Abaküs Yazılım
17. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/22292
Karar No: 2016/11688
Karar Tarihi: 19.12.2016

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2014/22292 Esas 2016/11688 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2014/22292 E.  ,  2016/11688 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:

    -K A R A R-

    Davacı vekili; ... Vergi Dairesi Müdürlüğünden alınan 06/09/2012 tarih ve 21805 sayılı yazı ile ... vergi kimlik numaralı ... Turizm Yatırım İnşaat Pazarlama AŞ."nin otel işletmeciliği faaliyeti nedeniyle 1.211.690,00 TL vergi borcu olduğunu ve hakkında takibe geçilerek haciz kararı alındığını, borçlu şirketin davalı ile yapmış olduğu 01/01/2012 tarihli yönetim anlaşması ile 31/12/2012 tarihine kadar otelin işletmesinin ve yönetilmesinin 09/03/2012 tarihinde 613.000 Euro, 13/03/2012 tarihinde 387.000 Euro, 30/03/2012 tarihinde 1.950.000 Euro bedel ödenmesi karşılığında devredildiğinin tespit edildiğini, borçlu şirketin davalı 3.kişiden alacağının 6183 sayılı Yasanın 79. Maddesi doğrultusunda 28/03/2012 tarih ve 9344 sayılı haciz bildirisi tebliğ edilmek sureti ile haczedildiğini, davalının 09/04/2012 tarih ve 13813 sayılı yazılı bildirim ile haciz bildirisine itiraz edilerek borcunu ödediğini belirttiğini, 11/04/2012 tarih ve 9323 sayılı yazı ile 213 sayılı VUK 257. Maddesi gereğince mükelleflerin muameleleri ile ilgili tahsilat ve ödemelerinin banka ve finans kuruluşları düzenlenen belgeleri ibraz etmesi edilmesinin istenildiği, davalının haciz bildiriminden önce 678.000 Euro çek düzenlemek, kalan 2.272.000 Euro meblağı nakit olarak elden ödeme yapıldığına dair 02/05/2012 tarih ve 17077 sayılı dilekçe ile yanıt verildiğini ancak belge ibraz edilmediğini, davalının bu iddialarının muvazaalı olduğunu, VUK"un ilgili tebliğleri gereğince 8.000 TL üzerindeki ödemelerin banka, özel finans kurumu, ... ve Telgraf Teşkilatı aracılığı ile yapılmasının gerektiği belirtilerek; hakikate aykırı beyanda bulunan davalının haksız itirazı ile kamunun zararına neden olduğunu, iş bu nedenle kamu alacağının fiili tarihinden itibaren yasal faizi ile ödenmesine şirket yetkililerinin 6183 sayılı Yasanın açık yollaması ile İİK 338. madde gereğince cezalandırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı vekili; davalı şirketin dava dışı borçlu şirketin otelini işlettiğini, borçlu şirkete alacaklarının ihbarname tebliğinden önce usulüne uygun olarak ödendiğini, ödemenin muvazaalı olmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece toplanan deliller ve dosya kapsamına göre davacının davalıya gönderdiği haciz ihbarnamesine davalının süresi içerisinde itiraz ettiği ve ispat yükünün davacı üzerine geçtiği, davacının Vergi Usul Kanunu gereğince ödemelerin belgelendirilmesini istemesi ve belgelendirilemediğinden bahisle dava açmasının davacının ispat yükünü üzerinden kaldırmadığı, davacının davasını ispat edemediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm; davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, 6183 Sayılı AATUHK"nın 79/6 madde gereğince 3.kişinin haciz ihbarnamesine karşı gerçeğe aykırı beyanda bulunması nedeniyle alacak istemine ilişkindir.Anılan madde “3.kişinin haciz bildirisi üzerine 7 gün içinde alacaklı tahsil idaresine itiraz ettiği takdirde alacaklı amme idaresi bir yıl içinde 3.şahsın yaptığı itirazın aksini genel mahkemede açacağı davada ispat ederek 3.şahsın İİK 338/1 maddesine göre cezalandırılması ve borçlu bulunduğu tutarın ödenmesine karar verilmesini isteyebilir“ hükmünü içermektedir.
    4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK), “İspat Yükü” başlıklı 6. maddesinde, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” şeklinde; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 190. maddesinde ise: “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.” şeklinde düzenlemelere yer verilmiştir. Sözkonusu ispat yükünün kime ait olduğunu belirleme görevi, davanın taraflarına değil, mahkemeye aittir.
