17. Hukuk Dairesi 2015/13372 E. , 2016/3972 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, 30/01/2012 tarihinde müvekkiline ait araca davalı ..."ın kullandığı ve diğer davalı ... şirketine zorunlu trafik sigortası poliçesi ile sigortalı olan aracın çarparak hasar verdiğini, kazada karşı taraf araç sürücüsünün tam kusurlu olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla araçtaki hasar bedeli olan 7.000,00 TL,aracın kullanılamaması sebebiyle 2.500,00 TL. ve araçta meydana gelen değer kaybı sebebiyle oluşan 1.000,00 TL. maddi zarardan oluşan toplam 10.500,00 TL. maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte tahsiline verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... vekili, müvekkilinin olay yerini terk etmediğini, yaralının müvekkili tarafından hastaneye götürülmesi sebebiyle olay yerinde bulunmadığını, müvekkilinin eylemi ile davacının dava konusu ettiği bir takım zararlar arasında uygun illiyet bağının olmadığını, zarar gören aracın hususi araç olduğunu,kazaya bağlı bir gelir kaybının oluşmadığını, davacının itfaiyeci olarak çalıştığını,araç kiralamasının hayatın olağan akışına uygun olmadığını belirterek davanın reddine verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... vekili, zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesine göre araç başı maddi teminat limitlerinin 20.000,00 TL. ile sınırlı olduğunu, müvekkili şirkete tüm belgelerle birlikte kaza ve hasar ihbarında bulunulmadığını, davacı tarafından talep edilen hasar bedelinin fahiş olduğunu, kazanın meydana gelmesine yaya ..."ın sebebiyet verdiğini, sigorta şirketinin dolaylı zararlardan sorumluluğunun bulunmadığını, davacı tarafın araçta değer kaybı olduğu iddiasının kabul edilmediğini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 6.194,79 TL maddi tazminatın olay tarihi olan 30/01/2012 tarihinden itibaren
işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ..."dan alınarak davacıya verilmesine, 5.569,91 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ..."den alınarak davacıya verilmesine verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine vermek gerekmiştir.
2-Dava trafik kazasından kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
Davacı dava dilekçesinde kaza nedeniyle oluşan maddi zararının tamamını davalılardan talep etmiştir. Mahkemece aldırılan ATK raporunda kazanın oluşunda davalı ... %75 oranında ve dava dışı yaya İbrahim %25 oranında kusurlu bulunmuştur. KTK 85. ve 88. maddeleri ile B.K. 61. maddesi gereği davalılar oluşan zararın tamamından müştereken ve müteselsilen sorumludur. Davacı, B.K. 61. ve B.K. 163. maddelerine göre müştereken ve müteselsilen sorumluluk esaslarına dayalı olarak zarar verenlerin her birine dava açabilir. Bunun sonucu olarak B.K. 163. maddesi gereği zarar gören davacı zararının tamamını tüm müteselsil sorumlulardan talep edebileceği gibi, zarar verenlerden sadece birinden ya da bir kaçından da talep edebilir. Nitekim davacı zararın tamamı hakkındaki talebini (zararın doğmasında %75 kusurlu olan) aracın sürücüsü ve zorunlu mali sorumluluk sigortacısına yöneltmiştir. Tazminat yükümlüsü olan davalılar davacının uğradığı maddi zararı tazmin etmek zorundadır. Buna göre mahkemece davacının zararının tamamına hükmedilmesi gerekirken, davanın kısmen kabul kısmen reddine verilmesi doğru görülmemiştir. (H.G.K. 24.6.1983 gün 1981/9-533-1983/724, H.G.K. 2001/19-338, 2001/1047 sayılı ilamları)
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile hükmün BOZULMASINA,peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 29.03.2016 tarihinde Üye ..."ın karşı oyu ve oyçokluğuyla verildi.
-KARŞI OY-
Davacı tarafından davalılar aleyhine açılan maddi tazminat davasının kısmen kabulüne dair verilen kararın davacı tarafından temyizinin kabulüne ilişkin bozma ilamının (2) nolu bendine aşağıda açıklanan nedenlerle katılamıyorum.
Davacı vekili dava dilekçesinde 30.1.2012 tarihinde müvekkiline ait olup park halindeki araca davalı ... idaresindeki aracın çarpması sonucu aracın hasarlandığını, kazada ..."ın tam kusurlu olduğunu ileri sürerek toplam 10.500 TL maddi zararının faizi ile birlikte tahsiline verilmesini istemiştir.
