
Esas No: 2016/8429
Karar No: 2017/14792
Karar Tarihi: 27.10.2017
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2016/8429 Esas 2017/14792 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, 12.05.2008 tarihli sözleşme ile davalıya ait aracı satın aldığını, satış bedeli olarak 3.500 TL’nin davalıya ödendiğini, ancak aracın ruhsat sahibinin borçlarından dolayı haczedilerek muhafaza altına alındığını ileri sürerek; 3.500 TL"nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı, davanın zamanaşımına uğradığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu"nun 20/d maddesi uyarınca noterde yapılmayan 12.05.2008 tarihli sözleşmenin geçersiz olduğu, bu nedenle sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca verilenlerin iadesinin gerektiği, davacının aynı vakıalara dayanarak 28.06.2011 tarihinde ... 6. Sulh Hukuk Mahkemesinde alacak davası açtığı, mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği, geri isteme hakkının var olduğunu öğrenen davacının yasada öngörülen iki yıllık süre dolduktan sonra 29.04.2014 tarihinde iş bu davayı açtığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; 12.05.2008 tarihli harici araç satış sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Karayolları Trafik Kanunu’nun 20/d maddesi uyarınca trafikte tescilli araçların mülkiyetini nakledici nitelikteki sözleşmelerin noterde yapılması zorunludur. Bu hükme aykırı olarak yapılan sözleşmeler hukuken geçersizdir. O nedenle geçerli sözleşmelerde olduğu gibi taraflarına hak ve borç doğurmaz. Bu durumda taraflar verdiklerini sebepsiz zenginleşme kuralları gereğince geri isteyebilirler. Esasen, bu husus mahkemenin de kabulündedir.
Somut olayda; uyuşmazlık geçersiz dahi olsa sözleşme ilişkisinden doğduğu için olaya TBK’nun 146. maddesinde öngörülen zamanaşımı süresi uygulanacaktır. Buna göre, harici sözleşme ile satışın yapıldığı 12.05.2008 tarihi ile eldeki davanın açıldığı 29.04.2014 tarihi arasında 10 yıllık zamanaşımı süresi dolmamıştır.
O halde mahkemece, davalının zamanaşımı def’inin reddi ile işin esası incelenerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK’nun 428’inci maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 27.10.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.