17. Hukuk Dairesi 2015/17481 E. , 2016/3833 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :.....Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki rücuen tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; davacı şirkete kasko sigorta poliçesi ile sigortalı aracın, davalı ..."nun maliki ve diğer davalı ..."nun sürücüsü olduğu aracın kusurlu olarak çarpması sonucu hasarlandığını, sigortalı araç hasarı için 18.000,00 TL"nin 10/07/2013 tarihinde sigortalısına ödendiğini, fazlaya ilişkin her türlü hakkının saklı kalması kaydıyla bakiye tazminat tutarı olan 18.000,00 TL"nin kaza tarihi olan 16/06/2013"den itibaren işleyen ...... kısa vadeli avanslara uyguladığı en yüksek ticari faizi davalılardan tahsili ile davacı şirkete ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar; kazanın olduğuna ve kaza tespit tutanağına bir diyecekleri olmadığını, hasara ilişkin iddiaların tamamen gerçek dışı olduğunu, davacı tarafından herhangi bir hasar tespiti tutanağı tanzim edilmeden hayali bir rakam olan 18.000,00 TL"ye tamir ettirilmesinin hayal mahsulü bir beyan olduğunu, talep edilmiş bulunan 18.000,00 TL fahiş bir fiyat olduğunu ve kabul etmediklerini belirterek aleyhlerine açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 13.000,00 TL"nin 10/07/2013 tarihinden itibaren avans faiziyle davalılardan alınarak davacı tarafa verilmesine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı şirkete sigortalı araç, davalı tarafa ait araç sürücüsünün kusurlu hareketi ile meydana gelen kazada hasarlanmıştır.
Davacı iddialarına ilişkin makine mühendisi bilirkişiden rapor aldırılmış, bilirkişi 19/01/2015 tarihli raporunda, onarım bedelinin faturada 18.000 olarak belirtilmiş ise de fotoğraflarda bazı parçaların ve bu parçalara ilişkin işçilik tutarlarının hesaba katılmadığını, onarılarak tekrar kullanılmalarının mümkün olması nedeni ile belirtilen parçaların iade kapsamında değerlendirildiğini, kıymet kazanma tenzili yapıldığını, raporda yer alan diğer parça ve işçilik değerlerinin onarım tarihi itibari ile piyasa rayiçlerine uygun olduğunu bildirmiş ve onarım bedelini 13.000 TL olarak belirlemiştir.
Türk hukukunda zarar kavramı hususunda fark teorisi benimsenmiştir. Bu teori gereğince zarar, mal varlığının zarar verici olaydan sonraki durumu ile zarar verici olay meydana gelmese idi, bulunacağı durum arasındaki farkı ifade eder. Somut olayda kaskolu araç davacı tarafça tamir ettirilmiştir. Bilirkişi raporunda onarılarak tekrar kullanılmalarının mümkün olduğu denmesine göre dava dışı kaskolu sürücü hasarlanan parçaların tamir edilmiş hali ile onarımına kabule zorlanamaz. Hasarlı bütün parçaların orijinal parçalarla değişimi gerektiği ve aracı kaza tarihindeki durumuna getirmek esas olup hasarın buna göre değerlendirilmesi gerekir. Ayrıca hasar gören araç 2012 model araç olup kaza tarihi itibariyle henüz 1 yıllık bir araçtır, böyle bir araç üzerinde kıymet kazanması hesaplanarak hasar miktarından düşülmesi de doğru görülmemiştir.
O halde, mahkemece; yukarıda bahsedilen hususlara dikkat edilerek araç üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırmak suretiyle konususnda uzman bilirkişiden oluşa uygun, denetime açık, açıklayıcı ve tatmin edici, hüküm kurmaya elverişli bir rapor aldırılarak sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde eksik inceleme ve araştırma sonucu hüküm elverişli olmayan rapora göre karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 28/03/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.