
Esas No: 2020/3387
Karar No: 2021/4
Karar Tarihi: 18.01.2021
Danıştay 6. Daire 2020/3387 Esas 2021/4 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2020/3387
Karar No : 2021/4
LUNANLAR:1- (DAVALI YANINDA MÜDAHİL)… İnşaat Ltd.Şti
VEKİLİ : Av. …
2-(DAVALI YANINDA MÜDAHİL) … Bakanlığı - …
VEKİLİ : Av. …
3-(DAVALI YANINDA MÜDAHİL) …
VEKİLİ : Av. …
DİĞER DAVALILAR : 1- … Büyükşehir Belediye Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …
2- … Belediye Başkanlığı - …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAFLAR (DAVACILAR): 1- … 2- …
İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: İstanbul ili, Beşiktaş ilçesi, … Mahallesi, … ada, …-…...-… parsel sayılı taşınmazlara ilişkin 1/1000 ölçekli koruma amaçlı uygulama imar planı değişikliğinin onaylanmasına dair İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin … tarih ve …sayılı kararının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; dosyanın ve yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi neticesinde düzenlenen raporun birlikte değerlendirilmesinden, dava konusu işlemin 1/5000 ölçekli nazım imar planına uygun olduğu ancak yapılan imar planı değişikliği ile alanda daha önce belirlenen yeşil alan fonksiyonunun kaldırıldığı, KAKS:0,15 iken brüt alan üzerinden emsal hesabı yapılarak yapılaşma koşulunun E=2 olarak belirlendiği, ayrıca “birden fazla bodrum kat yapılarak iskan edilebilir. 0.00 kotunun altında kalan 1. ve 2. bodrum emsale dahil değildir” şeklindeki plan notu ile nüfus ve yapı yoğunluğu arttırıldığından donatı dengesinin bozulduğu, plan açıklama raporunda da imar planı değişikliğinin gerekçesinin açıklanmadığı ve değişikliğe esas olan gerekli analiz ve sentez çalışmalarının yapılmadığı anlaşıldığından dava konusu işlemin şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına ve kamu yararına uygun olmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlem hukuka aykırı bulunarak dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararının özeti: Temyize konu kararda, dava konusu işlemin dayanağı niteliğindeki 2011 tarihli 1/5000 ölçekli nazım imar planı yürürlükte olduğundan, ilk derece mahkemesince anılan imar planı dikkate alınmadan verilen karara itibar edilmeyerek 3194 sayılı Kanun ve Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliği gereği imar planının plan raporu ile birlikte bir bütün olduğu, plan açıklama raporu bulunmayan ya da yetersiz olan imar planlarının mevzuata aykırı olduğu, bu sebeple imar planı değişikliğinin gerekçesine ve gerekli analizlere yer verilmeden hazırlanan plan açıklama raporuna dayanılarak onaylanan dava konusu 1/1000 ölçekli imar planı değişikliğinde planlama tekniklerine uyulmadığı sonucuna varılmıştır.
Bu itibarla, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 45. maddesi uyarınca, dava konusu imar planın iptali yönündeki ilk derece mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf taleplerinin belirtilen gerekçe ile reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI :
… vekili ile … İnşaat Ltd.Şti tarafından; davacılar, dava konusu edilen belediye meclisinin karar tarihi olan … tarihinde işlemden haberdar olduklarından, sonradan açılan davanın süresinde olmadığı, diğer yandan 1/1000 ölçekli uygulama imar planının, 1/5000 ölçekli nazım imar planına uygun olduğu ve üst ölçekli imar planı halen yürürlükte olduğundan dava konusu işlemin iptaline yönelik verilen kararın bozulması gerektiği ileri sürülmüştür.
…Bakanlığı tarafından; uyuşmazlığa konu işlemin İstanbul III Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Kurulunun uygun görüşüne dayalı olarak onaylandığından hukuka uygun olduğu, ayrıca taşınmazlar açısından 1/5000 ölçekli nazım imar planı yürürlükte olduğundan, üst ölçekli imar planına uygun olan işlem yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken, aksi yönde verilen kararda isabet bulunmadığı ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ:2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 31. maddesinin atıf yaptığı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 66. maddesinde, "Üçüncü kişi, davayı kazanmasında hukuki yararı bulunan taraf yanında ve ona yardımcı olmak amacıyla, tahkikat sona erinceye kadar, fer'i müdahil olarak davada yer alabilir." hükmüne, "Fer’î müdahilin durumu" başlıklı 68. maddesinde, müdahale talebinin kabulü halinde müdahilin, davayı ancak bulunduğu noktadan itibaren takip edebileceği; müdahilin, yanında katıldığı tarafın yararına olan iddia veya savunma vasıtalarını ileri sürebileceği; onun işlem ve açıklamalarına aykırı olmayan her türlü usul işlemlerini yapabileceği hükmüne yer verilmiştir.
