8. Hukuk Dairesi 2012/4441 E. , 2012/6136 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil
... ve arkadaşları ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair ...1. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 29.12.2008 gün ve 700/538 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı ... vekili, 15.11.1985 havale tarihli dava dilekçesinde, 196 sayılı parselin tapulama çalışmaları sırasında tapuya dayalı olarak dava dışı üçüncü kişiler adına tespit edildiğini, Hazine ve üçüncü kişiler tarafından tespite itiraz davasının açıldığını, yapılan yargılama sonunda, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğu gerekçesiyle tespit dışı bırakılmasına karar verildiğini açıklayarak mevkii ve sınırlarını açıkladığı 650 m2"lik yerin vekil edeni adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
Aynı biçimde birleşen 1989/932 Esas sayılı dava dosyası ile ... 1989/417 Esas sayılı dava dosyası ile Mümtaz Sevin ve arkadaşları, 1989/491 Esas sayılı dava dosyası ile Süleyman Duman ve arkadaşları, 1985/695 Esas sayılı dava dosyası ile ... 1985/668 Esas sayılı dava dosyası ile Mehmet Sarıhasanoğlu ve 1993/1036 Esas sayılı dava dosyası ile Şükrü Can mirasçıları tapulama çalışmaları sırasında 196 parsel olarak tespit edilen ancak kadastro tespitine itiraz üzerine Kadastro Mahkemesinin kararı ile tapulama harici bırakılan bu yerin değişik bölümlerinin zilyet ve tasarruflarında bulunduğunu açıklamışlar ve adlarına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı Hazine vekili, dava konusu yerin Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunu, zilyetlikle kazanılmasının mümkün olmadığını, göl yeri olarak mahkeme kararıyla ve kesinleşen hüküm ile tapulama harici bırakıldığını ortada kesin hüküm bulunduğunu belirterek tüm davalar bakımından isteklerinin reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece ; “ … 1985/700 Esas sayılı asıl dava dosyası ile bu dosya ile birleştirilen 1989/932, 1989/417, 1989/491 ve 1985/695 Esas sayılı dava dosyaları (sırasıyla davacılar ..., ...,...,.. ve arkadaşları, ... ve arkadaşları,... olan) bakımından davaların kabulüne, birleşen 1985/668 (davacısı; Mehmet Sarıhasanoğlu) ve 1993/1036 (Davacısı; ... mirasçıları) Esas sayılı dosyalar yönünden ise davaların açılmamış sayılmasına karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından yalnızca kabulüne karar verilen dava dosyaları bakımından temyiz edilmiştir. Davalar, kazanmayı sağlayan zilyetlik, muristen intikal ve paylaşım hukuksal sebeplerine dayalı olarak TMK.nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi gereğince açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil davalarıdır.
Mahkemece, kazanma koşulları ve süresinin davacılar yararına oluştuğu gerekçesiyle asıl dava ve birleşen yukarıda esas numaraları verilen davalar yönünden davanın kabulüne karar verilmiş ise de mahkemenin bu görüşüne katılma olanağı bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık konusu taşınmaz 29.6.1956 tarihinde yapılan genel arazi kadastro çalışmaları sırasında Kerim Uyanık ve arkadaşları adına 365,500 m2 yüzölçümlü oldukça büyük bir yer olarak tarla niteliğiyle ve 196 sayılı parsel numarasıyla tespit edilmiş, Hazine, Yeşilköy Köyü Tüzel Kişiliği ve üçüncü kişiler tarafından Söke Kadastro Mahkemesinde 1974/76 Esas ve 1981/54 Karar sayılı dava dosyası ile tespite itiraz davası açılmış, yapılan yargılama sonunda, davacı Hazinenin davasının kabulüne, Köy Tüzel Kişiliği ile gerçek kişiler tarafından açılan davaların ise reddine, 196 sayılı parsel hakkında tutulan tespit tutanağının iptali ile taşınmazın gölden çıkma arazi niteliğinde bulunduğu anlaşıldığından tapulama dışı bırakılmasına karar verilmiştir. Hüküm 18.06.1982 tarihinde kesinleşmiştir.
