda tebliğ
tarihinden itibaren iki ay içinde; münfesih olma sebepleri de gösterilerek, bu
sebepleri ortadan kaldıran işlemlerin yapılıp ispat edici belgelerin Müdürlüğe
verilmesi ya da tasfiye memurunun Müdürlüğe bildirilmesi gerektiği, bildirimde
bulunulmaması halinde ise bu sürenin sonunda ticaret sicili kayıtlarından
unvanının silineceği, şirkete/kooperatife ait malvarlığının unvana ilişkin
kaydın silindiği tarihten itibaren on yıl sonra Hazineye intikal edeceği ve
bunun kesin olduğu açıkça yazılır. (Ek-2)
c) Bu madde uyarınca yapılacak ihtarlarda
şirket ya da kooperatifin davalı veya davacı sıfatıyla devam eden davalarının
bulunup bulunmadığının yazılı şekilde beyan edilmesi de istenir.”
26. Anılan Tebliğ’in
13. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:
“(1) Müdürlük tarafından 6 ncı madde uyarınca yapılan ihtara ve ilanlara rağmen
iki ay içerisinde cevap vermeyen veya tasfiye memurunu bildirmeyen yahut
durumunu Kanuna uygun hale getirmeyen veya faaliyette bulunduğunu adres ve kanıtlarıyla
birlikte bildirmeyen şirket veya kooperatiflerin unvanı ticaret sicilinden
resen silinir.
(2) Resen unvanı silinen şirket veya
kooperatifler Sicil Gazetesinde ve ilgili odanın veya TOBB’un internet
sitesinde ilan edilir.”
27. Anılan Tebliğ’in
15. maddesi şöyledir:
“1)
Müdürlük tarafından 12 nci
maddenin dokuzuncu ve onuncu fıkraları ile 13 üncü madde uyarınca ticaret
sicilinden unvanları silinecek şirket veya kooperatiflerin borçları unvanların
silinmesine engel teşkil etmez.”
28. Anılan Tebliğ’in
16. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
“Bu
Tebliğ hükümlerine göre, ticaret sicilinden kaydı silinen şirket veya
kooperatiflerin alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulunanlar haklı sebeplere
dayanarak silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak
şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebilir.”
29. 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 43.
maddesi şöyledir:
“Hukuki işlemden doğan temsil yetkisi, aksi taraflarca
kararlaştırılmadıkça veya işin özelliğinden anlaşılmadıkça, temsil olunanın
veya temsilcinin ölümü, gaipliğine karar verilmesi, fiil ehliyetini kaybetmesi
veya iflas etmesi durumlarında sona erer.
Bu hüküm, bir tüzel kişiliğin sona ermesi
durumunda da uygulanır.
Tarafların karşılıklı kişisel hakları saklıdır.”
30. 6098 sayılı Kanun’un 513. maddesinin birinci fıkrası
şöyledir:
“Sözleşmeden veya işin
niteliğinden aksi anlaşılmadıkça sözleşme, vekilin veya vekâlet verenin ölümü,
ehliyetini kaybetmesi ya da iflası ile kendiliğinden sona ermiş olur. Bu hüküm, taraflardan
birinin tüzel kişi olması durumunda, bu tüzel kişiliğin sona ermesinde de
uygulanır.”
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
31. Mahkemenin
7/1/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
32. Başvurucu;
ihalenin feshi davasında 20/9/2012 tarihli duruşma günü için dosyaya mazeret
dilekçesiyle birlikte delil listesi sunduğunu, duruşma gününün dosyaya
yatırdığı masraf avansından karşılanarak kendisine tebliğine karar verilmesini
talep ettiğini, Mahkemece usul hükümlerine aykırı bir şekilde 29/11/2012
tarihli duruşma gününün “UYAP sisteminden
öğrenilmesine” şeklinde karar verildiğini, duruşma gününün kendisine
bildirilmemesi nedeniyle sonraki oturuma katılamadığını ve son celsede
delilleri toplanmadan ve özellikle kıymet takdirine yönelik itirazları
incelenmeden davanın reddine karar verildiğini, 12/1/2011 tarihli ve 6100
sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 27. maddesi gereği tarafların hukuki
dinlenilme hakkına sahip oluğunu yani taraf teşkili sağlanmadan hüküm
verilmemesi gerektiğini, iddia ve savunma hakkının kullanılmasına imkân
verilmesi zorunluluğu bulunduğu hâlde bu kurala uygun hareket edilmediğini,
dosyadaki delillerin eksik ve hatalı değerlendirilmesi sonucu taşınmazın
değerinin oldukça altında satıldığını belirterek Anayasa’nın 35. ve 36.
maddelerinde tanımlanan mülkiyet ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini
ileri sürmüş; ihlalin tespiti ile yeniden yargılama talebinde bulunmuştur.