Yukarıda yer verilen müdahaleye ilişkin hükümlerin birlikte değerlendirilmesinden; müdahilin, davanın taraflarından bağımsız istekte bulunamayacağı, yalnızca yanında katıldığı tarafın davadaki istemine yardımcı olacak kimi açıklamalar yapabileceği ve bu konularda hukuki yardımda bulunabileceği, davaya taraf olandan bağımsız olarak tek başına kanun yollarına başvuramayacağı sonucuna varılmaktadır.
Uyuşmazlıkta, davalı idareler tarafından temyiz kanun yoluna başvurulmadığı anlaşıldığından; davalılar yanında müdahillerin, yanında katıldığı tarafla birlikte hareket etme koşulunun gerçekleşmemesi nedeniyle temyiz isteminin incelenmesine hukuken olanak bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin incelenme olanağı bulunmadığından reddinin uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY: Dava konusu taşınmazlar, 10.12.1993 tarihinde onaylanan 1/1000 ölçekli Beşiktaş Gerigörünüm ve Etkilenme Bölgesi Uygulama İmar Planında kısmen H:6,50 ve 9,50 metre blok yapılaşma koşulunda konut alanı, kısmen yol, kısmen de park kullanımına, 27.09.2001 tarihinde onaylanan 1/1000 ölçekli uygulama imar planı tadilatında ise TAKS=0.15, H=15.50 m. yapılaşma koşullarında kısmen konut alanı, kısmen yeşil alan, kısmen de 20 metrelik yol fonksiyonuna ayrılmıştır.
22.02.2011 tarihinde 1/5000 ölçekli koruma amaçlı nazım imar planı değişikliği ile taşınmazlar E:2.00 ve Hmax:serbest yapılaşma koşullarında ticaret+hizmet alanı ve yol kullanımına ayrılmış, uyuşmazlığa konu belediye meclisi kararı ile de daha önceki 1/1000 ölçekli uygulama imar planında taşınmazlar açısından belirlenen yeşil ve konut alanı kullanımları kaldırılarak E:2.00 yapılaşma koşulunda (Hmaks=serbest ifadesi ile ilçe belediye meclisince konulan "silüet yönünden ilçe belediyesinin de onayı alındıktan sonra uygulama yapılacaktır." şeklindeki plan notu, kültür varlıkları koruma kurulunun 22/09/2016 tarih ve 3110 sayılı kararı ile iptal edilerek bunun yerine İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisince eklenen "siluet ana planı doğrultusunun İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığının görüşü alınarak Hmaks değerleri belirlenecektir." şeklindeki plan notu uygun bulunmuş, yine anılan kurul kararı ile ticaret + hizmet alanı ifadesinden hizmet alanı kullanımı çıkarılarak düzeltme yapılmıştır) ticaret ve yol alanı belirlenmesi üzerine görülmekte olan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
2960 sayılı Boğaziçi Kanununun 2. maddesinde, 'Boğaziçi Alanı'; Boğaziçi kıyı ve sahil şeridinden, öngörünüm bölgesinden, geri görünüm bölgesinden ve etkilenme bölgelerinden oluşan ve sınırları ve koordinatları bu Kanuna ekli krokide işaretli ve 22/07/1983 onay tarihli nazım planda gösterilen alan' olarak, 'geri görünüm bölgesi'; öngörünüm bölgesine bitişik olan ve 22/07/1983 tarihli 1/5000 ölçekli nazım planında gösterilen coğrafi bölge olarak ifade edilmiş, yine madde metninde 'etkilenme bölgesi' ise; öngörünüm ve geri görünüm bölgeleri dışında 22/07/1983 tarihli ve 1/5000 ölçekli nazım planında gösterilen ve Boğaziçi sahil şeridi, öngörünüm ve geri görünüm bölgelerinden etkilenen bölge olarak tanımlanmış, 7.maddesinde de, Boğaziçi imar planlarının yapılmasını kararlaştırmak, imar planlarını ve diğer ilgili planları görüşmek ve kabul etmek görevinin Boğaziçi İmar Yüksek Koordinasyon Kurulunda bulunduğu, 10.maddesinde ise, gerekli görüldüğü takdirde "Boğaziçi Alanı" için yapılan planların revize edilmesi "gerigörünüm" ve "etkilenme" bölgelerinde 3030 sayılı Kanuna göre, "sahil şeridi" ve "öngörünüm" bölgelerinde İstanbul Büyük Şehir Belediyesince hazırlanarak Belediye Meclisinin kararı ve Belediye Başkanının onayından sonra "Boğaziçi İmar Yüksek Koordinasyon Kurulu" onayı ile yürürlüğe gireceği hükümleri yer almaktadır.