Dosya arasında bulunan Söke Kadastro Mahkemesinin kararı üzerine yapılan incelemede, dava konusu yerin daha önce göl suları altında kalan yerler olduğu ancak göl sularının çekilmesi ve kuruması nedeniyle arazinin ortaya çıktığı, gölün esas isminin Azap Gölü olarak bilindiği, şahıslarca veya başka kuruluşlarca oluşturulan yapay bir göl olmayıp doğal bir göl olduğu bugüne kadar da ekilip biçildiğinin görülmediği vurgulanmıştır. Dava konusu yer 24.10.1985 tarihinde 808 parsel ile idari yoldan Hazine adına tarla niteliğiyle tapuya kayıt edilmiştir. 04.01.1991 tarihinde taşınmazın ifraz gördüğü ve 813, 814 ve 815 nolu parsellere ayrıldığı, dava konusu yapılan yerlerin ise 815 parsel kapsamında kaldığı belirlenmiştir.
Her ne kadar, Hazine vekili Söke Kadastro Mahkemesinin kesinleşen dosyası taraflar arasında kesin hüküm oluşturduğunu ileri sürmüş ise de; Kadastro Mahkemesinin kararı ile taşınmaz tespit dışı bırakıldığına göre bu nitelikteki bir kararın taraflar arasında kesin hüküm oluşturmayacağı açıktır. Çünkü taşınmaz tespit dışı bırakılmış olup nitelik itibarıyla kazanmayı elverişli yerlerden olması halinde ve kazanma koşullarının da oluşması durumunda bu tür yerler için her zaman tescil davalarının açılması mümkündür. Ancak taşınmazın niteliği verilen kesin hükümle belirlendiğine göre bu hüküm eldeki dava bakımından güçlü delil oluşturmaktadır. Kesinleşen Söke Kadastro Mahkemesinin yukarıda esas ve karar numarası verilen dava dosyasına ait kesinleşen hüküm kapsamıyla 196 sayılı parsel kapsamında kalan ve daha sonra tespit dışı bırakılan taşınmazın doğal göl alanı kapsamında kalan yerlerden olduğu, Kadastro Mahkemesinde keşfin yapıldığı tarihe kadar hiç kimse tarafından ekilip biçilmeyen bir yer niteliğinde bulunduğu, 743 sayılı Türk Medenisi Kanununun 641.maddesi (TMK.m. 715) kapsamında kalan yerlerden bulunması nedeniyle 766 sayılı Tapulama Kanununun 2. maddesi uyarınca tapulama dışı bırakıldığına göre böyle bir yerin özel mülkiyete konu yapılması ve tapuya tescil edilmesi mümkün bulunmamaktadır (Ayrıca 3402 sayılı KK.m.16/C, TMK m.999). Nitelik itibarıyla kazanmaya elverişli bulunmayan ve özel mülkiyete konu olacak biçimde tapuya tescil edilmesi olanağı olmayan yerlerin kazanmayı sağlayan zilyetlikle edinilmesi mümkün değildir. Dava konusu yerin 24.10.1985 tarihinde tarla niteliğiyle Hazine adına tapuya bağlanması da açıklanan somut olguyu ve sonucu değiştirmemektedir.
Şu halde, davanın TMK.nun 715, 999 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 16/C maddesi gereğince ve güçlü delil nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken kesinleşen
Söke Kadastro Mahkemesinin anılan dosyası ve hükmü göz ardı edilerek davaların kabulüne karar verilmiş olması anılan kanun hükümlerine aykırıdır.
Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK. nun Geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK. nun 428. maddesi uyarınca kabulüne karar verilen asıl dava dosyası ile birleşen dava dosyaları bakımından BOZULMASINA, taraflarca HUMK.nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK.nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine 25.06.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.