Abaküs Yazılım
10. Daire
Esas No: 2020/409
Karar No: 2021/111
Karar Tarihi: 20.01.2021

Danıştay 10. Daire 2020/409 Esas 2021/111 Karar Sayılı İlamı

T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2020/409
Karar No : 2021/111

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : ...
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN_KONUSU : .... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı davanın reddine ilişkin kararının Danıştay Onuncu Dairesinin 10/09/2015 tarih ve E:2011/2815, K:2015/3692 sayılı kararı ile onanarak kesinleşmesinin ardından, davacı tarafından yapılan bireysel başvuru sonucunda Anayasa Mahkemesinin ... tarih ve ...başvuru sayılı kararı ile mülkiyet hakkının ihlal edildiğine hükmedilerek ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere dosyanın .... İdare Mahkemesine gönderilmesi üzerine, anılan Mahkemece davanın kabulü yolunda verilen ... tarih ve E:..., K:...sayılı kararın temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Sakarya ili, ... ilçesi, ... Mahallesi, ... Mevkiinde bulunan ve davacı tarafından maden işletme ruhsatı alınan sahada, Demiryollar, Limanlar ve Hava Meydanları İnşaatı Genel Müdürlüğünce (DLH) hukuka aykırı bir şekilde çalışma yapılması nedeniyle faaliyetinin engellendiği iddiası ile faaliyette bulunulamadığı dönem için uğranıldığı ileri sürülen zarara karşılık 2.896.875,00 TL maddi tazminatın ... Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan tazminat davası tarihinden (02/05/2007) itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı idare tarafından ödenmesi istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: .... İdare Mahkemesince; davacı adına dava konusu alanda 100 hektarlık saha için 21/06/2005-21/06/2015 tarihleri arasında geçerli olmak üzere II. grup doğaltaş-mermer işletme ruhsatı ve bu alanda bulunan 12,52 hektar alan için 16/04/2007 tarihli doğaltaş-mermer işletme ruhsatı düzenlendiği, davacı adına ruhsatlandırılan alanın işletilmesinin Anayasa'nın 35. maddesi bağlamında mülkiyet hakkı kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, davacının bu hakkı kapsamında mülkünü kullanma ve semerelerinden yararlanma olanağı ve yetkilerini haiz olduğu, bu yetkilerin sınırlanmasının ise anılan hakka müdahale niteliği taşıyacağı, bu kapsamda ... Asliye Hukuk Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararıyla Demiryollar, Limanlar ve Hava Meydanları İnşaatı Genel Müdürlüğünce kendi ruhsat alanının bir kilometre dışına çıkılmak suretiyle davacının ruhsat alanı içerisinde çalışma yapıldığı ve davacının ruhsat sahasına haksız müdahalede bulunulduğunun tespit edildiği ve bu kararın da kesinleştiği, davalı idarenin davacının ruhsat sahasına müdahalede bulunarak ruhsat alanının işletilmesine yönelik mülkiyet hakkının kullanılmasının kısıtlandığının anılan Mahkeme kararı ile sübûta erdiği, bu hâliyle Demiryollar, Limanlar ve Hava Meydanları İnşaatı Genel Müdürlüğünün kendisine ait ruhsat sahasının sınırlarını bilemeyeceğinden veya tespit edemeyeceğinden bahsetmenin mümkün olmadığı, yine davacının daha üstün nitelikte olan dava konusu alanın işletilmesine yönelik mülkiyet hakkının kullanımının, Demiryollar, Limanlar ve Hava Meydanları İnşaatı Genel Müdürlüğünce yapılan başvuru üzerine idarenin zilyetliğinin korunması maksadıyla 3091 sayılı Kanun uyarınca alınan tecavüzün men’i kararı ile de engellendiği, bu itibarla bahsi geçen dönemde davacının ruhsat sahasında taş ocağının kullanılması ve üretimde bulunması olanağının ortadan kalktığı, bu duruma ise davalı idarenin kendi hizmet kusuruyla sebebiyet verdiğinin açık olduğu, öte yandan, ... Asliye Hukuk Mahkemesinin E:... sayılı dosyasında alınan 02/04/2008 tarihli bilirkişi raporunda davacının kırma eleme (konkasör) tesisinin üretim kapasiteleri, malzeme satış fiyatları, malzeme üretim maliyetleri dikkate alınarak, oluşan zararın reel piyasa şartlarına göre değerlendirildiği, anılan bilirkişi raporuyla davacının üretim faaliyetinde bulunamaması nedeniyle uğramış olduğu zararın 2.896.875,00 TL