18. Ceza Dairesi 2016/228 E. , 2016/7887 K.
"İçtihat Metni"
KARAR
Hakaret suçundan sanık ..."in, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 125/3-a, 62/1 ve 52. maddeleri gereğince 6.080,00 Türk Lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair İstanbul 58. Asliye Ceza Mahkemesinin 03/06/2015 tarihli ve 2014/491 esas, 2015/391 sayılı kararma yönelik itirazın reddine ilişkin İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 03/07/2015 tarihli ve 2015/458 değişik iş sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 10/07/2015 gün ve 249239 sayılı istem yazısıyla dava dosyası Dairemize gönderilmekle incelendi:
İstem yazısında; “Dosya kapsamına göre, adı geçen sanık hakkında katılan doktor Ali Varol"a yönelik hakaret eylemi nedeni ile kamu görevlisine hakaret suçundan mahkumiyet karan verilerek hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, katılanın vekaletli avukatı bulunmadığı ancak 28/04/2012 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren "Sağlık Bakanlığı Personeline Karşı İşlenen Suçlar Nedeniyle Yapılacak Hukuki Yardımın Usul Ve Esasları Hakkında Yönetmelik"in 6. maddesi gereğince Sağlık Bakanlığı bünyesinde görevli Avukat Nazan Aydın"ın ilk duruşmadan itibaren duruşmalara katıldığı ve katılana hukuki yardımda bulunduğu, bununla birlikte yargılama sonunda verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararında katılan lehine vekalet ücretine hükmedilmediği, Sağlık Bakanlığı Avukatı Nazan Aydın tarafından bu karara itiraz edildiği, merci taralından yapılan incelemede itirazın reddedildiği anlaşılmış ise de,
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 324/1. maddesi uyarınca Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre katılan lehine hükmedilmesi gereken vekalet ücretinin yargılama gideri olduğu ve aynı Kanun"un 325/1-2. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş olsa bile mahkumiyet halinde yargılama giderlerinin sanığa yüklenilmesi gerektiği. Sağlık Bakanlığı Personeline Karşı İşlenen Suçlar Nedeniyle Yapılacak Hukuki Yardımın Usul Ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin 6. maddesi gereğince sağlık hizmeti sunumu sırasında sağlık personeline karşı işlendiği iddia edilen suçlara ilişkin soruşturma ve kovuşturmalarda; yönetmelik uyarınca görevli avukatların ayrıca vekâletname ibrazı gerekmeksizin ilgili mağdur personelin vekili sıfatıyla işlem yapmaya yetkili oldukları, somut olayda Sağlık Bakanlığı"nın görevlendirilen avukatın anılan Yönetmelik uyarınca ilk duruşmadan itibaren katılan vekili olarak duruşmalara katıldığı, katılana hukuki yardımda bulunduğu ve katılan vekili olarak duruşmalara kabulüne karar verilmiş olduğu cihetle, yargılama sonunda sanığın mahkumiyetine karar verilmiş olması karşısında katılan lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği, her ne kadar sonuç olarak hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş ise de, Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 22/01/2013 tarih ve 2012/10-534 esas, 2013/15 sayılı kararı uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına itiraz edilmesi halinde itiraz merciinin incelemesini sadece şekli olarak değil, hem maddi hem hukuki yönden yapması ve her yönden hukuka uygunluğun denetlenmesi gerektiği cihetle, katılan lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği gözetilerek itirazın bu yönden kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.
Hukuksal Değerlendirme:
Sağlık Bakanlığı Personeline Karşı İşlenen Suçlar Nedeniyle Yapılacak Hukuki Yardımın Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin 11. maddesinde: “Bu Yönetmelik kapsamında yapılacak hukuki yardıma bağlı olarak Avukatlık Asgarî Ücret Tarifesi uyarınca lehe hükmedilecek vekâlet ücretleri hakkında 26/9/2011 tarihli ve 659 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 14 üncü maddesi uygulanır.” hükmü, 659 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 14. maddesinde ise: “(1) Tahkim usulüne tabi olanlar dahil adli ve idari davalar ile icra dairelerinde idarelerin vekili sıfatıyla hukuk birimi amirleri, muhakemat müdürleri, hukuk müşavirleri ve avukatlar tarafından yapılan takip ve duruşmalar için, bu davaların idareler lehine neticelenmesi halinde, bunlar tarafından temsil ve takip edilen dava ve işlerde ilgili mevzuata göre hükmedilmesi gereken tutar üzerinden idareler lehine vekalet ücreti takdir edilir.
(2) İdareler lehine karara bağlanan ve tahsil olunan vekalet ücretleri, hukuk biriminin bağlı olduğu idarenin merkez teşkilatında bir emanet hesabında toplanarak idare hukuk biriminde fiilen görev yapan personele aşağıdaki usul ve sınırlar dahilinde ödenir.” ise hükümleri düzenlenmiştir.
İnceleme konusu somut olayda; İstanbul 58. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 03/06/2015 tarihli ve 2014/491 esas, 2015/391 sayılı dosyasında, doktor olarak görev yapan katılanı Sağlık Bakanlığı vekilinin temsil ettiği, sanığın katılan doktora karşı hakaret suçundan cezalandırılmasına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesine rağmen sanık aleyhine vekalet ücretine hükmedilmediği, katılan vekilinin de, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yönelik mahkeme kararına, lehlerine vekalet ücretine hükmedilmemesi nedeniyle itirazda bulunması üzerine, itirazı inceleyen merciin, “katılan ile Sağlık Bakanlığı vekili arasında vekalet ilişkisi olmadığından vekalet ücretine hükmedilemeyeceği” gerekçesiyle itirazın reddine karar verdiği görülmektedir. Ancak katılanın kendisini Sağlık Bakanlığı vekili ile temsil ettirmesi nedeniyle, Sağlık Bakanlığı Personeline Karşı İşlenen Suçlar Nedeniyle Yapılacak Hukuki Yardımın Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin 11. maddesi ile 659 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 14. maddesi uyarınca idare lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesinin hatalı olduğu, mercii tarafından bu nedenle itirazın kabulü yerine yerinde olmayan gerekçe ile itirazın reddine karar verilmesinin yerinde olmadığı anlaşıldığından, mercii kararının kanun yararına bozulması gerekmiştir.
Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, kanun yararına bozma isteği doğrultusunda düzenlediği tebliğnamedeki düşünce kısmen yerinde görüldüğünden,
1- İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 03/07/2015 tarihli ve 2015/458 değişik iş sayılı kararın, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 309. maddesinin 3. fıkrası uyarınca BOZULMASINA,
2- Aynı maddenin 4. fıkra (a) bendi uyarınca sonraki işlemlerin merciince yerine getirilmesine, 18.04.2016 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.