17. Hukuk Dairesi 2014/14229 E. , 2016/11102 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-KARAR-
Davacılar vekili; davalı ... şirketi tarafından zorunlu trafik sigorta poliçesi ile sigortalı aracın davacıların desteği olan .... idaresinde iken 04.05.2008 tarihinde meydana gelen kaza sonucu 30.05.2008"de vefat ettiğini, destekleri olan babalarının ölümü nedeni ile davacıların destekten yoksun kaldıklarını belirtip HMK 107.maddesi uyarınca destekten yoksun kalma tazminat tutarlarının belirlenerek kaza tarihinden itibaren hesaplanacak avans faizi ile birlikte davalı ... şirketinden tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davacılar vekili, 19.12.2013 havale tarihli ıslah dilekçesi ile dava dilekçesindeki taleplerini davacı .... için 33.477,70 TL, .... için 73.814,45 TL olmak üzere toplam 107.292,15 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı davanın zamanaşımına uğradığını ve desteğin kazanın oluşumunda %100 kusurlu olduğunu belirterek davanın usulden ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile davacı .... için 33.477,70 TL davacı .... için 73.814,45 TL olmak üzere toplam 107.292,15 TL tutarındaki tazminatın 04/05/2008 tarihi itibarıyle geçerli olan poliçe limiti ile sınırlı olması kaydıyla ve 19/10/2012 gününden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak adı geçen davacılara verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde, özellikle oluşa uygun olarak düzenlenen aktüerya bilirkişisi raporunda belirtilen destek tazminatına
ilişkin hesaplamanın hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına ve ölümlü trafik kazası nedeniyle eylem için (TCK 85/1) kaza tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK"nın 68 maddesinde öngörülen ceza zamanaşımı süresinin dolmadığının anlaşılmasına göre davalı vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
Davalı şirkete sigortalı desteğin sürücüsü olduğu aracın kullanım amacı hususi olup, bu nedenle hükmolunan tazminata yasal faize hükmedilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere avans faizine hükmedilmiş olması doğru olmayıp bozma sebebi ise de; bu yanılgının giderilmesi yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte görülmediğinden, hükmün 6100 sayılı HMK"nın geçici 3/II. maddesi delaletiyle 1086 sayılı HUMK’nın 438/7. maddesi uyarınca düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün 1. bendinde yer alan "avans" ibaresinin hükümden çıkarılarak, yerine "yasal" ibaresinin eklenmesine ve hükmün bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 05/12/2016 gününde Üye ..."ın karşı oyu ve oyçokluğuyla karar verildi.
-KARŞI OY-
1-Dava, destek olan sürücünün tek yanlı yaptığı kaza neticesinde ölümü nedeniyle mirasçıları tarafından açılan tazminat davası olup davalı süresi içinde zamanaşımı def"inde bulunmuştur.
Her ne kadar trafik kazası sonucu ölüme/yaralamaya sebebiyet vermek bir haksız fiil ve haksız fiil zamanaşımı da TBK"nun 72.maddesinde düzenlenmiş ise de haksız fiilin, trafik kazasından kaynaklanması nedeniyle daha özel Yasa olan
2918 sayılı KTK"nın uygulanması gerekmektedir. 2918 sayılı KTK"nın 109/1.maddesi gereğince kural olarak zamanaşımı 2-10 yıldır. Ancak 2.fıkraya göre dava cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş olursa bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir. Bu madde uyarınca, eylemin suç teşkil etmesi yeterli olup, mahkumiyet veya takipsizlik kararı aranmaksızın ceza zamanaşımı uygulanacaktır. Eylemin suç teşkil edip etmediğini de kural olarak hukuk hakimi belirleyecektir. Hiç kuşkusuz, hukuk hakimi, ceza tertibine ilişkin olarak ceza hakimince verilen ve suçun işlendiğini ya da işlenmediğini kesinlikle tespit eden hükümle de bağlıdır.