olduğunun tespit edildiği anlaşılmakla, bilirkişi raporunun hükme esas alınabilecek nitelikte ve yeterlikte olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, 2.896.875,00 TL'nin adli yargıda açılan ilk dava (... Asliye Hukuk Mahkemesi’nin E:... sayılı dava) tarihi olan 02/05/2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı idarece davacıya ödenmesine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, dava konusu maden sahasının Millî Emlak Genel Müdürlüğü tarafından Ulaştırma Bakanlığına süresiz olarak tahsis edildiği ve işletme süresinin 21/08/2006 tarihine kadar geçerli olacak şekilde ruhsat alındığı, buna rağmen, idarenin hiçbir onayı veya görüşü alınmadan davacı tarafından işletme izni alınarak mevcut sahalarının işgal edildiği, davacının kendi ruhsat alanında kaldığını iddia ettiği sahanın idarelerine tahsis edilen alan içinde kaldığı, idarelerine verilen ruhsat sahası koordinatları ile çalışma yapılan sahanın koordinatlarının yeniden mahkeme kanalıyla kontrol edilmesi gerektiği, bilirkişi raporunun hükme esas alınabilecek nitelikte olmadığı, İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, Demiryollar, Limanlar ve Hava Meydanları İnşaatı Genel Müdürlüğünce ruhsat alanlarının bir kilometre dışına çıkılması suretiyle kendisine ait ruhsatlı alanın içerisinde çalışma yapıldığının yargı kararı ile hüküm altına alındığı ve Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği, kesinleşmiş bir karara rağmen bu konuda yeniden bir inceleme yapılmasının istenilmesinin keyfi ve hukuka uygun olmadığı, Anayasa Mahkemesinin mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin kararına uygun olarak verilen İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Davacının tazminat istemine konu zararın tespiti bakımından İdare Mahkemesince, işin uzmanı kişilerce oluşturulacak bilirkişi heyeti ile söz konusu maden sahasında yapılacak keşfin ardından, heyete rapor hazırlatılması ve bunun sonucuna göre bir karara varılması gerekirken, başka bir mahkemece hazırlatılan ve hükme esas alınması mümkün olmayan bir bilirkişi raporuna göre doğrudan karar verilmesinde hukuka uyarlık bulunmadığından, davalı idarenin temyiz isteminin kabulü ile İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince; Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosyanın tekemmül ettiği anlaşıldığından, davalı idarenin yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeyerek işin esasına geçildi, gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :

MADDİ OLAY:
Sakarya ili, ... ilçesi, ... Mahallesi, ... Mevkiinde bulunan Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki 156.990,00 m² yüz ölçümlü taşınmaz, 24/09/1996 tarihinde Maliye Bakanlığı Millî Emlak Genel Müdürlüğü tarafından taş ocağı olarak kullanılmak üzere Demiryollar, Limanlar ve Hava Meydanları İnşaatı Genel Müdürlüğüne (DLH) tahsis edilmiştir.
Bu alanda bulunan 64.990,00 m²’lik kısım için Sakarya İl Daimi Encümeninin 09/10/1996 ve 21/08/2001 tarihli kararları ile beşer yıl geçerli olacak şekilde DLH adına taş ocağı işletme ruhsatı düzenlenmiştir.
Maden İşleri Genel Müdürlüğünce Sakarya ili, ... ilçesi, ... Mahallesi, ... Mevkiinde bulunan 250 ve 100 hektarlık ayrı alanlar için üçüncü bir kişi adına 14/01/2004 tarihli mermer arama ruhsatları düzenlenmiştir. Ruhsatlarda “bu ruhsat alanı içinde, taşocakları nizamnamesine göre verilmiş müktesep taşocağı sahalarında faaliyet göstermeme şartı ile verilmiştir” ibaresi yer almıştır. Anılan arama ruhsatları 23/03/2005 tarihinde davacıya devredilmiştir.
Daha sonra davacı adına 100 hektarlık saha için 21/06/2005-21/06/2015 tarihleri arasında geçerli olmak üzere II. grup doğaltaş-mermer işletme ruhsatı ve bu alanda bulunan 12,52 hektar alan için 16/04/2007 tarihli doğaltaş-mermer işletme ruhsatı düzenlenmiştir.
DLH tarafından 28/09/2005 tarihinde kendilerine ait ruhsatlı taş ocağının herhangi bir izin talebinde bulunulmadan davacı tarafından işgal edilerek konkasör tesisi kurulmaya başlandığı gerekçesiyle ... Kaymakamlığına başvurulmuştur.