2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun "Tanımlar ve kısaltmalar" başlıklı 3. maddesinde "tabiat varlıkları", "jeolojik devirlerle, tarih öncesi ve tarihi devirlere ait olup ender bulunmaları veya özellikleri ve güzellikleri bakımından korunması gerekli, yer üstünde, yer altında veya su altında bulunan değerlerdir." şeklinde; "sit", "Tarih öncesinden günümüze kadar gelen çeşitli medeniyetlerin ürünü olup, yaşadıkları devirlerin sosyal, ekonomik, mimari ve benzeri özelliklerini yansıtan kent ve kent kalıntıları, kültür varlıklarının yoğun olarak bulunduğu sosyal yaşama konu olmuş veya önemli tarihi hadiselerin cereyan ettiği yerler ve tespiti yapılmış tabiat özellikleri ile korunması gerekli alanlardır." şeklinde; "doğal sit" ise, "jeolojik devirlere ait olup, ender bulunmaları nedeniyle olağanüstü özelliklere sahip yer üstünde, yer altında veya su altında bulunan korunması gerekli alanlardır." şeklinde tanımlanmış, Ek-4. maddesinin birinci fıkrasında, "Taşınır tabiat varlıkları hariç tabiat varlıkları, doğal sit alanları ve bunlara ilişkin koruma alanları ile ilgili olarak bu Kanunda öngörülen iş, işlem ve kararlar bakımından görevli ve yetkili bakanlık, Çevre ve Şehircilik Bakanlığıdır." hükmüne, üçüncü fıkrasında, "Bu Kanunda Koruma Yüksek Kurulunca alınması öngörülen kararlar, tabiat varlıkları, doğal sit alanları ve bunlara ilişkin koruma alanları bakımından Koruma Merkez Komisyonunca, koruma bölge kurullarınca alınması öngörülen kararlar koruma bölge komisyonlarınca alınır ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığının onayıyla yürürlüğe konulur." hükmüne, dördüncü fıkrasında, "Bu Kanunda ve diğer mevzuatta tabiat varlıkları, doğal sit alanları ve bunlara ilişkin koruma alanları bakımından Koruma Yüksek Kuruluna ve koruma bölge kurullarına yapılan atıflar ilgisine göre Koruma Merkez Komisyonuna ve koruma bölge komisyonlarına yapılmış sayılır ve ilgili maddelerde geçen Koruma Yüksek Kurulundan Koruma Merkez Komisyonu ve koruma bölge kurullarından koruma bölge komisyonları anlaşılır." hükmüne yer verilmiştir.
04/07/2011 tarih ve 27984 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte yürürlükte bulunan 644 sayılı Çevre ve Şehircilik Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin (KHK) "Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü" başlıklı 13/A maddesinde, "(1) Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğünün görevleri arasında:
c) Milli parklar, tabiat parkları, tabiat anıtları, tabiatı koruma alanları, doğal sit alanları, sulak alanlar, özel çevre koruma bölgeleri ve benzeri koruma statüsü bulunan diğer alanların kullanma ve yapılaşmaya yönelik ilke kararlarını belirlemek ve her tür ve ölçekte çevre düzeni, nazım ve uygulama imar planlarını yapmak, yaptırmak, değiştirmek, onaylamak, uygulamak veya uygulanmasını sağlamak.
