Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/68
Karar No: 2012/5449
Karar Tarihi: 07.06.2012

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2012/68 Esas 2012/5449 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2012/68 E.  ,  2012/5449 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil

    ... ile ... aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının davacının davasından feragat ettiğinin tespitine dair ...Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 17.10.2011 gün ve 170/320 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacı ..., kadastro tespit işlemleri sırasında köyde bulunmadığından 172 ada 4 parsel sayılı taşınmazın davalı adına tespit edildiğini, taşınmazın ortak muris Bekir Altunkaynak"a ait olduğu murisin eşine isabet eden 1/5 payın kendisi ve çocuklarına kaldığı gerekçesiyle dava konusu taşınmazın 1/5 hissesinin iptali ile veraset ilamına göre tapuya kayıt ve tescilini talep etmiştir.
    Davalı 24.03.2010 tarihli dilekçesi ile, 172 ada 4 parsel sayılı taşınmazda davacının 1/5 hissesi olduğunu kabul ettiğini, tapunun 4/5 payının adına, 1/5 payın ise davacı adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Yargılamanın ilk oturumunda ise, kabul beyanını aynen tekrar ettiğini, taşınmazın 1/5 hissesinin davacı ve kardeşi Sebahattin Altunkaynak"ın çocuklarına ait olduğunu beyan etmiş ve 08.11.2010 tarihli üçüncü oturumda kabul beyanını tekrarlamıştır.
    Mahkemece, yargılamanın birinci ve ikinci oturumunda, davacı tarafa veraset belgesini sunması için, üçüncü oturumda davacı tarafa kabul beyanına karşı beyanda bulunmak üzere süre verilmiş, takip eden oturumda davacı mazereti üzerine ertelenen yargılamadan sonraki oturumda başvuruya kalmış, yenileme sonrası davacı, davalının dava konusu yerin 1/5 hissesinin kendisine ve çocuklarına ait olduğuna dair beyanına diyeceği olmadığına ilişkin beyanda bulunmuş, hakim tarafından dosyanın incelemeye alınmasını takip eden 17.10.2011 tarihli oturumda davacı davadan feragat ettiğini beyan etmiş ve davacının davasından feragat ettiğinin tesbitine karar verilmiştir. Davacı, davalının davayı kabul etmesinden sonra kendisine taşınmazın işe yaramayan bir bölümünü vermesine kızarak davadan feragat ettiğini, kabul beyanına göre mahkeme kararının bozulması talebi ile temyiz isteminde bulunmuştur.
    Dava dilekçesinde davacı eşi muris Sebahattin Altunkaynak"ın mirasçıları adına dava konusu taşınmazın 1/5 hissesinin iptali ile veraset ilamındaki paylar oranında tapuya kayıt ve tescilini istemiştir. Mahkemenin ara kararı üzerine davacı Çankırı Sulh Hukuk Mahkemesinin 02.06.2010 tarih 2010/636-893 Esas ve Karar sayılı ilamı ile eldeki dava yönünden terekeye temsilci olarak tayin edilmiş ve yargılama aşamalarında tereke temsilcisi sıfatıyla hazır bulunmuştur.
    HMK.nun 308 ve devamı maddelerinde davayı kabul, davacının talep sonucuna davalının kısmen veya tamamen muvafakat etmesidir. Davayı kabul eden davalı bununla davacının talep sonucu bölümünde istemiş olduğu hakkı tamamen veya kısmen kabul eder. Tarafların dava konusu yer üzerinde kural olarak tasarruf yetkileri bulunduğundan yani Medeni Usul Hukukunda kural olarak tasarruf ilkesi uygulandığından davalı davanın açılmasından hüküm kesinleşinceye kadar davayı kabul etmek suretiyle sona erdirebilir. Davayı kabul maddi hukuk işlemi olup, davacının hakkının varlığı kabul edilmekte, aynı zamanda bir usul işlemi olup, davayı sona erdirmektedir. HMK.nun 308 ve 311 (HUMK.nun 95) maddelerine göre de kabul kesin hüküm sonuçlarını doğurur ve yapıldığı tarihten itibaren geçerlidir. Yine belirtmek gerekir ki, kabul karşı tarafın rızasına bağlı değildir. Etkisini tek yönlü irade beyanı ile doğurur.
    Yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ve uygulamalar ışığında dava konusu olay incelendiğinde; davalı 24.03.2010 tarihli “davayı kabul ettiğimi açıklayan dilekçedir konulu” dilekçe ile davayı kabul beyanında bulunmuş aynı beyanını yargılamanın ilk ve üçüncü oturumlarında tekrarlamıştır. Davayı kabul, davayı sona erdirici bir etki yaratacağından ve kesin hüküm sonuçlarını doğuracağından davalının beyanları ile taraflar arasında uyuşmazlık kalmamıştır. Mahkemece anılan beyan doğrultusunda davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken karar vermekte gecikilmiş olması davacı aleyhine sonuç doğurmasının kabulü mümkün değildir. Her ne kadar davacı son oturum davasından feragat etmiş ise de bu beyan tarihinde davanın kabul edilmiş olması nedeniyle taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmadığından feragat beyanı gözetilerek mahkemece karar verilemez. Yani, dava daha önce yapılan kabul beyanı ile sona erdiğinden feragat tarihinde taraflar arasından olmayan bir davadan feragat söz konusu olamaz.
    Açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazı yerinde görüldüğünden kabulü ile yerel mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA ve 18,40 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine 07.06.2012 tarihinde oyçokluğuyla kabul edildi.

