21. Hukuk Dairesi 2018/2954 E. , 2019/2844 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ : İş Mahkemesi
A)Davacı İstemi:
Dava, babası ..."ın el halıcılığı dokuma işyerinde idari işlerde çalışmasına rağmen diğer halı dokuyan işçiler gibi SGK girişinin yapıldığı ,27/12/1989 tarihinden 1996 tarihine kadar var olan çalışmasının tescil kaydının uzun vadeli sigorta kollarına tabi çalışma olarak tespiti ve 27/12/1989 tarihinin sigorta başlangıç tarihi olarak tespitine karar verilmesi istemine ilişkindir.
Birleşen... İş Mahkemesinin 2015/23-26 E K sayılı dosyasında; davacı ... tarafından davalı ... aleyhine 27/12/1989-31/12/1991 tarihleri arasındaki çalışmasının uzun vadeli sigorta kollarına tabi çalışma olarak tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 22/12/2014 tarihli dilekçesiyle talebini daraltmış, ,27/12/1989- 31/12/1991 tarihine kadar tespit kararı verilmesini,1996 yazılarak maddi hata yapıldığını belirtmiştir.
B)Davalı Cevabı:
Davalı SGK vekili cevap dilekçesinde özetle; el halıcılığı dokuma işlerinde çalışanların uzun vadeli sigorta kollarına tabi olamayacağını belirterek davanın reddini istemiştir.
Davalı ... mahkemedeki beyanında;kızının halı dokuma atölyesinde idari işlerde çalıştığını, müdür pozisyonunda olduğunu, çalışmalarındaki hatalı bildirimin muhasebeciden kaynaklandığını beyan etmiştir.
Davalı ... beyanında; eşinin halı örme atölyesini 1989 yılı civarında kendisine devir ettiğini, kızının evrakların düzenlenmesi, belgelerin hazırlanması ve muhasebeciye bilgi verilmesi işlerinde çalıştığını beyan etmiştir.
C)İlk Derece Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı:
İlk derece mahkemesince ; “......davacının ..."a ait 37983 sicil sayılı işyerinde 27/12/1989 tarihinde işe başladığı gerekçesi ile işe giriş bildirgesi verilmiş ve davacının 1989 yılı 3. Dönem 5 gün, 1991 yılı 1. Dönem 40 gün, 1991 yılı 2. Dönem 11 gün süre kısa vadeli sigorta kollarına tabi olarak çalışması bildirilmiş ise de mahkememizce gerek bordro tanıkları ...(...) ... (...) ...gerekse komşu işyeri tanıklarının beyanları ve tüm dosya kapsamına göre davacının gerek babası ..., gerekse annesi ..."a ait işyerinde idari muhasebe işlerinde çalıştığı, işe başlama tarihinin 27/12/1989 olup babası yanında çalıştığı sürenin 31/12/1990 tarihine kadar devam ettiği, sonrasında işyerinin annesine devrolması sebebiyle 01/01/1991 ile 31/12/1991 tarihleri arasında hizmet akdine dayalı olarak çalıştığı bu nedenle uzun vadeli sigortalı kolları kapsamında bildirimlerinin yapılması gerektiği, babası ... dönemi yönünden 1989 yılı 5 gün, 1990 yılı 360 gün, annesi ... dönem yönünden 1991 yılı 365 gün hizmetinin kuruma bildirilmediği tanıkların tanıklık yaptığı vakanın yaklaşık 25 yıl öncesine ilişkin olması nedeniyle, tanıkların bazı vakaları ve tarihleri tam olarak hatırlamaları beklenmeyeceği ve kısmi hatarlayamamanın davacı aleyhine de yorumlanamayacağı anlaşılmakla...” gerekçesiyle
“Davanın KABULÜ ile, davacı ..."ın davalı ..."a ait ...sicil numaralı işyerinde 27.12.1989 ile 31.12.1990 tarihleri arasında, ..."a ait aynı sicil sayılı işyerinde 01.01.1991 ile 31.12.1991 tarihleri arasında uzun vadeli sigorta kollarına tabi olarak çalıştığının ve ..."a ait dönem yönünden 1989 yılı toplam 5 gün, 1990 yılı 360 gün olmak üzere toplam 365 gün, ..."a ait dönem yönünden 1991 yılı 365 gün eksik gün bildirimi bulunduğunun tespitine” karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu;
Davalı kurum vekili istinaf dilekçesi ile; eksik inceleme ile karar verildiğini ve davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
