10. Hukuk Dairesi 2015/14390 E. , 2016/9345 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, davacının 24.07.2003-09.03.2010 tarihleri arasında 506 sayılı Yasa kapsamında sigortalı olduğunun tespiti ile yaşlılık aylığı tahsisi ve yersiz ödediği primlerin iadesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilâmında belirtilen gerekçeler ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle, davacının, ihtilaf konusu olan 01.03.2003-29.03.2010 tarihleri arasında kendi nam ve hesabına bağımsız çalışmanın karinesi olan vergi kaydının bulunması nedeni ile anılan dönemde yürürlükte bulunan 1479 sayılı Kanunun 24 ve 25. maddeleri ile 5510 sayılı Kanunun 4/1-b maddesi kapsamında sigortalılık şartlarını taşıdığı belirgin ise de, 23.04.2015 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6645 sayılı Yasa"nın 56. maddesi ile 5510 sayılı Yasa"ya eklenen geçici 63. Maddenin “Kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlarla tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan, Kuruma kayıt ve tescilleri yapıldığı hâlde, bu maddenin yayımlandığı ayın sonu itibarıyla 12 ay ve daha fazla süreye ilişkin prim borcu bulunanların, bu sürelere ilişkin prim borçlarını, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi takip eden ay başından itibaren üç ay içinde ödememeleri veya ilgili kanunları uyarınca yapılandırmamaları hâlinde, prim ödemesi bulunan sigortalıların daha önce ödedikleri primlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu itibarıyla, prim ödemesi bulunmayan sigortalıların ise tescil tarihi itibarıyla sigortalılığı durdurulur. Durdurulan süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilmez ve bu sürelere ilişkin Kurum alacakları takip edilmeyerek bunlara Kurum alacakları arasında yer verilmez. …” hükmü gözetildiğinde, ihtilaf konusu döneme yönelik hiç prim ödemesi bulunmayan davacının tescil tarihi itibariyle anılan sigortalılığının durdurulması gerekmekte olduğundan, mahkemenin ihtilaf konusu dönemdeki anılan sigortalılığının iptaline yönelik hatalı kabulünün sonca etkisinin bulunmamasına göre, anılan hukuka aykırılık bozma nedeni yapılmamıştır.
2-Mahkemece, süresinde ödenmeyen yaşlılık aylıkları nedeniyle, davalı Kurumun faiz alacağı ile sorumlu tutulmasında bir isabetsizlik yok ise de, faizin başlangıç tarihinin belirlenmesinde, Kuruma tanınan 5510 Sayılı Yasanın 42. maddesinde yazılı üç aylık işlem süresinin varlığı karşısında; Kurumun, yaşlılık aylığı tahsis tarihini takip eden 3 aylık sürenin sonundan itibaren hesaplanacak faiz tutarı ile sorumlu tutulması gerekirken, hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması;
3-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297. maddesinin (2). fıkrasında “hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir”, hükmü öngörülmüş olup eldeki davada, davacının 24/07/2003-29/03/2010 tarihleri arasındaki 506 sayılı Kanun ve 5510 sayılı Kanunun 4/1-a maddesi kapsamındaki sigortalılıklarının geçerli olduğunun tespitine karar verilmesi gerekirken, anılan tarihler arasındaki tüm dönemde davacının 506 sayılı Kanun ve 5510 sayılı Kanunun 4/1-a maddesi kapsamında sigortalı olarak kabul edilmesini gerektirecek ve infazda tereddüt oluşturacak şekilde hüküm kurulması;
4-Yersiz ödenen primlerin iadesi yönünden davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Yasa’nın 89. maddesinin 3. fıkrasıdır. Yersiz olarak tahsil edilen primlerin iadesini düzenleyen anılan fıkrada “Yanlış veya yersiz alınmış olduğu tespit edilen primler, alındıkları tarihten on yıl geçmemiş ise, hisseleri oranında işverenlere, sigortalılara, isteğe bağlı sigortalılara veya genel sağlık sigortalılarına veya hak sahiplerine kanunî faizi ile birlikte geri verilir. Kanunî faiz, primin Kuruma yatırıldığı tarihi takip eden ay başından, iadenin yapıldığı ayın başına kadar geçen süre için hesaplanır. Ancak Borçlar Kanununun 65 inci maddesi hükmü saklıdır.” hükmü getirilmiştir. Bu yasal düzenleme karşısında davalı Kurumun yersiz tahsil ettiği belirlenen primlerin iadesinde primlerin yatırıldığı ayı takibeden aybaşından itibaren kanuni faiz ile sorumlu tutulması gerekirken, hatalı değerlendirme sonucu faizin başlangıç tarihinin, primlerin yatırıldığı tarih olarak belirlenmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Ne var ki; bu aykırılığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, karar bozulmamalı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun Geçici 3. maddesi delaletiyle 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesi uyarınca düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ: Hüküm fıkrasının 2., 3. ve 4. Bentlerinin silinerek yerine “2-Davacının 24/07/2003-29/03/2010 tarihleri arasındaki 506 sayılı Kanun ile 5510 sayılı Kanunun 4/1-a maddesi kapsamındaki sigortalılıklarının geçerli olduğunun TESPİTİNE,
3-Davacının tahsis talebinde bulunduğu tarihi takip eden aybaşı olan 01/11/2013 tarihinde yaşlılık aylığına hak kazandığının ve bu tarihten itibaren davacıya yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin, ödenmesi gereken yaşlılık aylıklarının, 01.02.2014 tarihi başlangıç kabul edilerek, her bir aylık için aylığa hak kazanılan tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacıya ödenmesi gerektiğinin TESPİTİNE,
4-Davalı kurum tarafından davacıdan tahsil edilen 2.354,44 TL"nin haksız tahsil tarihi olan 08/04/2014 tarihini takip eden ay başı olan 01.05.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,” sözcüklerinin yazılmasına ve hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 06.06.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.