
Esas No: 2014/8738
Karar No: 2014/8738
Karar Tarihi: 11/12/2018
Anayasa Mahkemesinin bu kararı bireysel başvuru kararı olup kişisel veri içerme ihtimali bulunmaktadır. Her ne kadar yayınlamakta yasal bir sakınca bulunmasa da bunun kişilere zarar verme ihtimali karşısında bu kararı yayınlamıyoruz.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
ALPAY DEMİR BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2014/8738) |
|
Karar Tarihi: 11/12/2018 |
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Engin
YILDIRIM |
Üyeler |
: |
Celal Mümtaz
AKINCI |
|
|
Muammer
TOPAL |
|
|
M. Emin KUZ |
|
|
Rıdvan GÜLEÇ |
Raportör Yrd. |
: |
Zehra
GAYRETLİ |
Başvurucu |
: |
Alpay DEMİR |
Vekili |
: |
Av. Hacer
ÇEKİÇ GÜNDÜZ |
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, tutukluluk incelemelerinin hâkim önüne
çıkarılmaksızın yapılması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının;
yargılamanın makul sürede sonuçlandırılmaması, özel statülü mahkemede yargılama
yapılması, delillerin hatalı değerlendirilmesi ve temyiz incelemesinin
duruşmasız yapılması nedenleriyle de adil yargılanma hakkının ihlal edildiği
iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 2/6/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden
sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
6. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı (CMK 250. madde ile görevli)
(Başsavcılık) suç işlemek amacıyla silahlı örgüt kurma suçunun işlendiği
şüphesiyle başvurucunun da aralarında yer aldığı bazı şüpheliler hakkında
soruşturma başlatmıştır.
7. Başvurucu, silahlı suç örgütüne üye olma, kişiyi
hürriyetinden yoksun kılma, silahla tehdit, silahla yaralama ve mala zarar
verme suçlarından 18/12/2008 tarihinde gözaltına alınmış; 19/12/2008 tarihinde
ise tutuklanmıştır. Soruşturma sonucunda Başsavcılığın 1/7/2009 ve 14/1/2010
tarihli iddianameleri ile başvurucu hakkında kamu davası açılmıştır.
8. İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesinde (CMK 250. madde ile görevli)(Mahkeme) görülmeye başlanan davanın ilk duruşması
18/11/2009 tarihinde yapılmıştır. Başvurucu ve müdafiinin
de hazır bulunduğu duruşmada başvurucunun tutukluluk hâlinin devamına karar
verilmiştir.
9. Mahkemenin 13/6/2012 tarihli kararı ile başvurucunun suç
işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma, silahla tehdit, kişiyi hürriyetinden
yoksun kılma ve basit yaralama suçlarından hapis cezasıyla cezalandırılmasına
karar verilmiştir.
10. Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 9/1/2014 tarihli kararıyla hüküm
onanmıştır.
11. Başvurucu, nihai karardan 15/5/2014 tarihinde haberdar
olduğunu beyan ederek 2/6/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
12. Mahkemenin 11/12/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Kişi Hürriyeti ve
Güvenliği Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
13. Başvurucu19/12/2008 tarihinde tutuklandığını ve ilk kez
18/11/2009 tarihinde hâkim karşısına çıkarıldığını, tutukluluk süresinin makul
olmadığını belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini
ileri sürmüştür.
14. Anayasa Mahkemesi 23/9/2012 tarihinden sonra kesinleşen
nihai işlem ve kararlar aleyhine yapılacak bireysel başvuruları inceler.
Dolayısıyla Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkisi ancak bu tarihten
sonra kesinleşen nihai işlem ve kararlar aleyhine yapılan bireysel başvurularla
sınırlıdır. Kamu düzenine ilişkin bu düzenleme karşısında anılan tarihten önce
kesinleşmiş nihai işlem ve kararları da içerecek şekilde yetki kapsamının
genişletilmesi mümkün değildir (G.S., B.
No: 2012/832, 12/2/2013, § 14).
15. Tutukluluk incelemelerinin hâkim/mahkeme önüne
çıkarılmaksızın yapıldığı şikâyeti, tutukluluğun makul süreyi aşması şikâyeti
gibi devam eden nitelikte bir müdahale değildir. Bu nitelikteki bir müdahale,
mahkeme önüne çıkarılmayla sona erer. Başvurucu 19/12/2008 tarihinde
tutuklanmış ve ilk olarak 18/11/2009 tarihinde mahkeme huzuruna çıkmıştır.
16. Bu itibarla başvurucunun mezkûr şikâyetine konu sürecin
Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkisinin başladığı 23/9/2012 tarihinden
önce gerçekleştiği ve sona erdiği anlaşıldığından başvurunun bu kısmının zaman bakımından yetkisizlik sebebiyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Adil Yargılanma
Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Kanuni Hâkim
Güvencesinin İhlal Edildiğine İlişkin İddia
17. Başvurucu 4/12/2004 tarihli ve5271 sayılı Ceza Muhakemesi
Kanunu"nun 250. maddesi ile görevli mahkemede yargılanması nedeniyle kanuni
hâkim güvencesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
18. Anayasa Mahkemesinin benzer başvurularda daha önce verdiği
kararlarında 5271 sayılı Kanun"un 250. maddesi uyarınca yargılama yapan ağır
ceza mahkemelerinin doğal hâkim ilkesine aykırılık oluşturmayacağına karar
verilmiştir (Deniz Seki, B. No:
2014/5170, 25/6/2015, §§ 51-57; Ersin
Ekmekçi ve Sinan Ekmekçi, B. No: 2013/6068, 18/11/2015, §§ 47-52).