Somut olayda, tek yanlı trafik kazası 04.05.2008 tarihinde olmuş, dava ise 19.10.2012 tarihinde açılmıştır. Murisin direksiyon hakimiyetini kabetmesi neticesinde aracın devrilmesi sonucu gerçekleşen kaza neticesinde sürücü muris vefat etmiştir. HGK"nun emsal niteliğindeki 2014/17-2198 Esas-2015/1495 Karar sayılı kararında, sürücünün aracın frenlerinin arızalı olması nedeniyle aracı durduramayarak kendi ölümüne sebebiyet verdiği kazada sürücünün eylemi bir bütün olarak ele alındığında TCK 179/2.maddesinde tanımlanan trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunu oluşturduğu kabul edilmiş, Daire kararı gibi tek yanlı trafik kazasında sürücünün ölmesi olayının ölüme sebebiyet verme suçunu oluşturduğu kabul edilmemiştir. Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun, taksirle işlenebilen bir suç olmayıp ancak kasten işlenebileceği gözönüne alındığında somut olayda, murisin direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu aracın devrilmesi ile gerçekleşen ölüm olayında taksirle ölüme sebebiyet verme suçu oluşmadığı gibi trafik güvenliğini tehlikeye düşürme suçu da oluşmamaktadır. Davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğinden öncelikle kararın bu nedenle bozulması gerekir.
2-Ayrıca, davalı ... şirketi kusursuz sorumlu olan işletenin hukuki sorumluluğunu üstlenmiştir. Kusursuz sorumluluk hallerinde de tazminat tayin edilirken aksi belirtilmedikçe Borçlar Kanunu"nun kusura dayanan sorumluluk (TBK 49-76. md.) hükümleri uygulanır. Bu nedenle tazminatta
indirime sebep olabilen TBK 51-52.maddeleri kusursuz sorumluluk hallerinde takdir edilecek tazminatlarda da indirim sebebi olabilecektir. Nitekim KTK"nın 86/2 maddesinde de işletenin sorumluluğuna bağlı olarak tazminat taktir edilirken zarar görenin kusurunun indirim sebebi olarak nazara alınacağı hükme bağlanmıştır. Destek tazminatı, destek olan adına ileri sürülen bir talep olmayıp bağımsız bir talep ise de bizzat ölenin tazminat talep etmiş olması halinde ortaya çıkacak hukuki sonuçtan daha farklı bir hukuki durum yaratılamayacağından desteğin fiil ve davranışları, TBK 51 ve 52.maddeleri gereğince destek görenlerin tazminat talepleri bakımından gözönünde bulundurulmalıdır. Zarar gören destek, kendisi tazminat talep etme imkanına sahip olsaydı kusur sebebiyle tazminatta indirim yapılacak idiyse, destek görenler lehine takdir edilecek tazminatta da indirim yapılmalıdır. Nasıl ki desteğin ölümü sebebiyle meydana gelen zararın yansıma yoluyla destek görenleri de etkilediği kabul ediliyorsa, desteğin tazminattan indirime sebep olacak davranışları da aynı şekilde destek görenlere yansır. Müterafik kusurun nazara alınmasının, destek tazminatının miras hukukundan bağımsız olmasına dayandırılması doğru olmamaktadır. Zira destek, kendi kusurlu hareketi ile ölümüne sebebiyet vermiş ise bu eylem hukuka aykırı olmadığı gibi teknik anlamda kusurda sayılmadığından ölümünden sorumlu tutulamayacak desteğin, destek olduğu kişilere karşı sorumluluğunun devam ettirilmesi anlamına gelir. Bu da destek görenlerin, mirasçılara karşı da bu talep hakkını yöneltmelerine imkan vermek gibi bir sonuca gider.
Bu nedenlerle ister bizzat mağdur, isterse ölümü halinde diğer hak sahipleri bu haksız fiilden dolayı tazminat talep ettiklerinde, tazminat miktarının belirlenmesinde mağdurun (desteğin) müterafik kusurunun dikkate alınması gerektiği kanaatinde olduğumdan Sayın Çoğunluğun aksi yöndeki kararına katılmıyorum.