17. Hukuk Dairesi 2014/9310 E. , 2016/11647 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle, davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen hüküm, davacılar vekili ve davalı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili, davacılar murisinin ..."tan kullandığı kredi nedeniyle, davalı tarafından Hayat Sigorta Poliçesi ile sigortalandığını, poliçe tanzimi sırasında sağlık durumu hakkında murise soru sorulmadan başvuru formu imzalatıldığını, davacılar murisinin 06.02.2012 tarihinde kalp krizi sonucu öldüğünü, ölüm sebebinin şeker hastalığı olmadığını, davalının yapılan başvuruyu reddettiğini ve kredi taksitlerini davacıların ödediğini belirterek 43.852,00 TL. vefat tazminatının, riziko tarihinden işleyecek reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacılar murisine sözlü olarak mevcut ya da süregelen hastalığı olup olmadığı sorulup alınan cevaba göre poliçe tanzim edildiğini, başvuru üzerine yaptıkları incelemede, sigortalının poliçeden önce şeker hastalığı bulunduğu ve ilaç kullandığının saptandığını, poliçe tanzimi sırasında sağlık durumu hakkında ve sigara kullanımı konusunda doğru beyan yükümlülüğüne uyulmadığından TTK"nun 1290. maddesi ve HSGŞ C.2.2.2 maddesi gereği poliçeden cayma haklarını kullandıklarını, zararın teminat dışı olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davanın kısmen kabulü ile 31.084,55 TL"nin 14.04.2012 tarihinden işleyecek reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, hayat sigorta sözleşmesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Davacılar murisinin kullanmış olduğu banka kredisi nedeniyle, 05.01.2011-05.01.2014 tarihleri için hayat sigorta sözleşmesi düzenlenmiş; poliçenin düzenlenmesinden sonra, 06.02.2012 tarihinde davacıların murisi vefat etmiştir.
Poliçenin tanzim edildiği ve rizikonun gerçekleştiği tarih itibariyle yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK"nun, sigorta sözleşmesi kurulurken sigortalıya yüklenen doğru bilgi verme (ihbar) yükümlülüğünü düzenleyen 1290. maddesi, her ne kadar mal sigortalarına ilişkin bulunmakta ise de, Dairemizin yerleşik kararları ile hayat sigortalarında da uygulanmaktadır.
Gerek TTK"nun 1290. maddesi ve gerekse Hayat Sigortası Genel Şartlarının C-2.2. maddesi düzenlemesine göre; sigorta şirketinin sorusu üzerine veya her hangi bir soru sorulmadan (dolayısı ile buna ilişkin bir form doldurulmadan) sigortalı, sözleşmenin yapılması sırasında kendisinin bildiği ve sigortacının sözleşmeyi yapmamasını veya daha ağır şartlarla yapmasını gerektirecek bütün halleri sigortacıya bildirmekle yükümlüdür.
Poliçenin düzenlenmesi sırasında sigortalının, doğru beyan yükümlülüğüne aykırı hareket ettiğinin ve sigortacının TTK"nun 1290. maddesine göre, sözleşmeden cayma hakkını kullanmasının haklı olduğunu kabul için ise, sigortalının gizlediği iddia olunan hastalık ile riziko (ölüm) arasında illiyet bağının bulunması gerekmektedir. Anılan bu tespit ve değerlendirmenin yapılması da, tıbbi ve teknik bilgiyi gerektiren bir iş olduğundan, mahkemenin hükme esas aldığı raporu tanzim eden sigorta hakemi bilirkişinin, uzmanlık alanı dışında kalan konuda görüş bildirdiği açıktır.
Bu durumda mahkemece, davacılar murisi sigortalıya ait eksik tedavi belgeleri de dosya içine getirtilerek, aralarında kalp-damar cerrahisi konusunda uzman olan bir hekimin de bulunduğu bilirkişi kurulundan, sözleşme anında sigortalının savunmada geçen şeker hastalığının bulunup bulunmadığı, mevcut olduğunun tespiti halinde gizlenip gizlenmediği, ölüm rizikosu ile bildirilmeyen bu hastalık ve
yine bildirilmeyen sigara kullanımı arasında illiyet olup olmadığı konularında, ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli bir rapor alındıktan sonra, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, davalı vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının kabulüyle, kararın davalı yararına bozulması gerekmiştir.
2-Bozma sebep ve şekline göre; davacılar vekilinin ve davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacılar vekili ve davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına; peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılar ve davalılara geri verilmesine 19/12/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.