Başvurucunun iddiası bakımından farklı bir sonuca ulaşılmasını gerektirecek bir
husus bulunmadığı ve kanuni hâkim güvencesine yönelik bir ihlalin olmadığının
açık olduğu anlaşılmaktadır.
19. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının, diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Duruşmalı Yargılanma
Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
20. Başvurucu; Yargıtay 6. Ceza Dairesinin temyiz incelemesini duruşmalı
yapmaması nedeniyle savunma hakkının kısıtlandığını, bu sebeple adil yargılanma
hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
21. Anayasa Mahkemesi daha önceki kararlarında, ilk derece
mahkemeleri önünde duruşmalı yargılama yapılıp karar verildikten sonra kanun
yolu incelemesinin dosya üzerinden yapılması hâlinde adil yargılanma hakkının
ihlalinden söz edilemeyeceğine karar vermiştir (Nevruz Bozkurt, B.
No: 2013/664, 17/9/2013, § 32; Ali İlhan
Bayar, B. No: 2013/725, 19/11/2014, §§ 44-46).
22. Somut olayda başvurucu, ilk derece mahkemesinde duruşmalı
olarak yargılandığından temyiz incelemesi sırasında ayrıca duruşma
yapılmamasının duruşmalı yargılama hakkına aykırılık oluşturmadığı sonucuna
ulaşılmıştır.
23. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının da, açıkça dayanaktan
yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi
gerekir.
3. Makul Sürede
Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
24. Başvurucu, makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini
ileri sürmüştür.
25. Ferat Yüksel (B. No: 2014/13828, 12/9/2018)
kararında Anayasa Mahkemesi yargılamaların makul sürede sonuçlandırılmadığı ya
da yargı kararlarının geç veya eksik icra edildiği ya da hiç icra edilmediği
iddiasıyla 31/7/2018 tarihinden önce gerçekleştirilen bireysel başvurulara
ilişkin olarak Tazminat Komisyonuna başvuru imkânının getirilmesine ilişkin
yolu ulaşılabilir olma, başarı şansı sunma ve yeterli giderim sağlama kapasitesinin
bulunup bulunmadığı yönlerinden inceleyerek bu yolun etkililiğini tartışmıştır
(Ferat Yüksel, §§ 26-36).
26. Ferat Yüksel kararında özetle anılan başvuru
yolunun kişileri mali külfet altına sokmaması ve başvuruda kolaylık sağlaması
nedenleriyle ulaşılabilir olduğu, düzenleniş şekli itibarıyla ihlal iddialarına
makul bir başarı şansı sunma kapasitesinden mahrum olmadığı vetazminat
ödenmesine imkân tanıması ve/veya bu mümkün olmadığında başka türlü telafi
olanakları sunması nedenleriyle potansiyel olarak yeterli giderim sağlama
imkânına sahip olduğu hususunda değerlendirmelerde bulunulmuştur (Ferat Yüksel, §§ 27-36). Bu gerekçeler
doğrultusunda Anayasa Mahkemesi, ilk bakışta ulaşılabilir olan ve ihlal
iddialarıyla ilgilibaşarı şansı sunma ve yeterli
giderim sağlama kapasitesi olduğu görülen Tazminat Komisyonuna başvuru yolu
tüketilmeden yapılan başvurunun incelenmesinin bireysel başvurunun ikincil
niteliği ile bağdaşmayacağı sonucuna vararak başvuru yollarının tüketilmemiş
olması nedeniyle kabul edilemezlik kararı vermiştir (Ferat Yüksel, §§ 35, 36).
27. Somut başvuru yönünden de söz konusu karardan ayrılmayı
gerektiren bir durum bulunmamaktadır.
28. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının, diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez
olduklarına karar verilmesi gerekir
4. Diğer İhlal İddiaları
29. Başvurucu; delillerin eksik ve hatalı değerlendirildiğini,
müştekinin soyut ve çelişkili beyanına dayalı olarak cezalandırıldığını, haksız
yere verilen mahkûmiyet kararı nedeniyle aile hayatının parçalandığını
belirterek adil yargılanma ve özel hayata saygı haklarının ihlal edildiğini
ileri sürmüştür.
30. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki tavsifi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki nitelendirmesini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun iddiaları adil yargılanma hakkı
kapsamında değerlendirilmiştir.
31. Başvurucunun iddialarının özü, delillerin
değerlendirilmesinde hata yapıldığına ve yargılamanın sonucunun adil olmadığına
ilişkindir. Bu nedenle söz konusu iddialar bu kapsamda incelenmiştir.
32. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında, kanun
yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda
incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava
konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin
değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile
uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvurukonusu olamaz. Ancak bireysel başvuru kapsamındaki
hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden, bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik içeren tespit ve sonuçlar bu kapsamda değildir (Ahmet Sağlam, B. No: 2013/3351, 18/9/2013,
§ 42).
33. Başvurucu tarafından ileri sürülen iddialar, mahkemelerce
delillerin değerlendirilmesi ve hukuk kurallarının yorumlanmasına ilişkin olup
mahkeme kararlarında bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik
oluşturan bir hususun da bulunmadığı dikkate alındığında ihlal iddialarının
kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.
34. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının, diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine
ilişkin iddianın zaman bakımından
yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Duruşmalı yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
3. Kanuni hâkim güvencesinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
4. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
5. Diğer ihlal iddialarının açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
11/12/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.