8. Hukuk Dairesi 2012/1679 E. , 2012/6137 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil
... ile ... ve müşterekleri aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair Çubuk Asliye Mahkemesinden verilen 24.11.2009 gün ve 397/660 sayılı hükmün Yargıtay"ca duruşmalı olarak incelenmesi bir kısım davalılar vekili tarafından süresinde istenilmiş ise de; duruşma isteminin gider olmadığından reddine karar verilerek dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili, vekil edeni tarafından dava konusu 605 parsel sayılı taşınmazın 1953 yılında ...mirasçılarından harici senetle satın ve devralındığını, o tarihten itibaren malik sıfatıyla tasarrufta bulunduğunu, tapu kaydının hukuki değerini yitirdiğini açıklayarak tapu kaydının iptali ile vekil edeni adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, dava konusu taşınmazın, dedelerinden miras yoluyla kaldığını, satışı konusunda bilgilerinin bulunmadığını, davayı kabul etmediklerini açıklayarak davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davanın kabulü ile 605 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesi üzerine; hüküm, davalılardan ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu 605 parsel sayılı taşınmaz, tapulama çalışmaları sırasında Mayıs 1313 tarih 20 sıra numaralı tapu kaydı uygulanmak suretiyle 10.08.1952 tarihinde ...mirasçıları adına tespit edilmiş, tutanakta, Hüseyin’in 12 yıl evvel öldüğü, mirasçılarının isimlerinin bilinemediği açıklanmış, 13.1.1953 tarihinde kesinleşen tutanağa istinaden tapu kaydı adı geçenler adına oluşmuş, dava tarihine kadar intikal sağlanmamıştır.
Davacı, dava dilekçesinde, 605 parsel sayılı taşınmazı ay belirtmeksizin 1953 yılında muhtar senedi ile ...mirasçılarından satın ve devraldığını, senedin 1977 yılında evlerinde çıkan yangın sırasında zayi olduğunu, satın ve devralındığı tarihten dava tarihine kadar tarla olarak ekip biçtiğini, ...mirasçılarından ...’nin 1941"de, ...’nin 1954 de, ... ile...’nın ise 1970 yılında öldüklerini, buna göre kayıt maliklerinin ölüm tarihlerinden dava tarihine kadar 20 yıldan fazla sürenin geçtiği, buna göre tapu kaydının hukuki değerini yitirdiğini ileri sürerek iptal ve tescil isteğinde bulunmuş, mahkemece, taşınmazın tapu kaydında malikin ...mirasçıları göründüğü, tapu kaydından malikin kim olduğunun anlaşılamadığı, davacının 20 yıldan fazla süre ile zilyetliğinde bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dava, tespit sonrası harici satın alma ve TMK.nun 713/2 maddesinde yazılı ölüm sebebine dayalı iptal ve tescil isteğine ilişkindir. Kural olarak, tapulu bir taşınmazın veya tapuda kayıtlı bir payın kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesi mümkün değildir. Ancak kanunun açıkça izin verdiği ve düzenlediği ayrık durumlarda tapulu bir yerin veya tapuda kayıtlı bir payın koşulları oluştuğu takdirde kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesi mümkün olabilir. Yasanın açıkça izin verdiği hallerden biri de TMK.nun 713/2. maddesindeki düzenlemelerdir. Anılan maddede, “aynı koşullar altında, maliki tapu kütüğünden anlaşılamayan veya 20 yıl önce ölmüş ya da hakkında gaiplik kararı verilmiş bir kimse adına kayıtlı bulunan taşınmazın tamamının veya bölünmesinde sakınca olmayan bir parçasının zilyedi de o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir” denilmiştir. Davacı taşınmazı 1953 yılında hangi ay olduğunu açıklamaksızın ...mirasçılarından satın ve devraldığını ileri sürmüştür. Dava konusu taşınmaz öncesi itibariyle tapuda kayıtlı bulunan bir yerdir. Tapulu taşınmazın haricen satış ve devri hukuken geçerli bir sonuç doğurmaz. Bundan ayrı harici satın alma tespit günüden sonraki bir tarihe rastladığı için 3402 sayılı Kadastro Kanununun 13/B-b maddesinin olaya uygulanma kabiliyeti de bulunmamaktadır. Uyuşmazlığa TMK.nun 713/2 çerçevesinde bakıldığında ise; dosya arasında yer alan mirasçılık belgesine göre, ...20.5.1932 tarihinde ölmüştür. 1952 yılında yapılan tapulama sırasında ise, ...mirasçıları denilmek suretiyle tespit edilmiş olup, o tarihte mirasçıları olan ... 1954, ... ve ... 1970, tespitten önce 1941 yılında ölen ...kızı ... mirasçısı Hasan Ertürk 1997, Fatma Ertürk 1958, Hediye 1957, Satıa Ertürk 2003 yılında ölmüş, ... mirasçılarından ... ise, halen hayattadır. Diğer bir anlatımla, tapulama sırasında ...mirasçıları denilmek suretiyle yapılan tespit az yukarıda isimleri açıklanan mirasçılar adına yapılmış olup elbirliği mülkiyet hükümlerine tabidirler. Elbirliği mülkiyetinde mirasçıların tereke malları üzerinde belli payları olmayıp hakları taşınmazın tamamı üzerine yayılmış olup terekenin tamamını kapsar. Dosya kapsamına göre herhangi bir taksime de konu edilmediği ve taşınmazın paylı mülkiyete dönüştürülmediği anlaşılmaktadır. TMK.nun 701 ve 702 maddelerinde, elbirliği mülkiyetinde mirasçılar arasında terekedeki hak ve borçları kapsayan ortaklık söz konusu olduğu, mirasçıların terekeye elbirliği ile sahip oldukları ve bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf edecekleri, bir mirasçının taşınmaz üzerinde sürdürdüğü zilyetliğin murisin diğer mirasçıları adına da sürdürülmüş sayılacağı belirtilmiştir. Şu halde dava tarihinde kayıt maliklerinden Büyükkadın Ertürk halen sağ olup, elbirliği mülkiyetinin söz konusu olduğu tapunun, hukuki değerini yitirdiğinden söz edilemez. Böyle bir mülkiyet türünde bir mirasçının sağ kalması yeterli olup, TMK.nun 713/2. fıkrası uyarınca taşınmaz edinilmesine engel oluşturur. Bu bakımdan mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken, dosya kapsamına uygun düşmeyen gerekçelerle kabulüne karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
Davalılar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile usul ve yasaya aykırı hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle ve 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK.nun 388/4. (HMK.nun 297/ç) ve HUMK.nun 440/1 maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunabileceğine ve 17,15 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalılara iadesine 25.06.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.