8. Hukuk Dairesi 2012/4569 E. , 2012/6676 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Katkı payı alacağı
... ile ... aralarındaki katkı payı alacağı davasının reddine dair...Aile Mahkemesinden verilen 22.12.2011 gün ve 481/1786 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 03.07.2012 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davacı vekili Avukat Sibel Uysal ve karşı taraftan davalı vekili Avukat ... geldiler. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı ... vekili, boşanma davası ile açtığı davasında, evlilik birliği içinde edinilerek davalı adına kayıtlanan dört parça taşınmaz üzerinde vekil edeninin mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan hakkı olduğunu, alımlarında vekil edeninin çalışarak elde ettiği gelirle katkıda bulunduğunu açıklayarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 10.000 TL.nin dava tarihinden geçerli faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... vekili, davacının çalışarak elde ettiği gelirle anne ve babasına yardım ettiğini, kendi ihtiyaçları için harcadığını, davacının yarım gün çalıştığı zamanlarda davalının aldığı yazlık daireyi, davacı üzerine tapuya tescil ettirdiğini, yine 1995 yılında İngiltere’de oturdukları eve davacıyı ortak ettiğini açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, dosyaya dava konusu taşınmazların alındıkları 1992, 1993 ve 1998 yılları ve öncesine ait davacının elde ettiği gelirlerin sunulmadığı, iddiayı kanıtlayacak bilgi ve belge bulunmadığı, tarafların adlarına ayrı ayrı taşınmazların olmasının tasarruflarını ayrı ayrı değerlendirdiklerini gösterdiği gerekçeleri ile davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar 24.4.1979 tarihinde evlenmiş, 14.10.2005 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün 30.6.2010 tarihinde kesinleşmesiyle, mal rejimi sona ermiştir (TMK.nun 225/2.m.). Sözleşmeyle başka mal rejimi seçilmediğinden, eşler arasında 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (TKM.nin 170.m.), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarihe kadar ise yasal edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (TMK.nun 202, 4722 s.Y.nın 10.m.).
Dava konusu taşınmazlardan 580 ada 657 parselde 3 numaralı mesken ile 13 numaralı dükkan 14.4.1992, Kızılkeçili köyü 152 ada 81 parselin 600/26085 payı 20.8.1993 ve Fatih 659 ada 2 parsel 3.12.1998 tarihlerinde satın alma ile davalı adına tapuya tescil edilmişler ve 22.8.2005 tarihinde tamamı satılarak üçüncü kişiye devredilmişlerdir. Taşınmazların edinme tarihleri itibarıyla taraflar arasında 743 sayılı TKM.nin 170. maddesine göre mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu ve davacının talebinin katkı payı alacağı niteliğinde olduğu, taraflar arasındaki bu uyuşmazlığın Borçlar Kanununun genel hükümlerine göre çözüme kavuşturulması gerekmektedir.
Dosya kapsamına ve toplanan delillere göre her iki tarafın da evlilik tarihinden itibaren İngiltere’de çalışarak gelir elde ettikleri açıktır. Ancak mahkemece tarafların elde ettikleri, özellikle davacının taşınmazların alım tarihine kadar olan döneme ilişkin elde ettiği gelirleri gösteren belgeler tam olarak getirtilmemiş, davacının sunduğu belgelerle yetinilerek alım tarihleri ve öncesi döneme ilişkin davacının elde ettiği gelir ve miktarlarını sunmadığı kabul edilerek davanın reddine karar verilmiştir. Davacının çalıştığı davalı tarafça da kabul edildiğine ve bu nedenle belirli bir gelire sahip olduğu kabul edilmesi gerektiğine göre edinilen taşınmazlarda davacının katkısının olduğunun kabulü gerekmektedir. Davacı adına da gayrimenkul alınmış olması davacının katkı payı alacağını ortadan kaldırmamaktadır. Davacı adına kaydedilen taşınmazlar üzerinde koşulları bulunduğu takdirde davalının da alacak davası açma hakkı var ise de dosyada bu şekilde açılmış bir dava da yoktur. Bu bakımdan mahkeme gerekçesi yerinde değildir. Davacının aşamalarda değişik tarihli dilekçeleri ile yurtdışından 1979-2005 arası taraf gelirlerinin getirtilmesini de istediği gözetildiğinde mahkemece evlenme tarihinden taşınmazların alım tarihlerine kadar olan yurtdışında elde ettikleri gelirleri gösteren tüm belgelerin istenmesi ve dosya arasına getirtildikten sonra değerlendirilerek gerektiğinde hesaplama da yaptırılarak bir hüküm kurulması gerekirken bu belgelerin davacı tarafından sunulmadığından hareketle davanın reddine karar verilmiş olması doğru olmamıştır. Getirtilecek belgelere göre davacının belirtilen tarihler arasında toplam gelirleri belirlendikten sonra yapılacak hesaplamada eşlerin ekonomik ve sosyal durumları, yaşam tarzları ve hayat düzeylerine göre; hakkaniyet ve fedakarlığın denkleştirilmesi ilkeleri de nazara alınmak suretiyle kişisel masraflarının ayrı ayrı hesaplanması, davalının ayrıca 743 sayılı TKM.nin 152.maddesi gereğince evi geçindirme yükümlülüğü gözetilerek taşınmazların alındıkları tarihe kadar yapabilecekleri evi geçindirme gideriyle kişisel giderlerinin olabildiğince gerçeğe yakın belirlenmesi, belirlenen miktarların tarafların toplam gelirlerinden ayrı ayrı düşülmesi, bu şekilde her birinin yapabilecekleri tasarruf miktarlarının ayrı ayrı bulunması, davacının toplam tasarruf miktarı içindeki katkı oranının tespit edilmesi ve bulunan bu katkı oranının dava konusu taşınmazların dava tarihlerindeki belirlenen gerçek değerleri ile çarpılması sonucu katkı payı alacağının saptanması, bu hususta daha önce rapor alınmayan bu konularda bir uzman görüşü (hukukçu), bir mali müşavir ya da muhasebeci ve bir inşaat mühendisinden oluşacak bilirkişi kurulundan denetime elverişli, bilimsel esaslara dayalı rapor alınması ve tarafların kazanılmış hakları da gözetilmek suretiyle bir karar verilmelidir. Açıklanan hususlar gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiştir.
Davacı vekilinin temyiz itirazları yukarıda açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve kanuna aykırı bulunan hükmün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK.nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK.nun 440/1. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 900 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan davacıya verilmesine ve istek halinde 21,15 TL peşin harcın temyiz eden davacıya iadesine 03.07.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.