    KARŞI OY

    Davacı, kadastro çalışmalarında davalı adına tespit ve tescil edilen dava konusu 172 ada 4 nolu parselin 1/5 payının iptali ile bu payın kendisi ve çocukları adına sunulacak veraset ilamına göre tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı asıl, kimlik bilgileri yazı işleri müdürünce belirlenen 24.03.2010 tarihli dilekçe ile davayı kabul ettiğini, dava konusu 172 ada 4 nolu parselin 4/5 payının kendi uhdesinde kalmasını, talep gibi 1/5 payının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesini açıklamıştır. Davalı kişi 26.04.2010 günlü 1 nolu oturumda kabul beyanını aynen tekrar ettiğini, taşınmazın 1/5 hissesinin davacıya ve kardeşi Sebahattin"in çocuklarına ait olduğunu açıklamış bu beyanını imzası ile onaylamıştır.
    Davacı kişi 17.10.2011 tarihli dilekçesi ile davadan HUMK.nun 91-95. maddeleri uyarınca feragat ettiğini bildirmiştir. Davacı asıl 17.10.2011 günlü 7 nolu oturumda: “açtığım davadan feragat ediyorum” şeklinde beyanda bulunmuş ve bu beyanı imzası ile onaylamıştır.
    Mahkemece davacının davasından feragat ettiğinin tespite karar verilmiştir. Hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
    Toplanan deliller tüm dosya kapsamından; 172 ada 4 nolu parsel, senetsizden, 1352.31 m2 olarak, ahşap iki katlı ev ve bahçesi niteliği ile 15.10.2007 tarihinde tam mülkiyet üzere ... adına tespit görmüş ve itirazsız olarak 11.04.2008 tarihinde kesinleşmiştir. Davacı miras bırakanına ilişkin veraset belgesini dosyaya sunmuştur. 1933 doğumlu Sebahattin Altunkaynak 20.03.2005 tarihinde ölmüştür. Mirasçısı olarak davacı eşi Nezaket ile müşterek çocukları: Şükran, Şükrü, Birol ve Suna kalmıştır. Şükran ise 14.08.1989 tarihinde ölümü ile murisin torunları Yasin ve Abdullah mirasçısı olarak kalmıştır. Başkaca mirasçısı yoktur. Davalı kişi yukarıda değinilen dilekçesi ve duruşmadaki bu yöndeki beyanıyla davayı kabul etmiştir. Davacı şahıs da yukarıda sözü edilen dilekçesiyle ve son oturumdaki beyanı ile davadan feragat etmiştir. Bu durumda kabul beyanıyla davanın sonlanıp sonlanmadığı ya da feragat ile davanın ve kabul beyanının ortadan kalkıp kalkmadığının tartışılması gerekir.
    Bilindiği üzere ve kural olarak; HUMK.nun 92-95. maddeleri ve HMK.nun 307 ve 308. maddeleri uyarınca kabul ve feragat beyanları açıklandığında kesin hükmün sonuçlarını doğurur. Ancak, şekli anlamda kararı yazılmakla maddi anlamda kesin hüküm oluşturacağı kuşkusuzdur. Kabul beyanının açıklandığı 24.03.2010 tarihli dilekçe ve ilk oturumdaki beyan uyarınca davanın kabul ile sonuçlandırılması gerekir. Bir takım mülahazalarla davaya devam edilmesi kabul beyanının sonuçlarını ortadan kaldırmaz. Bir başka anlatımla, kabul beyanının açıklandığı tarihte hakim başkaca bir usul işlemi yapmadan kabul beyanına göre davayı kabul etmesi ve buna göre karar yazması gerekirdi. Ancak, dava kabul ile sonuçlansa dahi kesinleşinceye kadar davacının davasından her zaman feragat etme hak ve yetkisi vardır. Eş anlatımla, kabul beyanından sonra şekli anlamda karar yazılsın ya da yazılmasın davayı sonlandıran taraf işlemi olan feragat beyanı ile dava tümü ile ortadan kalktığından artık kabul beyanı bir sonuç doğurmuyacaktır. Çünkü, davacı kabul beyanından da feragat etmiş sayılacaktır.
    Öyle ise yerel mahkemenin kararı usul ve yasaya uygundur. Bu nedenlerle kararın onanması gerekirken Dairenin Sayın çoğunluğu tarafından benimsenen düşünceler ve görüşlerle kararın bozulması doğru olmamıştır kanaatindeyim. Açıkladığım bu nedenlerle Dairenin Sayın çoğunluğunun görüşlerine katılmam olanaklı değildir. Netice olarak doğru olan yerel mahkeme kararı onanmalıdır. 07.06.2012










    M.A.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi