MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen hüküm, davacı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili, davalı şirket adına kayıtlı ancak diğer davalının kullanmakta olduğu 2 adet araç için kasko poliçesi düzenlediklerini, prim borçları ödenmediğinden poliçelerin iptal edildiğini, iptal tarihine kadar ki dönem için davalıların toplam 2.957,99 TL. prim borçları olduğunu, bu kapsamda icra takibi başlatılmış ise de itiraz üzerine takibin durdurulduğunu belirterek 2.957,99 TL. prim borcunun yasal faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
Davalılar vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davanın kabulü ile 2.957,99 TL. prim borcu alacağının, temerrüt tarihi olan 14.05.2009"dan işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline dair verilen kararın, davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; 11. Hukuk Dairesi"nin 2014/17725 E, 2014/19316 K. ve 09.12.2014 tarihli ilamı ile "davalı ..."in diğer davalıya ait araçları sigorta ettirmiş olmasına göre; davalı şirketin sigorta sözleşmesinden doğan prim borcundan sorumlu tutulabilmesi için davalı ..."in şirketi temsile yetkili olup olmadığı araştırılmadan, davalı şirket hakkında da kabul kararı verilmesinin hatalı olduğu; dava dışı .... tarafından verilen cevapta davacının dava konusu poliçenin iptalinden sonra acenteliği aldığı bildirildiğine göre; davacının bu poliçeden kaynaklanan prim bedelini ancak dava dışı ...."ye ödemesi halinde talep edebileceği, dava dışı sigorta şirketinin açık bir muvafakat veya temlik beyanı bulunmadığından anılan poliçeden doğan prim alacağı için red kararı verilmesi gerekirken kabul kararı verilmesinin doğru görülmediği" gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda; bozma ilamında belirtilen hususlar dikkate alınarak davanın kısmen kabulü ile 1.694,39 TL. prim alacağının temerrüt tarihi olan 14.05.2009"dan işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
6100 Sayılı HMK"nun geçici 3/2. maddesi delaletiyle 1086 sayılı HUMK"nun 427. maddesinde öngörülen kesinlik sınırı 01.01.2015 tarihinden itibaren 2.080,00 TL’ye çıkarılmıştır. Temyize konu kararda davacı taraf, 2.957,99 TL. sigorta prim alacağının davalılardan tahsilini talep etmiş, mahkemece davalılar aleyhine 1.694,39 TL. prim alacağı için davanın kabulüne verilmiştir. Bu durumda davacı aleyhine reddolunan dava kısmı 1.263,60 TL. olup , anılan yasanın yürürlüğünden sonra verildiğinden davacı aleyhine reddolunan miktar itibariyle kesin niteliktedir.
Kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece bir verilebileceği gibi, 01.06.1990 gün 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtay’ca da temyiz isteminin reddine verilebilir. Anılan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddine vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz dilekçesinin mahkeme hükmünün kesin olması nedeniyle REDDİNE, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 28.3.2016 gününde oybirliğiyle verildi.