8. Hukuk Dairesi 2018/1026 E. , 2019/6345 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
ASIL KARAR TARİHİ : 02/05/2017 Ek Karar- 1 Tarihi :11.09.2017
Ek Karar- 2 Tarihi : 25.09.2017
DAVACI/KISITLI/
MÜTEVEFFA : ...
VASİ
DAVALILAR : ... vd
KAYYIM : ...
DAVA TÜRÜ : Evlatlık İlişkisinin Kaldırılması
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün ... vekili, 25.09.2017 tarihli ek kararın ise davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Dava vasi vekili dava dilekçesinde, evlat edinen kısıtlının evlat edinme tarihinde temyiz kudretinin bulunmadığını iddia ederek, evlat edinen kısıtlı ... ile evlat edinilen küçük ... arasındaki evlatlık ilişkisinin kaldırılmasını istemiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, bilahare mahkemece dosyada 11.09.2017 ve 25.09.2017 tarihli ek kararlar verilmiş, hüküm davalı ... vekili, 25.09.2017 tarihli ek karar ise davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Somut olayda, kısıtlı ... ve o tarihlerde eşi davalı ... (Yılmaz) İmamoğlu Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2005/165-224 sayılı, 29.11.2005 kesinleşme tarihli kararı ile küçük ..."ı evlat edinmiş, bilahare davacı ... Adana 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2008/514-1724 sayılı dosyasında kısıtlı ..."a vasi atanmış, aynı dosyada mahkemece 12.11.2012 tarihli ek karar ile eldeki davanın açılması için husumete izin kararı verilmiş, 04.12.2012 tarihinde eldeki dava açılmış, mahkemece 2012/981-2013/251 sayılı karar ile hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle dava reddedilmiş, davacı vekilinin temyiz talebi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 18. Hukuk Dairesi"nin 21.04.2015 tarihli, 2015/6649-6546 sayılı kararı ile; somut olaydaki ehliyetsizlik iddiası ile ilgili Adli Tıp Kurumu"ndan rapor alınmadan hak düşürücü sürenin geçtiğinden bahisle davanın reddine karar verilmesi, dava nedeniyle taraflar arasında menfaat çatışması oluştuğundan küçüğe kayyım atanması gerektiğinin düşünülmemesi ve birlikte evlat edinen davalı ... (Yılmaz)"ın davada taraf sıfatı bulunmadığı halde husumet yönetilerek yargılamanın sonuçlandırılması doğru görülmeyerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yargılama yapılmış, Adana 6. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/1538-2016/363 sayılı kararı ile küçük ..."ı temyize konu davada temsil etmesi için ... kayyım atanmış, ehliyetsizlik iddiasına ilişkin Adli Tıp Kurumu Dördüncü Adli Tıp İhtisas Kurulu"ndan rapor alınmış, raporda "...’ın 22/11/2005 tarihi itibariyle fiil ehliyetine haiz olmadığının kabulünün uygun bulunduğunun" mütalaa edilmesi üzerine, mahkemece davanın kabulüne karar verilerek kısıtlı ... ile küçük ... arasındaki evlatlık ilişkisinin kaldırılmasına karar verilmiş, davalı ... yönünden hüküm kurulmadığı gibi karar başlığında taraf olarak gösterilmemiş, adı geçen davalıya tebliğ edilmeksizin hüküm hakkında kesinleştirme şerhi düzenlenmiş, bilahare dava dışı Nüfus Müdürlüğü"nün hükmün infazı hakkında görüş sorması üzerine mahkemece dosya res"en ele alınarak 11.09.2017 tarihli ek karar ile kesinleşme şerhi kararından dönülmüş ve davalı ... yönünden davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmiş, ancak bu karar başlığında da davalı ..."ın gösterilmemiş olması nedeniyle sözkonusu eksiklik mahkemece 25.09.2017 tarihli ek karar ile giderilmiştir.
6100 sayılı HMK"nin 294. maddesine göre; mahkeme, usule veya esasa ilişkin bir nihai kararla davayı sona erdirir. Yargılama sonunda uyuşmazlığın esası hakkında verilen nihai karar, hükümdür.
Aynı Kanun"un 304. maddesine göre, hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hatalar, mahkemece resen veya taraflardan birinin talebi üzerine düzeltilebilir. Hüküm tebliğ edilmişse hâkim, tarafları dinlemeden hatayı düzeltemez, 205. maddesine göre ise, hüküm yeterince açık değilse veya icrasında tereddüt uyandırıyor yahut birbirine aykırı fıkralar içeriyorsa, icrası tamamlanıncaya kadar taraflardan her biri hükmün açıklanmasını veya tereddüt ya da aykırılığın giderilmesini isteyebilir. Hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar, tavzih yolu ile sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez.
Buna göre, davanın esası hakkında hükümde karar verilmeyen bir hususla ilgili olarak mahkemece dosya re"sen ele alınarak ek karar ile hüküm kurulamayacağından, Adana 2. Aile Mahkemesince verilen 11.09.2017 ve 25.09.2017 tarihli ek kararların kaldırılmasına karar verilerek işin esasının incelenmesine geçildi:
1. Vasi tarafından açılan davada, kısıtlı ..."ın yargılama devam ederken ölümü üzerine vesayet ilişkisinin sona erdiği ve taraf teşkilinin bozulduğu anlaşıldığına göre; mahkemece kısıtlının tüm mirasçılarının davalı sıfatı ile davaya katılmaları gerekirken, mahkemece re"sen gözetilmesi gereken bu durum nazara alınmadan ve taraf teşkili de sağlanmadan davanın esası hakkında karar verilmesi,
2. Mahkemece Yargıtay (Kapatılan) 18. Hukuk Dairesi"nin bozma ilamına uyulmuş ancak davalı ... yönünden davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmemiştir. Buna göre, bozma gereklerinin kısmen yerine getirilmemiş olması,
Doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi uyarınca
BOZULMASINA, taraflarca HUMK"un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine, 24.06.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.