ç) Tabiat varlıkları, doğal, tarihi, arkeolojik ve kentsel sitler ile koruma statüsü bulunan diğer alanların çakıştığı yerlerde koruma ve kullanma esaslarını ilgili bakanlıkların görüşünü alarak belirlemek ve bu alanların kısmen veya tamamen hangi idarelerce yönetileceğine karar vermek, her tür ve ölçekteki çevre düzeni, nazım ve uygulama imar planlarını yapmak, yaptırmak ve onaylamak. ..." sayılmakta iken söz konusu Kanun Hükmünde Kararname, 09/07/2018 tarih ve 30473 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 703 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile yürürlükten kaldırılmış ve yerine 10/7/2018 tarih ve 30474 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 109. maddesinin 1.fıkrasının (b) bendinde, "Tabiat varlıkları ve doğal sit alanları ile özel çevre koruma bölgelerinin tespit, tescil, onay, değişiklik ve ilanına dair usul ve esasları belirlemek ve bu alanların sınırlarını tespit ve tescil etmek, yönetmek ve yönetilmesini sağlamak", (c) bendinde "Milli parklar, tabiat parkları, tabiat anıtları, tabiatı koruma alanları, doğal sit alanları, sulak alanlar, özel çevre koruma bölgeleri ve benzeri koruma statüsü bulunan diğer alanların kullanma ve yapılaşmaya yönelik ilke kararlarını belirlemek ve her tür ve ölçekte çevre düzeni, nazım ve uygulama imar planlarını yapmak, yaptırmak, değiştirmek, onaylamak, uygulamak veya uygulanmasını sağlamak", (ç) bendinde "Tabiat varlıkları, doğal, tarihi, arkeolojik ve kentsel sitler ile koruma statüsü bulunan diğer alanların çakıştığı yerlerde koruma ve kullanma esaslarını ilgili bakanlıkların görüşünü alarak belirlemek ve bu alanların kısmen veya tamamen hangi idarelerce yönetileceğine karar vermek, her tür ve ölçekteki çevre düzeni, nazım ve uygulama imar planlarını yapmak, yaptırmak ve onaylamak", Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğünün görev ve yetkileri arasında sayılmıştır.
2577 sayılı İdarî Yargılama Usûlü Kanununun 7. maddesinde, "Dava açma süresi, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştayda ve idare mahkemelerinde altmış ve vergi mahkemelerinde otuz gündür." ve 11. maddesinde, "İlgililer tarafından idari dava açılmadan önce, idari işlemin kaldırılması, geri alınması değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılması üst makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan, idari dava açma süresi içinde istenebilir. Bu başvurma, işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini durdurur. Altmış gün içinde bir cevap verilmezse istek reddedilmiş sayılır. İsteğin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması halinde dava açma süresi yeniden işlemeye başlar ve başvurma tarihine kadar geçmiş süre de hesaba katılır." hükümleri yer almaktadır.
İmar Kanununun 8.maddesinin 1.fıkrasının (b) bendinde, imar planlarının, nazım imar planı ve uygulama imar planından meydana geldiği, mevcut ise bölge planı ve çevre düzeni plan kararlarına uygunluğu sağlanarak, belediye sınırları içinde kalan yerlerin nazım ve uygulama imar planlarının ilgili belediyelerce yapılacağı veya yaptırılacağı, planların, belediye meclisince onaylanarak yürürlüğe gireceği, bu planların onay tarihinden itibaren belediye başkanlığınca tespit edilen ilan yerlerinde ve ilgili idarelerin internet sayfalarında bir ay süreyle eş zamanlı olarak ilan edileceği, bir aylık ilan süresi içinde planlara itiraz edilebileceği, belediye başkanlığınca belediye meclisine gönderilen itirazların ve planların belediye meclisince on beş gün içinde incelenerek kesin karara bağlanacağı, onaylanmış planlarda yapılacak değişikliklerin de yukarıdaki usullere tabi olduğu hükmüne yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Usule ilişkin olarak, davalılar yanında davaya müdahil … vekili ile … İnşaat Ltd.Şti tarafından, belediye meclisi üyesi olan ve dava konusu işlem hakkında muhalif yönde oy kullanan davacıların, dava konusu işlemin kabul edildiği … tarihinde işlemden haberdar oldukları gerekçesiyle daha sonra açılan davada süre aşımı bulunduğu ileri sürülmüştür.
Yukarıda yer verilen İmar mevzuatı ile 2577 sayılı Kanununun ilgili hükümleri uyarınca; imar planlarına karşı, bir aylık askı süresi içinde 2577 sayılı Kanunun 11. maddesi kapsamında başvuruda bulunulması ve bu başvuruya idari dava açma süresinin başlangıç tarihi olan son ilan tarihinden itibaren 60 gün içinde cevap verilmeyerek isteğin reddedilmiş sayılması halinde, bu tarihi takip eden 60 günlük dava açma süresi içinde veya son ilan tarihini izleyen 60 gün içinde cevap verilmek suretiyle isteğin reddedilmesi halinde bu cevap tarihinden itibaren 60 günlük dava açma süresi içinde idari dava açılabilecek olup, imar planlarına askı süresi içinde bir itirazda bulunulmamış ise; davanın, 2577 sayılı Kanunun 7. maddesine göre imar planının son ilan tarihini izleyen günden itibaren 60 gün içinde açılması gerekmektedir.
