12. Hukuk Dairesi 2015/26851 E. , 2016/5040 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Borçlu tarafından diğer fesih nedenleri ile birlikte yasal süresi içinde satış istenmediği ileri sürülerek 3026 ada 7 parsel sayılı taşınmaza ilişkin olarak gerçekleştirilen ihalenin feshi istemiyle icra mahkemesine başvurulduğu mahkemece şikayetin reddine karar verildiği görülmektedir.
Takip tarihi itibariyle uygulanması gereken İİK."nun 106. maddesi hükmü uyarınca; ""Alacaklı, haczolunan mal taşınır ise hacizden nihayet bir sene ve taşınmaz ise nihayet iki sene içinde satılmasını isteyebilir."" Aynı Kanun"un 110. maddesinde de ""Bir malın satılması kanuni müddet içinde istenmez veya talep geri alınıp da bu müddet içinde yenilenmezse o mal üzerindeki haciz kalkar."" hükmüne yer verilmiştir.
Anılan maddeler birlikte değerlendirildiğinde; geçerli bir satış isteminin varlığından bahsedilebilmesi için; haczedilen taşınmazın haciz tarihini izleyen iki yıl içinde satışının istenmesi ve İİK."nun 59. maddesi hükmüne göre satış masrafının da avans olarak aynı süre içinde yatırılması zorunlu bulunmaktadır. Dairemizin değişen içtihatları uyarınca ise; İİK."nda düzenlenen iki yıllık sürenin hesabında, hacizden itibaren ilk satış talebinin tarihi esas alınmaktadır.
Öte yandan, taşınmazın tahmini değerinden fazla bir bedelle satılmış olması mutlaka ve tek başına zarar unsurunun gerçekleşmediği anlamına gelmez. Nitekim, geçerli bir satıştan söz edebilmek için satış talep tarihinde geçerli bir haczin varlığı ön koşul ve yasanın amir hükmünün gereği olup; ortada geçerli bir haciz yokken satışın yapılması başlı başına ihalenin feshi sebebidir. Belirtilen durumda, taşınmazın satışa çıkarılmasında, taşınmaz, tahmini bedelin üstünde dahi satılsa, borçlunun ihalenin feshini istemekte hukuki yararının olduğunun kabulü gerekir.
Diğer taraftan, İİK."nun 111/3. maddesinde; borçlu ile alacaklının borcun taksitlendirilmesi için icra dairesinde yapacakları sözleşmenin devamı süresince İİK."nun 106. maddesindeki sürelerin işlemeyeceği ifade edilmiş, aynı maddenin 4. fıkrasında ise; taksitlerden birinin zamanında verilmemesi halinde icra muamelesinin ve sürelerin kaldığı yerden devam edeceği hükme bağlanmıştır.
Somut olayda, ihalesi yapılan taşınmaz üzerine 22.06.2004 tarihinde haciz konulduğu, borçlu tarafından 30.05.2005 tarihinde borç ödeme taahhüdünde bulunulduğu, ancak, ödeme taahhüdünün yer aldığı icra tutanağının 4. maddesi ile alacaklının hacizli gayrimenkulün satış günü almak haricinde, satışa hazırlık işlemleri ile ilgili olarak icra takibine devam etme hakkı bulunduğunun açıkça düzenlendiği, kaldı ki, alacaklı yanca, ödeme taahhüdünün ihlali üzerine şikayete konu taşınmazın maliki borçlu hakkında 06.02.2006 tarihinden itibaren icra işlemlerine devam edildiği, bilahare, alacaklı tarafından 17.09.2008 tarihinde mahcuz taşınmazın satışının talep edildiği, icra müdürlüğünce 10.10.2008 tarihli kararla söz konusu talebin kabulüyle 2.000,00 TL satış avansının depo edilmesine karar verildiği, 13.10.2008 tarihinde ise; satış için gerekli avansın yatırıldığı, sonrasında müteaddit defalar satış istenildiği ve 113.400,00 TL muhammen bedelli taşınmazın 09.03.2015 tarihli açık artırmada 145.000,00 TL"ye üçüncü kişiye ihale olunduğu anlaşılmaktadır.
Bu durumda, yukarıda değinilen ilke ve kurallar göz önüne alındığında, alacaklının İİK."nun 106. ve 110. maddeleri hükmüne uygun olarak hacizden itibaren yasal iki yıllık süre içerisinde satış istemediği ve şikayete konu taşınmaz üzerindeki haczin düşmüş olduğu açıktır.
Ayrıca, mahkemece, ilk satış talep tarihi olarak 10.01.2007 tarihi esas alınarak sonuca gidildiği görülmektedir. Ne var ki, anılan satış talebinin şikayete konu taşınmaza ilişkin olmadığı ve takip dosyası kapsamında haczedilen diğer taşınmazlara yönelik satış isteminde bulunulduğu kuşkusuzdur.
O halde, mahkemece, haciz kalkmış bulunduğundan taşınmazın satışının gerçekleştirilmesinin usulsüz olduğu gözetilerek şikayetin kabulü ile ihalenin feshine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle, şikayetin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK"nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24.02.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.