B. Değerlendirme
33. Anayasa’nın 148.
maddesinin üçüncü fıkrası şöyledir:
“Herkes, Anayasada güvence altına alınmış
temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamındaki
herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa
Mahkemesine başvurabilir. Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun yollarının
tüketilmiş olması şarttır.”
34. 30/3/2011 tarihli
ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında
Kanun’un 45. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
“Herkes, Anayasada güvence altına alınmış
temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve buna ek
Türkiye’nin taraf olduğu protokoller kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü
tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir.”
35. 6216 sayılı Kanun’un
46. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
“Bireysel başvuru ancak ihlale yol açtığı
ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal nedeniyle güncel ve kişisel bir hakkı
doğrudan etkilenenler tarafından yapılabilir.”
36. Anayasa’nın 148.
maddesinin üçüncü ve 6216 sayılı Kanun’un 45. maddesinin (1) numaralı fıkraları
uyarınca Anayasa’da güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden Avrupa
İnsan Hakları Sözleşmesi (Sözleşme) ve buna ek Türkiye’nin taraf olduğu
protokoller kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından ihlal edildiğini
iddia eden herkese, Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yapma hakkı
tanınmıştır. Dolayısıyla medeni haklara sahip gerçek ve tüzel kişiler, bireysel
başvuru yönünden dava ehliyetine sahiptir (Büğdüz Köyü Muhtarlığı, B. No: 2012/22, 25/12/2012, § 24).
37. 6216 sayılı
Kanun’un 46. maddesinde kimlerin bireysel başvuru yapabileceği sayılmış olup
anılan maddenin (1) numaralı fıkrasına göre bir kişinin Anayasa Mahkemesine
bireysel başvuruda bulunabilmesi için üç temel ön koşulun birlikte bulunması
gerekmektedir. Bu ön koşullar, başvuruya konu edilen ve ihlale yol açtığı ileri
sürülen kamu gücü eylem veya işleminden ya da ihmalinden dolayı başvurucunun
“güncel bir hakkının ihlal edilmesi”, bu ihlalden dolayı kişinin “kişisel olarak”
ve “doğrudan” bu durumdan etkilenmiş olması ve bunların sonucunda başvurucunun
kendisinin “mağdur” olduğunu ileri sürmesidir (Onur
Doğanay, B. No: 2013/1977, 9/1/2014, § 42).
38. 6102 sayılı Kanun
hükümlerine göre sermaye şirketi olan limited şirketleri,
ticaret siciline tescil ile tüzel kişilik kazanır. Şirketin tüzel kişiliği haiz olması nedeniyle
hak ve fiil ehliyeti ve buna bağlı olarak taraf ve dava ehliyeti de
bulunmaktadır. Buna karşılık ticaret siciline tescil ile
fiil ehliyetine sahip olan şirketin, kanundan kaynaklanan sona erme
sebeplerinden birinin gerçekleşmesi ve ticaret sicilinden kaydının silinmesiyle
tüzel kişiliği ve dava ehliyeti sona erecektir.
39. Bu hukuki durum
karşısında feshedilerek ticaret sicilinden kaydı silinen şirketin, yargı veya
diğer resmî merciler önünde temsil edilebilmesi mümkün değildir. Diğer bir
ifadeyle ticaret sicilinden terkin edilmiş şirketin temsilcilerinin, şirket adına dava açması veya
açılmış bir davada bu şirket hakkında yargılama yapılıp hüküm verilmesi söz
konusu olmayacaktır.
40. 6102 sayılı Kanun’un geçici 7. maddesi ve
Tebliğ’in ilgili hükümlerinde, 5174 sayılı Kanun’un 10. maddesine göre
adreslerinin ve durumlarının tespit edilememesi nedeniyle ilgili odadaki üyelikleri
askıya alınan ve oda yönetim kurulu kararını takip eden yılın başından itibaren
ikinci yılın sonunda oda kaydının silinmesi suretiyle sicil kaydı silinmek
üzere ticaret sicil müdürlüklerine bildirilen limited
şirketlerin tasfiyeleri ve ticaret sicilinden kayıtlarının silinmesi işleminin
ilgili Kanun hükümlerindeki tasfiye usulüne uyulmaksızın yapılacağı ve ticaret
sicili müdürlüğünce resen veya herhangi bir kişi, kurum veya kuruluş tarafından
kanıtlarıyla birlikte yapılacak bildirimleri de kapsayacak şekilde ticaret
sicili kayıtları üzerinden yapılacak incelemeyle bu nevi şirketlerin tespit
edilerek resen sicilden terkin edilecekleri hususu düzenlenmiştir.
41. Somut olayda başvurucu Şirketin ticaret
sicili kayıtları üzerinde yapılan inceleme neticesinde 5174 sayılı Kanun’un 10.
maddesi gereğince münfesih durumda olduğunun tespit edilmesi üzerine Yenişehir
Ticaret Sicil Müdürlüğünün 12/4/2013 tarihli kararı ile 6102 sayılı Kanun’un
geçici 7. maddesi uyarınca Şirketin infisah sebeplerinin, ihtarın ilanından
itibaren iki ay içinde münfesih olma sebeplerini ortadan kaldırılarak buna
ilişkin ispat edici belgelerin Müdürlüğe ibraz edilmesi ya da Şirketin
faaliyetinin devamına imkân olmaması hâlinde aynı süre içerisinde tasfiye
memurunun bildirilmesi, ayrıca Şirketin davacı veya davalı sıfatıyla devam eden
davasının bulunup bulunmadığına ilişkin yazılı beyanın Müdürlüğe verilmesi
gerektiği, belirtilen süre içerisinde münfesih olma sebeplerini ortadan
kaldıran işlemlerin yerine getirildiğinin ispatlayıcı belgelerle birlikte
bildirilmemesi ya da tasfiye memurunun bildirilmemesi hâlinde Şirketin
unvanının ticaret sicilinden silineceği ve Şirkete ait mal varlığı kaydının
silindiği tarihten itibaren on yıl sonra Hazineye intikal edeceği hususu ihtar
edilmiştir. Başvurucu Şirketin süresi içinde bildirimde bulunmaması nedeniyle
münfesih sayılarak kaydının 21/6/2013 tarihinde ticaret sicilinden terkin
edildiği ve durumun 11/7/2013 tarihli Ticaret Sicili Gazetesi’nde ilan edildiği
anlaşılmıştır.
42. Bunun yanında Yenişehir Ticaret Sicili Müdürlüğünün
11/11/2015 tarihli yazısında terkinden sonra Şirketin ihyası ile ilgili
herhangi bir dava açılmadığı belirtilmiştir.
43. Kamu gücü tarafından hakkı ihlal edildiği iddia edilen
Şirketin bireysel başvuru yapmadan önce tüzel kişiliğinin sona ermesi durumunda
Şirket adına bir başkası tarafından bireysel başvuruda bulunulması mümkün
değildir.
44. Ticaret sicilinden terkin edilen Şirketle ilgili ihya
davasının açılması veya bu hususta kararı verilmiş olmasının, anayasal anlamda
korunmaya değer güncel bir hakkın varlığının kabulüne yeterli bir neden olarak
görülebileceği ancak Ticaret Sicili Müdürlüğü yazısına göre Şirketle ilgili bu
konuda herhangi bir davanın açılmadığının anlaşıldığı, ihya davası açılma
ihtimalinin ise bireysel başvuruda mağduriyet sıfatının varlığı açısından
yeterli bir neden olarak kabul edilemeyeceği, kaldı ki ihya kararı ile Şirketin
yalnızca ihya nedenine özgü sınırlı olarak hukuki varlık kazanacağı, terkinden
önceki hukuki statüsüne kavuşmasının da mümkün olmadığı anlaşılmaktadır.
45. Buna göre başvurucu Şirketin 21/6/2013 tarihinde ticaret
sicilinden kaydının silinmesiyle tüzel kişiliğini ve bireysel başvuru
ehliyetini kaybettiği, hukuki varlığı sona eren ve ihyasına yönelik herhangi
bir dava açılmayan Şirket adına yetkisi olmayan temsilcisi ve bu temsilcinin
vekâlet verdiği avukat tarafından bireysel başvuruda bulunulmasının mümkün
olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
46. Açıklanan nedenlerle başvuru ehliyeti bulunmayan Şirket
adına yapılan başvurunun diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden
incelenmeksizin kişi yönünden yetkisizlik
nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun kişi yönünden
yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
7/1/2016 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.