20. Hukuk Dairesi 2014/791 E. , 2014/3447 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yörede 2006 yılında yapılan genel arazi kadastrosu sırasında, ... Köyü 104 ada 28, 106 ada 4, 106 ada 5, 110 ada 22 ve 110 ada 23 parsel sayılı sırasıyla 450.27 m2, 601.14 m2, 427.65 m2, 185.62 m2 ve 851.78 m2 yüzölçümündeki taşınmazlar tarla, bahçe, ev ve avlusu nitelikleri ile zilyedinin belirlenememesi nedeniyle Hazine adına tesbit edilmiştir.
Davacı, çekişmeli taşınmazların kendisine ait ev ve tarım alanları olduğu iddiasıyla dava açmıştır.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne, 106 ada 4 sayılı parselle ilgili davanın feragat nedeniyle reddine, 110 ada 22, 110 ada 23, 104 ada 28 ve 106 ada 5 sayılı parsellerin tesbitlerinin iptali ile davacı adına tapuya tescillerine karar verilmiş; Hazine tarafından temyiz edilmekle hüküm, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 14/07/2009 gün ve 2009/9462-11825 sayılı kararıyla bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; [Mahkemece çekişmeli taşınmazların orman sayılan yerlerden olmadığı ve davalı yararına kazandırıcı zaman aşımı zilyetliği yoluyla toprak edinme koşullarının oluştuğu kabul edilerek hüküm kurulmuşsa da yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya yeterli değildir.
Hazine davada taraf olarak yer aldığına ve davacı gerçek kişi belgesizden kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı olarak dava açmış olduğuna göre bu koşulların davalı yararına gerçekleşip gerçekleşmediğinin araştırılması gerekir. Bu cümleden olarak; taşınmazlara, dereye bitişik olduklarından yapılacak keşifte, jeolog bilirkişi eliyle inceleme yaptırılıp, zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığı belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanmalı, bu taşınmazları sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı, varsa, zilyetlik tanıkları taşınmazlar başında dinlenmeli, zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl, ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tesbit tarihine kadar gerçek kişi yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli, 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacı yanında (tek başına zilyetlik süresi 20 yıla ulaşmamışsa) murisler ya da satıcılar yönünden de tapu sicil ve kadastro müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüğünden araştırma yapılıp, aynı Kanunun 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükümleri dikkate alınarak sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, Kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilmelidir.] denilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra, davanın kısmen kabulüne kısmen reddine, 106 ada 4 sayılı parselin feragat nedeniyle tesbit gibi tesciline; 110 ada 22 ve 23, 104 ada 28 ve 106 ada 5 sayılı parselllerin kadastro tesbitlerinin iptaliyle davacı ... adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tesbitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi hükümlerine göre orman kadastrosu yapılmıştır.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılması sonucu, uzman orman bilirkişi tarafından orman kadastrosu, eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada, temyize konu 110 ada 22 ve 23, 104 ada 28 ve 106 ada 5 parsel sayılı taşınmazların orman sayılmayan yerlerden olduğu anlaşıldığına ve adına tescil kararı verilen kişi yararına 3402 sayılı Kanunun 14. maddesinde yazılı kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu belirlenerek yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince harç alınmasına yer olmadığına 24/03/2014 günü oy birliği ile karar verildi.