... Kaymakamlığı 18/10/2005 tarihinde davacının DLH'ye tahsis olunan Sakarya ili, ... ilçesi, ... Mahallesi, ... Mevkisinde bulunan taş ocağına tecavüzünün 04/12/1984 tarih ve 3091 sayılı Taşınmaz Mal Zilyedliğine Yapılan Tecavüzlerin Önlenmesi Hakkında Kanun hükümleri uyarınca men'ine ve yerin haklı zilyedi olan DLH'ye teslimine karar vermiştir.
... Kaymakamlığının bu kararına karşı davacı tarafından 2005 yılında açılan dava .... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararı ile reddedilmiştir. Kararın gerekçesinde, davacının kurmaya çalıştığı tesislerin Maliye Bakanlığı tarafından ... liman inşaatında kullanılması için taş ocağı olarak işletilmek üzere DLH'ye tahsis edilen araziye kurulduğuna işaret edilmiştir. Kararda arazinin fiilen DLH tarafından kullanıldığı ve 3091 sayılı Kanun'un tasarrufa ilişkin güvenliği, yani zilyetliği koruduğu vurgulanarak bu sebeple dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilmiştir. Bu karar itiraz incelemesi sonucunda onanmış ve 18/10/2007 tarihinde kesinleşmiştir.
Davacı, ayrıca, 31/10/2005 tarihinde DLH aleyhine men'i müdahale davası açmıştır. ... Asliye Hukuk Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararı ile dava kabul edilmiştir. Kararın gerekçesinde özetle; ... ilçesi, ... Mevkisinde bulunan ve Hazineye ait olan taş ocağının bir kısmının DLH'ye tahsis edildiği ve ruhsat verildiği; ancak DLH'nin kendi ruhsat alanının bir kilometre dışına çıkmak suretiyle davacının ruhsat alanı içerisinde çalışma yaptığı, davacının yasaların belirlediği çerçevede ruhsat aldığı ve ruhsat alanı içinde şantiye kurma çalışmalarına başladığı, davacının bu taşınmaza ilişkin üstün hakkı bulunduğu, ayrıca 21/08/2006 tarihinde DLH'nin ruhsat süresinin sona erdiği ifade edilmiştir. Karar temyiz ve karar düzeltme aşamalarından geçerek 09/07/2007 tarihinde kesinleşmiştir.
Bunun üzerine davacı 02/05/2007 tarihinde ... Asliye Hukuk Mahkemesinde tazminat davası açmış ve DLH'nin müdahalesi ve alınan karar gereğince 18/10/2005-09/07/2007 tarihleri arasında ruhsatlı alanda üretim yapamamasından doğan zararının tazminini istemiştir.
Yargılama sırasında yapılan keşif sonrası düzenlenen ... ve ... tarihli bilirkişi raporlarına göre belirtilen alanın davacının ruhsat sahası içinde kaldığı ve 1 yıl 5 ay 6 günlük çalışılamayan sürede davacının üretim yapıp bu ürünleri satamamasından kaynaklanan toplam zararının 2.896.875,00 TL olduğu belirlenmiştir. Davacı, bilirkişi raporu ile belirlenen bedel üzerinden davayı 07/07/2008 tarihinde ıslah etmiştir.
... Asliye Hukuk Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararı ile davanın tam yargı davasına konu olabileceği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Bu karar Yargıtay ... Hukuk Dairesince 16/04/2009 tarihinde onanmıştır.
Görevsizlik kararı üzerine davacı tarafından, 02/06/2009 tarihinde yeni bir dava dilekçesi ile .... İdare Mahkemesinde bakılan dava açılmıştır. .... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararı ile davanın reddine karar verilmiştir. Bu karar, Danıştay Onuncu Dairesinin 10/09/2015 tarih ve E:2011/2815, K:2015/3692 sayılı kararı ile onanarak kesinleşmişse de davacı tarafından yapılan bireysel başvuru sonucunda Anayasa Mahkemesinin... tarih ve ...başvuru sayılı kararı ile mülkiyet hakkının ihlal edildiğine hükmedilerek ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere dosya .... İdare Mahkemesine gönderilmiştir. Bunun üzerine yeniden yapılan yargılama sonucunda, .... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:...sayılı temyize konu kararı ile dava kabul edilmiştir.

İLGİLİ MEVZUAT:
2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın "Yargı yolu" başlıklı 125. maddesinin son fıkrasında; "İdare, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür." hükmüne yer verilmektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 31. maddesi ile "bilirkişi" konusunda atıfta bulunulan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun "Bilirkişiye başvurulmasını gerektiren hâller" başlıklı 266. maddesinde; "Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Ancak genel bilgi veya tecrübeyle ya da hâkimlik mesleğinin gerektirdiği hukukî bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamaz..." hükmü bulunmaktadır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdarenin tazmin sorumluluğu için gerekli bir unsur olan hizmet kusuru; hizmetin geç işlemesi, kötü işlemesi veya hiç işlememesi şeklinde ortaya çıkabilir. Bu nedenlerle ortaya çıkan gerçek zararın idarece tazmin edilmesi gerekliliği ise İdare Hukukunun temel ilkelerindendir.