    Somut olayda davacı idare tarafından, vergi borçlusu ... Turizm Yatırım İnşaat Pazarlama AŞ vergi borcu nedeniyle davalı ...."ne 28.03.2012 tarihinde haciz ihbarnamesi gönderilmiş, davalı ... Tek. Tah. Tur. Gıda. Kuy. İnş. San. Tic.Ltd.Şti. ne 02.04.2012 tarihinde tebellüğ aldığı haciz ihbarnamesine 7 günlük yasal süre içinde 09.04.2012 tarihli dilekçesi ile cevap vermiş, dava dışı borçlu şirket ile yaptıkları 01/01/2012 tarihli yönetim sözleşmesi 2012 yılı (01.01.2012-31.12.2012) için 09/03/2012 tarihinde 613.000 Euro, 13/03/2012 tarihinde 387.000 Euro, 30/03/2012 tarihinde 1.950.000 Euro ödeneceği kararlaştırıldığını ve haciz ihbarı tebliğinden önce nakden ve çek keşide etmek sureti ile borçluya ödeme yapıldığını, borçluya ödenecek hiç bir borç bulunmadığını belirterek itiraz etmiştir. Bunun üzerine davacı idare tarafından 11/04/2012 tarih ve 9323 sayılı yazı ile 213 sayılı VUK 257.maddesi gereğince mükelleflerin muameleleri ile ilgili tahsilat ve ödemelerinin banka ve finans kuruluşları düzenlenen belgeleri ibraz etmesi istenilmiş;davalı 03/05/2012 tarihli dilekçe ile haciz bildiriminden önce 678.000 Euro çek düzenleyerek, kalan meblağın dava dışı borçlu şirket yetkilisine nakit olarak elden ödeme yapıldığını ve borçlu şirketin hiçbir alacağı kalmadığını bildirdiği ve buna ilişkin ibraname sunduğu anlaşılmıştır. Davacı bunun üzerine yasal bir yıllık süre içinde davacı idare tarafından eldeki dava açılmış ve davalı 3.kişi şirketin yönetim sözleşmesi gereği bedelinin ödenmesi işlemlerinin muvazaalı olduğu iddia edilmiş, mahkemece de muvazaa iddiasını ispat yükünün davacı üzerinde olduğu ve davacının ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır. Ancak mahkemenin kabul gerekçesi dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna uygun düşmediğinden isabetli görülmemiştir.
    6183 sayılı Yasanın 79/6 madde gereğince davalı 3.kişinin haciz bildirisi üzerine 7 gün içinde alacaklı tahsil idaresine itiraz ettiği takdirde alacaklı amme idaresi bir yıl içinde 3.şahsın yaptığı itirazın aksini genel mahkemede açacağı davada ispat edeceği düzenlenmiş ise de davalı haciz ihbarnamesine yaptığı 09.04.2012 tarihli itirazında ve 03/05/2012 tarihli dilekçesinde borçlu şirket ile arasında düzenlenen yönetim sözleşmesi bedelinin KDV dahil 2.950.000,00 Euro olduğunu ve bu miktar borçlu iken bu bedelin 678.000,00 Euro"sunun çek düzenlemek geri kalan meblağın ise borçlu şirket yetkilisine nakit olarak elden ödenmek sureti ile borçlu şirketin alacağı kalmadığını bildirdiğinden artık borçlu, borcu kabul edip ödediğini savunduğundan ispat yükü ödeme iddiasında bulunan davalı tarafa aittir. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu"nun mükerrer 257. maddesine dayanarak Maliye Bakanlığı"nca yayınlanan 320, 323, 324 ve 332 sayılı tebliğler uyarınca birinci ve ikinci sınıf tüccarların (...) her türlü mal ve hizmet bedeli olarak yapacakları 8.000,00 TL"yi aşan ödemelerini banka veya özel finans kurumları aracı kılınarak yapmaları gerektiği düzenlenmiş olup; davalının nakit olarak borçlu şirket yetkilisine ödediğini bildirdiği miktar dikkate alındığında elden ödenmesi de hayatın olağan akışına uygun değildir. Ayrıca davalı şirket ile borçlu şirket arasında imzalanan 01/01/2012 tarihli yönetim sözleşmesinin 9. maddesine göre 09/03/2012 tarihinde 613.000 Euro, 13/03/2012 tarihinde 387.000 Euro, 30/03/2012 tarihinde 1.950.000 Euro ödeneceği bunların belirtilen tarihlere sadık kalınarak en az 100 adet çek keşide etmek sureti ile ödeneceği ve borçlu şirketin davalı şirkete ödeme planına göre fatura keseceği belirtilmiş olup, bu nedenle davalı şirketin ve gerektiği takdirde dava dışı borçlu şirketin ticari defterleri incelenerek ve karşılaştırılarak davalının ödeme savunmasının yerinde olup olmadığı araştırılmadan yazılı şekilde hüküm tesisi isabetli görülmemiştir.
    Kabule göre ise, 1136 Sayılı Avukatlık Kanununun 168.maddesinde değişiklik yapan 5904 Sayılı Yasanın 35.maddesi “6183 sayılı Yasanın uygulanmasından doğan her türlü davalar için avukatlık ücreti tutarı maktu olarak belirlenir” hükmünü içermektedir. Somut olayda davalı yararına anılan yasal değişiklik gereğince maktu vekalet ücreti takdiri gerekirken nisbi vekalet ücreti takdiri doğru görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itrazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 19.12.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.








    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi