8. Hukuk Dairesi 2012/3246 E. , 2012/5980 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil
... ile ... ve müşterekleri aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair ... Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 12.12.2006 gün ve 267/271 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, ... İlçesi, Yenimahalle 129 ada 36 parsel sayılı taşınmaz ile aynı ada 63 parsel sayılı taşınmazın vekil edeni tarafından vekil edeninin kayınpederi ve davalıların murisi olan ...’dan gayrimenkul satış vaadi sözleşmesiyle satın aldığını, söz konusu sözleşmeye istinaden 63 parsel sayılı taşınmazdaki hissesini aldığını, ancak 1971 yılında gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine istinaden zilyetliğini devraldığı 36 parsel sayılı taşınmazdaki hissesini alamadığını, kadastro çalışmaları sırasında taşınmazın ... mirasçıları adına tespit edildiğini, vekil edeninin ... Kadastro Mahkemesinin 1990/697 Esasına kayıtlı davayı açtığını, davanın daha sonra aynı mahkemenin 1990/656 Esas sayılı dosyasıyla birleştirildiğini, taşınmaz üzerinde vekil edenine ait ev ve arsanın bulunduğunu, Kadastro Mahkemesince ...’nın talebinin Kadastro Mahkemesince sehven reddedildiğini açıklayarak 129 ada 36 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının kısmen iptaliyle vekil edeni adına tapuya tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılardan ..., ..., ... ve ... yargılama oturumuna katılarak davanın reddini talep etmişler, diğer davalılar yargılama oturumlarına katılmadıkları gibi davaya cevapda vermemişlerdir.
Mahkemece, davanın kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı ... tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tespiti öncesinde düzenlenen gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine dayanan tapu iptali ve tescil davasıdır.
Uyuşmazlık konusu ... ilçesi, Yenimahalle 129 ada 36 parsel sayılı taşınmaz 23.12.1982 tarihinde yapılan kadastro çalışmaları sırasında aynı ada 36, 37, 38, 40, 41, 42, 43, 44, 45 ve 74 nolu gayrimenkuller ile bir bütün halinde ... oğlu ...’nın 30 seneyi aşkın bir zamandan beri nizasız ve fasılasız malik sıfatıyla zilyetliğinde olduğu, muhtelif tarihlerde ifraz yapılarak ayrı ayrı gayrimenkuller halinde satılarak zilyetliğinin devredildiği, vergi kaydının taşınmaza uyduğu, ...’nın tutanakta belirtilen noter sözleşmeleriyle taşınmazı kısmen üçünce kişilere sattığı, noter senedi uygulamasının komisyonca yapılmasının uygun olacağı belirtilerek ... mirasçıları ...,...,...,...,...,...,...,..., ... ile ... adına tespit edilmiş, kadastro tespitine ...,...,...,...,...,...,...,...,...,...,...,.... ...,...,...,...,...,...,...,...,....,...,...,...,...,... Yeni tarafından itiraz edilmiş, kadastro komisyonunun 17.10.1990 tarih ve 488 sayılı kararıyla itirazın reddine karar verilmiş,...,... ve...’in kayıt malikleri aleyhine ... Kadastro Mahkemesinin 1990/656 Esasına kayıtlı dava açılmış, aynı parsele ilişkin ...,... tarafından kayıt malikleri aleyhine açılan 1990/714 Esas sayılı dava ile ... tarafından açılan 1990/713 Esas sayılı dava ve ...,...,...,...,...,...,... ve ... tarafından açılan 1990/697 Esas sayılı dava dosyaları birleştirilerek yargılamaya 1990/656 Esas sayılı dava dosyası üzerinden devam edilmiş, 28.09.1995 tarihinde Kadastro Mahkemesince davacılardan ...’nın iddiasına dayanak oluşturulan senedin uygulamasında bu yerin dava konusu parsel içerisinde kalmayıp sınırda bulunan komşu 63 parsel içinde kaldığının belirlendiği benimsenerek ...’nın davasının reddine, diğer davacıların davasının kabulüne karar verilmiş, hükmün süresi içerisinde temyiz edilmemesi sebebiyle 27.12.1995 tarihinde kesinleşmiştir.
Mahkemece, kesin hüküm koşullarının oluştuğu benimsenerek davacının davasının reddine karar verilmiş ise de, mahkemenin bu görüşüne katılma olanağı bulunmamaktadır. HUMK.nun 237. (HMK.303) maddesine göre Kaziyei muhkeme, mevcuttur denilebilmek için iki tarafın ve müddeabihin ve istinat olunan sebebin müttehit olması lazımdır. Yani kesin hükümden söz edebilmek için her iki davanın taraflarının, dava sebebinin ve dava konusunun aynı olması gerekir. Her iki davanın tarafları aynı ise de, davacı, ... Kadastro Mahkemesinin 1990/656 Esasına kayıtlı davasıyla birleşen aynı mahkemenin 1990/697 Esasına kayıtlı davasında 10.02.1971 tarih, 450 nolu noter senedinde iki katlı evin alt katını aldığının açıkça yazılı olduğunu, davalıların bu evde bir itirazlarının bulunmadığını, arsanın ise 129 ada 63 parselde adlarına yazıldığını açıklayarak tek kat evin tapu kütüğüne şerh edilmesini talep etmiş, eldeki davada ise taşınmazın tapu kaydının kısmen iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Görüldüğü gibi her iki davanın tarafları aynı olduğu halde dava sebebiyle dava konusunun aynı olduğunun kabulüne olanak yoktur. Zira dava konusunun aynı olup olmadığını tespit etmek için ilk davadaki kesinleşen hüküm fıkrası ile ikinci davadaki talep sonucunun karşılaştırılması gerekir. Eğer, kesin hükmün hüküm fıkrası ile ikinci davanın talep sonucu aynı ise dava konusu aynıdır. Bir başka anlatımla, ikinci davadaki talep sonucu ilk davada kesinleşen hüküm fıkrasını etkileyecek ve ortadan kaldıracak nitelikte ise dava konusu aynı sayılır. Görüldüğü gibi birinci davada binanın tapu kütüğünün beyanlar hanesine şerh edilmesine ilişkin talebin reddine karar verildiği halde ikinci davadaki talep sonucu ile tapu kaydının kısmen iptaline karar verilmesi istenilmiştir. Bu durumda mahkemece davanın esasına girilerek tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda sunacakları deliller toplanarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken kesin hüküm nedeniyle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.
Davacının temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK.nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK.nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 18,40 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine 21.06.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.