Olayda, dava konusu edilen 1/1000 ölçekli koruma amaçlı uygulama imar planının 26.09.2017 - 26.10.2017 tarihleri arasında … Belediye Başkanlığında askıya çıkarıldığı, davacılar tarafından askı süresi içinde 23.10.2017 tarihinde imar planına itiraz edildiği, son askı tarihinden itibaren ilk 60 günlük süre içinde davalı idarelerce cevap verilmediğinden, bu süreyi takip eden ikinci 60 günlük süre içinde 28.12.2017 tarihinde açılan davada süre aşımı bulunmadığından, davanın süresinde açılmadığı iddiasına itibar edilmemiştir.
Esasa ilişkin olarak,
Yukarıda yer alan mevzuat hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden, 2960 sayılı Kanuna göre gerekli görüldüğü takdirde Boğaziçi Alanı için yapılan planların revize edilmesi, "gerigörünüm" ve "etkilenme" bölgelerinde plan yapma yetkisinin nazım imar planı açısından İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına, uygulama imar planı açısından ise ilgili ilçe belediye başkanlıklarına, "sahil şeridi" ve "öngörünüm" bölgelerinde ise İstanbul Büyük Şehir Belediyesince hazırlanarak Belediye Meclisinin kararı ve Belediye Başkanının onayından sonra Boğaziçi İmar Yüksek Koordinasyon Kurulu onayı ile yürürlüğe gireceği anlaşılmaktadır.
644 sayılı KHK ve 2863 sayılı Kanunun Ek-4. maddesi ile de, tarihi ve doğal sit alanları gibi ilgili mevzuat hükmünde sayılan korunması gerekli önemli alanlar için, bu alanların koruma amacının merkezi yönetim tarafından sağlanması gözetilerek, bu amaçla kurulan Tabiat Varlıkları Koruma Genel Müdürlüğüne, her tür ve ölçekteki imar planlarını yapmak, yaptırmak, değiştirmek, onaylamak, uygulamak veya uygulanmasını sağlamak yetki ve görevinin verildiği görülmektedir.
Bakılan davada, Boğaziçi Doğal ve Tarihi Sit Alanı Şehir Merkezine Bağlı Etkilenme Bölgesi sınırları içerisinde niteliği gereği korunan ve yapılaşma şartları Yasa ile sınırlanan uyuşmazlık konusu taşınmazların işlem tarihinde yürürlükte olan 644 sayılı KHK'nın 13/A maddesinin ç bendinde ifade edilen doğal ve tarihi sit alanında yer aldığı gözetildiğinde, bu kapsamdaki taşınmazlar yönünden planlama yetkisinin anılan alanları koruma amacıyla kurulmuş olan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Tabiat Varlıklarını Koruma Kuruluna ait olduğu açıktır.
Uyuşmazlıkta, 1/1000 ölçekli koruma amaçlı uygulama imar planı değişikliği, Beşiktaş Belediye Meclisinin … tarih ve … sayılı kararı ile kabul edilmiş, Kültür ve Turizm Bakanlığı İstanbul III Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun … tarih ve …sayılı kararı ile düzeltilerek uygun bulunmuş, … tarih ve …sayılı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı İstanbul 4 Numaralı Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Komisyonu kararı ile de imar planı değişikliği teklifinde sit alanı açısından sakınca bulunmadığı yönünde görüş bildirilmiştir.
Bu itibarla, dava konusu edilen işlemin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü tarafından onaylanması gerekirken, yetkili olmayan İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisinin uyuşmazlığa konu … tarih ve …sayılı kararı ile onaylandığı anlaşıldığından, tesis edilen dava konusu işlemde yetki yönünden hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalılar yanında müdahillerin temyiz istemlerinin reddine,
2. Dava konusu işlemin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptaline ilişkin Mahkeme kararına yönelik olarak yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının yukarıda belirtilen gerekçe ile ONANMASINA,
3. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 50. maddesi uyarınca, bu onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de anılan Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın … İdare Mahkemesine gönderilmesine, 18/01/2021 tarihinde, kesin olarak, oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.