8. Hukuk Dairesi 2012/1784 E. , 2012/7569 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil
... ile Hazine ve Aşağı Yeniköy Köyü Tüzel Kişiliği aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair Suşehri Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 27.10.2011 gün ve 267/446 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine temsilcisi tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ... vekili, satın alma ve kazanmayı sağlayan eklemeli zilyetlik nedeniyle vekil edeni adına kayıtlı olan 127 ada 9 ve 10 parsel sayılı taşınmazların batısında bulunan ve kadastro çalışmalarında paftasında yol olarak tespit dışı bırakılan taşınmaz bölümünün 9 ve 10 parsellere ilave yoluyla vekil edeni adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine temsilcisi, dava konusu taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunu, zilyetlik yoluyla kazanılamayacağını belirterek, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Davalı ... temsilcisi, dava konusu taşınmazın köy yolu ve köy boşluğu olduğundan köy tüzel kişiliğine ait bulunduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüyle teknik bilirkişinin 19.10.2011 tarihli krokisinde A harfiyle gösterilen 179,93 m2 yüzölçümündeki taşınmaz bölümünün 127 ada 9 parsele ilavesi suretiyle davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro çalışmaları sırasında paftasında yol olarak bırakılan taşınmazın Türk Medeni Kanununun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi hükümleri uyarınca açılan tescili isteğine ilişkindir.
3402 sayılı Kadastro Kanununun 16. maddesi hükmüne göre yol, meydan, köprü gibi yerlere paftasında gösterilmek suretiyle kadastro işlemi yapılır. Yol olarak bırakılan bir yerin kazanılabilmesi ve tapuya tescil edilebilmesi için Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamalarına göre; kamunun ortak kullanımındaki genel yol niteliğinde olmaması ve paftasında gösterildiği tarihten dava tarihine kadar TMK.nun 713/1. maddesinde belirtilen koşullar altında tasarruf edilmesi gerekir.
Mahkemece uyulan Dairenin bozma ilamında özetle: "...mahallinde yapılan keşifte; iki yerel bilirkişi ve davacının dört liste tanığı dava konusu edilen taşınmazın hiçbir zaman yol olarak kullanılmadığını, davacının bahçe ve evinin önündeki tarlanın bir parçası olduğunu beyan etmişlerse de, davalının beş tanığı ise dava konusu taşınmaz bölümünün umuma ait yaya yolu olduğunu, hep yaya yolu olarak kullanıldığını beyan etmişlerdir. Yerel bilirkişiler ve tanıklar arasındaki çelişki giderilmediği gibi (HUMK. nun m. 265) davalı ... muhtarının beyanında geçen ve davacının taşınmazının sınırını oluşturduğu iddia edilen "duvar temeli" araştırılmamıştır. Mahkemece; mahallinde taraf tanıklarının ayrı ayrı dinlenilmeleri, taşınmazın öncesi itibariyle yol olup olmadığı, yol değilse kime ait olduğu, davalı ... temsilcisinin iddia ettiği taş duvarın zeminde bulunup bulunmadığı, varsa yeri ve davacıya ait taşınmazın sınırını oluşturup oluşturmadığı hususlarının etraflıca araştırılması, tarafların tanıklarının beyanları arasındaki çelişkilerin giderilmesine çalışılması, Yargıtay denetimine elverişli işaretli, ölçekli ve koordinatlı rapor alınması, ayrıca kabule göre de, davalı tarafın yasal hasım durumunda olması nedeniyle yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulamayacakları... " şeklinde bozma sevk edilmiştir.
Mahkemece; bozma doğrultusunda davacı taraftan yeni tanık listesi alınarak mahallinde dinlenen bu son tanık beyanları değerlendirilerek davalı tarafın tanıkları dinlenmeden, çelişkiler ortadan kaldırılmadan ve yukarıda belirtilen bozma gereklerinin hiçbirisi tamamlanmadan yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir. Bozma ilamına uyulduktan sonra taraf yararına usuli kazanılmış hak doğar. Bu bakımdan uyulan bozma ilâmı çerçevesinde hüküm kurulması zorunlu hale gelir.
Mahkemece yapılacak iş; dava konusu taşınmazın öncesini bilen yerel bilirkişilerin tespiti ile taşınmaz başında yeniden keşif yapılması, yerel bilirkişiler ve taraf tanıklarının 6100 sayılı HMK. nun 243, 244, 259 ve 290/2. maddeleri gereğince, davetiye ile çağrılarak, taşınmaz başında dinlenilmeleri, dava konusu taşınmazın öncesi itibariyle niteliği, umuma ait yol olup olmadığı, yol değilse kime ait olduğu, kimden kime, ne şekilde intikal ettiği, davalı ... muhtarının iddia ettiği taş duvar temelinin zeminde bulunup bulunmadığı ve yeri, zeminde mevcutsa bu temelin davacının taşınmazının sınırını oluşturup oluşturmadığı hususlarının etraflıca sorulup belirlenmesi, beyanlar arasında çelişki bulunduğu takdirde HMK. nun 261. maddesi uyarınca yerel bilirkişi ve tanıkların yüzleştirilerek çelişkinin giderilmesine çalışılması, tenik bilirkişiden Yargıtay denetimine elverişli beyanlarda geçen kavramların ve varlıkların yerleri krokisine işaretli ölçekli ve koordinatlı rapor alınması, ondan sonra oluşacak durum ve tüm dosya kapsamı nazara alınarak sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken, bozma ilamında yazılı bulunan bu eksiklikler giderilmeden eksik inceleme ile karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
Kabule göre de; davalı Hazinenin yargılama giderleri ve vekalet ücreti ile sorumlu tutulması usul ve yasaya aykırıdır. Tescil davalarında Hazine ve ilgili kamu tüzel kişileri TMK. nun 713/3.fıkrası uyarınca yasal hasım durumunda olup, hiçbir şekilde yargılama giderleri ve vekalet ücreti ile sorumlu tutulamazlar. Bu tür davalarda davanın olumlu veya olumsuz sonuçlanması sonuca etkili olmayıp, tüm harç ve yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, eksik harcın davacıdan alınmasına ve davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına karar karar verilmesi gerekir.
Davalı Hazine temsilcisinin temyiz itirazları bu bakımlardan yerinde olduğundan kabulü ile usul ve kanuna aykırı olan hükmün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, HUMK.nun 440/III-1, 2, 3 ve 4. bentleri gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna 18.09.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.