D)Bölge Adliye Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı:
Bölge Adliye Mahkemesince ""Mahkemece;bordro ve komşu işyeri tanık beyanları ve dosya kapsamına göre; davacının gerek babası ..., gerekse annesi ..."a ait işyerinde idari muhasebe işlerinde çalıştığı, işe başlama tarihinin 27/12/1989 olup,babası yanında çalıştığı sürenin 31/12/1990 tarihine kadar devam ettiği, sonrasında işyerinin annesine devir olması sebebiyle 01/01/1991 ile 31/12/1991 tarihleri arasında hizmet akdine dayalı olarak çalıştığı, bu nedenle uzun vadeli sigortalı kolları kapsamında bildirimlerinin yapılması gerektiği, babası ... dönemi yönünden 1989 yılı 5 gün, 1990 yılı 360 gün, annesi ... dönem yönünden 1991 yılı 365 gün hizmetinin kuruma bildirilmediği belirtilerek davanın kabulüne karar verildiği görülmüştür.” gerekçesiyle
“ ...1. İş Mahkemesinin 2014/176 Esas, 2017/86 Karar sayılı kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davalı kurum vekilinin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,” karar verilmiştir.
E)Temyiz:
Davalı Kurum vekili “Dava ispatlanamamıştır. Davalı babasıdır, Kabul beyanının anlamı yoktur. Tanık beyanlarına göre karar verilmiştir. Hüküm resmi belgelere dayanmamaktadır. ” gerekçeleriyle temyiz yoluna başvurmuştur
F) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe:
Dava, 27/12/1989-31/12/1991 tarihleri arasındaki çalışmasının uzun vadeli sigorta kollarına tabi çalışma olarak tespitine karar verilmesi istemine ilişkindir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay"ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
Mülga 506 sayılı yasa 3-II-D) maddesine göre ( Mülga:29/7/2003-4958/57 md.) (Ek: 20/06/1987 - 3395/1 md.) maddesi: “El halıcılığı dokuma işlerinde çalışanlar hakkında yalnız iş kazaları ile meslek hastalıkları, analık ve hastalık sigorta kolları uygulanır. Ancak bunlar istekleri halinde malüllük, yaşlılık ve ölüm sigorta kolları bakımından 85 inci madde hükmüne göre isteğe bağlı sigortalı olabilirler.” hükmüne amir iken, 29/7/2003 tarihinde 4958 sayılı Kanunun 57. maddesiyle iptal edilmiştir.
Yasal dayanağı 506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/9. maddeleri olan bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği ya da çalıştıklarının Kurumca tespit edilip edilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu yasal koşul oluşmuşsa işyerinin o dönemde gerçekten var olup olmadığı, Kanun"un kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma iddiasının gerçeğe uygunluğu özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olgusu her türlü delille ispatlanabilirse de çalışmasının konusu, sürekli kesintili mevsimlik mi olduğu, başlangıç ve bitiş tarihleri ve alınan ücret konularında tanıkların sözleri değerlendirilirken bunların inandırıcılığı üzerinde durulmalı, verdikleri bilgilere nasıl vakıf oldukları, işveren ve işçiyle, işyeriyle ilişkileri, bazen uzun yılları kapsayan bilgilerin insan hafızasında yıllarca eksiksiz nasıl taşınabileceği düşünülmeli ve tanıklar buna göre dinlenmeli, işyerinin kapsam kapasite ve niteliği ile bu beyanlar kontrol edilmeli, mümkün oldukça işyerinin müdür, amir, şef, ustabaşı ve posta başı gibi görevlileri ve o işyerinde çalışan öteki kişiler ile o işyerine komşu ve yakın işyerlerinde bu yeri bilen ve tanıyanlar dahi dinlenerek tanık beyanlarının sağlığı denetlenmeli ve çalışma olgusu böylece hiç bir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak sağlıklı bir biçimde belirlendikten sonra ücret konusu üzerinde durulmalı, tespiti istenilen sürenin evvelinde ve sonrasında beyyine başlangıç sayılabilecek ödeme belgeleri ve sair bu nitelikte bir belge yoksa Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunun m.288 de yazılı sınırları taşan ücret alma iddialarında yazılı delil aranmalı, bu sınırlar altında kalan ücret alma iddialarında ücret miktarları tanıklardan sorulmalı, 506 sayılı Yasa"nın 3/B-D maddeleri ile 5510 sayılı Yasa"nın 6/a-c maddelerinde de olduğu gibi ücretin sigortalı sayılmanın koşulu olan durumlarda ücret alma olgusunun var olup olmadığı özellikle saptanmalıdır. Bu davalarda işverenin kabulünün tek başına hukuki bir sonuç doğurmayacağı göz önünde tutulmalıdır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Yukarıda açıklanan hususlar, yeterli ve gerekli bir araştırmayla ve deliller hep birlikte değerlendirilerek aydınlığa kavuşturulduktan sonra o çalışmanın sigortalı çalışma niteliğinde olup olmadığı, ya da ne zaman bu niteliğe kavuştuğu yönü üzerinde durulmalı ve çalışmayı kapsama alan yasanın yürürlük tarihinden sonraki dönem için hizmetin tespitine karar verilmelidir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; 05/03/1971 doğumlu davacının, 27/12/1989 tarihinde 18 yaşında olduğu, ..."a ait 37983 sicil sayılı işyerinden 27/12/1989 tarihli işe giriş bildirgesinin verilmiş olduğu, Kurum tarafından, 37983 sicil sayılı işyerine ait 1989/3. dönem ve 1991/1-2. dönem bordrolarının gönderildiği ve 1990/1-2-3. dönem bordrolarının verilmediğini bildirildiği, 1989 yılı 3. Dönem 5 gün, 1991 yılı 1. Dönem 40 gün, 1991 yılı 2. Dönem 11 gün süre kısa vadeli sigorta kollarına tabi olarak çalışmasının bildirildiği, davacının hizmet cetvelinde; 1996/3. dönemde 4/a çalışmasının başladığı, davacı tarafından sunulan bilgisayar çıktısı bordrolarda (Kurumda yok ) 1990 yılı Eylül ayına ilişkin 14 gün, 1990 yılı Kasım ayında 11 gün, 1990 yılı Ekim ayına ilişkin 13 gün, 1990 yılı aralık ayına ilişkin 10 gün bildirimde bulunulduğu, ..."a ait ipek halı imalatı işyerinin 17/02/1981 tarihi itibarıyla yasa kapsamına alındığı 01/06/1991 tarihi itibarıyla yasa kapsamından çıktığı, söz konusu işyerinin 01/01/1991 tarihi itibarıyla ... adına devir olunduğu öncesinde ..."a ait olduğunun bildirildiği, Dinlenen üç bordro tanığından birinin tüm dönem için iddiayı doğruladığı, ikişinin 1990-1991 arası 1 yıllık bir dönemi tarif ettikleri ve 3 komşu işyeri tanığından bir tanesinin Emniyet tarafındantespit etdildiği, sigorta kayıtlarının Kurumdan getirtilmediği, davacının, anne ve babasının işyerinde çalışmasının bildirilen kısa vadeli sigorta kolları bildirimi dışında tanıklarca net bir şekilde ortaya konulmadan davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda; davacının babası ve annesine ait işyerinde sigorta bildiriminin yapılmamış olması hayatın olağan akışına aykırı olduğundan,davacının yaptığı iş dikkate alınarak kısa vadeli sigorta kollarından bildirilen günlerin, uzun vadeli sigorta kollarına tabi olduğuna karar verilip, fazla istemin reddine karar verilmesi gerekirken, talebin tamamının kabul edilmesi isabetsiz olmuştur.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, Bölge adliye Mahkemesince davalı SGK vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden hüküm kurulması gerekirken, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı kaldırılmasına ve ilk derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
G)SONUÇ:
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 6100 sayılı HMK"nun 373/1. maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA, ilk derece mahkemesi kararının BOZULMASINA, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 11/04/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.