... Asliye Hukuk Mahkemesince, davacı tarafından işletilen maden sahasına Demiryollar, Limanlar ve Hava Meydanları İnşaatı Genel Müdürlüğünün girdiği tespit edilmiş ve ... tarihinde müdahalesinin önlenmesine karar verilmiştir. Ayrıca Genel Müdürlükçe yapılan başvuru üzerine ... Kaymakamlığı tarafından 3091 sayılı Kanun uyarınca işlem yapılmıştır. Bu durum dikkate alındığında, davacının belirli bir süre faaliyette bulunamamasının, idarenin eylemlerinden kaynaklandığı ve hizmet kusuru meydana geldiği anlaşılmaktadır.
Davacı tarafından hukuka aykırılığı mahkeme kararı ile ortaya konulan idari eylem nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen zararların tazmini istemiyle bakılan dava açılmıştır. Açılan dava ile davacının ulaşmak istediği amaç; iş yerinin faaliyette bulunamadığı dönemde mahrum kalınan kazancın davalı idareden tazmin edilmesini sağlamaktır.
Anayasa Mahkemesi kararı üzerine yeniden yapılan yargılama sonucunda İdare Mahkemesince, keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmamış, adli yargıda açılan ilk dava dosyasında yer alan ve maden mühendisi tarafından hazırlanan bilirkişi raporuna istinaden davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bu bilirkişi raporuna bakıldığında, tesisin kurulumunun tamamlandığı; ancak 18/10/2005 tarihindeki durdurma kararı nedeniyle üretime geçilemediği, bu nedenle, 1 yıl, 5 ay, 6 gün çalışılamadığının ifade edildiği, 18/10/2005-09/07/2007 tarihleri arasında maden sahasında ne kadar üretim yapılabileceği sorusunun cevaplandığı ve yine bu tarihler arasında üretim yapılamaması nedeniyle oluşan zarar miktarının tespit edildiği görülmektedir. Raporda, ilgili dönemde uğranılan zararın, söz konusu işletmeye ait bilgi ve belgelere göre safi kazanç esas alınarak hesaplanması gerekirken, genel olarak bu tip bir işletmede yapılabilecek üretime göre hesaplandığı, ayrıca, işletmenin giderlerinden bahsedilmediği ve buna yönelik somut bir hesaplamaya yer verilmediği anlaşılmaktadır.
Yukarıda belirtilen nedenlerle söz konusu bilirkişi raporunun karara esas alınabilecek nitelikte bir rapor olmadığı sonucuna varılmaktadır.
Davacıya ait işletmenin faaliyette olmadığı dönemde uğradığı gerçek maddi zararın somut verilere göre sağlıklı bir şekilde saptanabilmesi için, öncelikle idarenin işlem ve eylemlerinden dolayı işletmede fiili olarak hangi tarihler arasında faaliyette bulunulamadığının tespit edilmesi, ardından tespit edilen dönemde ne kadar safi kazanç kaybı olduğunun ortaya konulması gerekmektedir. İşletmenin faaliyette olmadığı dönemde, işletmede ne kadar üretim yapılabileceği, üretim yapılırken ne kadar masraf oluşacağı, sonucunda ne kadar net kazanç sağlanabileceği hususlarının; işletmeye ait defter ve belgelere (işletme kapatılmadan önceki (varsa) ve sonraki döneme ait vergi beyannameleri, yapılan satışlar sonucu kesilen fişler, faturalar, makbuzlar, çalıştırılan işçi sayısı ve işçilere yapılan harcamalara yönelik belgeler, elektrik, su vs. masraflara ait faturalar, ilgili sektöre özgü diğer giderler gibi), faaliyette bulunulamayan dönemdeki aynı çevrede aynı faaliyeti yürüten emsal iş yerlerine ve piyasadaki verilere göre alanında uzman bilirkişilerce belirlenmesi gerekmektedir.
Bu durumda, keşif ve bilirkişi incelemesi yapılması ve sonucunda düzenlenecek rapor ile ve dosyadaki bilgi ve belgelere göre bir karar verilmesi gerekirken, davanın kabulü yolunda verilen İdare Mahkemesi kararında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin kabulüne,
2. Davanın kabulüne ilişkin .... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:...sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun'un (geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20/01/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.



Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi