
Esas No: 2017/1986
Karar No: 2021/29
Karar Tarihi: 04.02.2021
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/1986 Esas 2021/29 Karar Sayılı İlamı
MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “alacak” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İzmir 1. Tüketici Mahkemesince verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karar davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili, davalı banka nezdinde kullanılan konut kredisinin tahsisi sırasında müvekkilinden 2.000,00TL dosya masrafı, yapılandırılması sırasında ise 1.300,00TL yapılandırma masrafı tahsil edildiğini, söz konusu işlemlerinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek toplam 3.300,00TL’nin davalıdan faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı vekili, yapılan kesintilerin mevzuat ve sözleşme hükümlerine uygun olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararı:
6. İzmir 1. Tüketici Mahkemesinin 11.12.2014 tarihli ve 2014/2435 E., 2014/3388K. sayılı kararı ile; 2.500,00 TL’nin davalıdan haksız olarak tahsil edildiği gerekçesiyle davanın bu miktar üzerinden kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
7. Yerel Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 17.02.2015 tarihli ve 2015/5597 E., 2015/4701 K. sayılı kararı ile; “…1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Dava, konut kredisi sözleşmesi sırasında davacı tüketiciden haksız olarak alınan komisyon ve masrafların tahsili istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de davalı, dava dışı şirkete ekspertiz ücreti ödediğini ileri sürmüş ve buna ilişkin olarak 350,00 TL tutarında fatura ibraz etmiştir.
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu"nun 01 Kasım 2006 Tarihli 26333 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanan "Bankalara Değerleme Hizmeti Verecek Kuruluşların Yetkilendirilmesi ve Faaliyetleri Hakkında Yönetmelik"in geçici 1. maddesi uyarınca, bankalarca verilen kredinin teminatı olarak konut ve diğer gayrimenkul değerleme işlemlerinin kimler tarafından ve ne şekilde yerine getirileceği hususu ayrıca ve açıkça düzenlenmiş olup, Dairemizin yerleşik kararlarında da vurgulandığı üzere, bankaların davaya konu kredinin verilmesi için zorunlu, makul ve belgeli masrafları tüketiciden isteyebileceğinin kabulü gerekir. Hal böyle olunca davalı Banka tarafından dava dışı değerleme şirketine ekspertiz işlemine ilişkin olarak ödenen miktara ilişkin talebin reddine karar verilmesi gerekirken, kararın gerekçe kısmında değinilmesine rağmen açıklanan husus göz ardı edilerek, yargılama makamınca belirlenen kesinti kalemlerinin tümüyle kabulüne karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir…” gerekçesiyle davalının sair temyiz itirazları reddedilerek ikinci bentte açıklanan nedenlerle hüküm davalı yararına bozulmuştur.
Direnme Kararı:
9. Mahkemece 01.07.2015 tarihli ve 2015/119 E., 2015/613 K. sayılı karar ile; bozma kararında bahsi geçen ekspertiz ücretinin ilk kararda zaten mahsup edilmiş olduğu açıklanmak suretiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
10. Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda mahkemece kısmen kabul kararı verilen dava değeri ve dosya kapsamı dikkate alındığında bozma kararına esas teşkil eden ekspertiz ücreti yönünden de davanın kabul edildiği sonucuna varılıp varılamayacağı noktasında toplanmaktadır.
III. ÖN SORUN
12. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlığın sadece 350,00TL tutarındaki alacak istemine ilişkin bulunması karşısında direnme kararına karşı temyiz yolunun miktar yönünden açık olup olmadığı hususu ön sorun olarak tartışılmış ve değerlendirilmiştir.
IV. GEREKÇE
13. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 450. maddesiyle 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HUMK) ek ve değişiklikleriyle birlikte tümüyle yürürlükten kaldırılmıştır. Bununla birlikte yasa koyucu uygulamada birtakım sorunların ortaya çıkmasını engellemek için HMK’da geçiş hükümlerini ayrıca düzenlemiştir.
Bu bağlamda HMK’nın geçici 3. maddesi;
“(1) Bölge adliye mahkemelerinin, 26/9/2004 tarihli ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun geçici 2 nci maddesi uyarınca Resmî Gazete"de ilan edilecek göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.
(2) Bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilen kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanunun 26/9/2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 454 üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunur. (Ek cümle: 1/7/2016-6723/34 md.) Bu kararlara ilişkin dosyalar bölge adliye mahkemelerine gönderilemez.
(3) Bu Kanunda bölge adliye mahkemelerine görev verilen hallerde bu mahkemelerin göreve başlama tarihine kadar 1086 sayılı Kanunun bu Kanuna aykırı olmayan hükümleri uygulanır.”
hükmünü içermektedir.
14. Yukarıdaki madde metninden, bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilen kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanun"un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun"la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 454. madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı açıkça anlaşılmaktadır.
15. Bilindiği üzere, 21.07.2004 tarihli ve 25529 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak, öngördüğü istisnalar dışındaki hükümleri yayım tarihinde yürürlüğe giren, 14.07.2004 tarihli ve 5219 sayılı “Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” yürürlük tarihinden sonra yerel mahkemelerce verilen hükümler yönünden HMK’nın 427. maddesindeki temyiz (kesinlik) sınırını bir milyar TL olarak değiştirmiştir. 5219 ve 5236 sayılı Kanun"lara göre katsayı artısı uygulanarak bu sınırlar arttırılmıştır.
16. Direnme kararının verildiği 2015 yılı itibariyle bu miktar 2.080,00TL’dir.
17. 16.07.1981 tarihli ve 2494 sayılı Kanun’un geçici maddesi ile temyiz ve karar düzeltme sınırlarına ilişkin değişikliklerin, Kanun"un yürürlüğe girmesinden sonra verilecek nihai kararlara yönelik temyiz ve karar düzeltme istemleri hakkında uygulanacağı belirtilmiş; dolayısıyla, dava hangi tarihte açılmış olursa olsun, temyiz ve karar düzeltme sınırlarının saptanmasında, hakkında bu yollara başvurulan hükmün verildiği tarihteki yasal durumun esas alınacağı kabul edilmiştir.
18. Bir mahkeme kararının temyiz edilip edilemeyeceği belirlenirken, temyiz hakkının doğduğu (kararın verildiği) tarihteki hukuksal durum esas alınmalı; karar tarihinde yürürlükte bulunan kanun hükmü temyiz sınırı yönünden hangi düzenlemeyi içeriyor ise, ona bağlı kalınmalıdır. Buradaki “karar” teriminin, yerel mahkemenin, Özel Daire bozmasına karşı verdiği direnme kararını da kapsayacağında duraksama bulunmamaktadır.
19. Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; konut kredisi sözleşmesi çerçevesinde kredi komisyonu, istihbarat ücreti, erken ödeme ücreti vb. isimler altında davalı banka tarafından kesilen toplam 3.300,00TL’nin iadesi istemiyle açılan davanın 2.500,00TL üzerinden kısmen kabulüne ilişkin kararın temyizi üzerine Özel Daire davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine karar vermiş, hükmü yalnızca 350,00TL tutarındaki alacak yönünden bu miktar yönünden istemin reddedilmesi gerektiği şeklindeki gerekçeyle bozmuştur.
20. Bu hâlde, Özel Daire ve Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık salt 350,00TL’ye ilişkin olup sair hususlar kesinleşerek inceleme dışında kalmıştır.
21. Direnme kararının verildiği 2015 tarihi itibariyle HUMK’nın 427. maddesi çerçevesinde temyiz incelemesinde kesinlik sınırı 2.080,00TL olduğundan davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesi mümkün bulunmamaktadır.
22. Sonuç olarak, davalı vekilinin temyiz isteminin miktar itibariyle reddi gerekir.
V. SONUÇ:
Açıklanan nedenlere göre,
Davalı vekilinin temyiz isteminin miktardan REDDİNE,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 440/III-1. maddesine göre, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 04.02.2021 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.