Trafik polis memuru tarafından düzenlenen 25.11.2013 tarihli bilirkişi raporu ile olayda dava dışı yaya ..."ın asli, davalı ..."ın tali kusurlu olduğu, davacının kusursuz olduğu bildirilmiş, bilirkişi raporuna itiraz üzerine alınan 4.4.2014 tarihli ... raporu ile olayda davalı ..."ın %75, dava dışı yaya ..."ın %25 oranında kusurlu olup davacının kusurunun bulunmadığı bildirilmiş, mahkemece bu kusur oranları esas alınarak düzenlenen tazminat miktarı gereğince davalı ..."ın %75 kusur oranına isabet eden miktar üzerinden davanın kısmen kabulüne verilmiştir.
Davalılardan araç sürücüsü olan ... BK"nun 41.maddesi, diğer davalı ... ise 2918 sayılı Kanunun 91.maddesi gereğince sürücünün kusuruna isabet eden oranda zarardan müştereken ve müteselsilen sorumludurlar.
Müteselsil sorumluluk, Kanundan doğan müteselsil borçluluğun bir türü olup aynı zararın oluşumunda rolü olan birden fazla kimsenin tazminatın tamamını ifa etmekle yükümlü olduğu ve zarar görenin dilediği sorumludan tazminatın tamamını veya bir kısmını talep edebileceği sorumluluk türüdür.
Zarar gören, zararın tamamını veya bir kısmını dilediği sorumlu veya sorumlulardan talep edebilir.
Olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı BK 50.madde 1.fıkra hükmü "Birden ziyade kimseler birlikte bir zarar ika ettikleri takdirde müşevvik ile asıl fail ve fer"an medhali olanlar, tefrik edilmeksizin müteselsil mesul olurlar" şeklindedir.
Birden fazla kimseyi müteselsil sorumlu tutmak isteyen zarar gören, bu kimselere karşı dava açarken bu niyetini göstermesi, dava dilekçesinden müteselsil sorumlu tutmak istediği kişiyi göstermesi gerekir. Hakim tarafların iddia ve savunmalarıyla bağlı olup teselsülden yararlanma hakkı zarar görene ait olduğundan zarar gören bu hakkkı kullanmadıkça mahkeme onun yararına teselsül kuralını kendiliğinden uygulayamaz.
Dava dilekçesindeki ifadelerden davacının 818 sayılı BK"nın 50.maddesine göre birlikte sorumlu tutma niyeti anlaşılıyorsa müteselsil sorumluluğa hükmedilmelidir.
Ancak dava dilekçesinde davalı veya davalıların tam kusurlu olduğunu iddia ederek dava açan davacı sonradan dava dışı kişinin kusuruna isabet eden tazminat miktarının da müteselsil sorumluluk nedeniyle davalıdan tahsilini talep edemez.
Böyle bir talep HMK"nın 319. maddesi gereğince iddianın genişletilmesi yasağı kapsamında değerlendirilmelidir.
Bu husus HGK"nın 24.6.1983 tarih 1981/9-533 Esas 1983/724 sayılı kararı ile "Birden çok kimsenin birlikte neden oldukları zarardan sorumluluklarını düzenleyen BK."nun 50.maddesi ya da birden çok kimsenin değişik nedenlerle meydana getirdikleri aynı zarardan sorumluluklarını düzenleyen BK"nun 51.maddesi uyarınca ve aynı Yasanın 142.maddesi hükmüne dayanarak davacı, zararının tümünü müteselsil sorumlulardan biri aleyhine açacağı bir dava ile isteyebileceği gibi sorumluların hepsi aleyhine açacağı tek bir dava ile de talep edebilir.
Ancak, aynı Yasanın 141.maddesi gereğince teselsül, ister yasadan, ister sözleşmeden doğmuş olsun, bu kuraldan yararlanma hakkı sadece zarara uğrayanın, daha geniş bir deyim ile alacaklınındır. Zarara uğrayan (alacaklı), bu hakkını kullanmadıkça, yani müteselsilen tahsil isteğinde bulunmadıkça, mahkeme resen onun yararına teselsül kuralını uygulayamaz. Çünkü Hakim istek ile bağlı olup, istek dışı veremez. Usulün 74.maddesi buna engeldir" şeklinde kabul edilmiştir.
Dava dilekçesinde olayda davalının tam kusurlu olduğu belirtilerek sadece 10.500 TL zararın tahsili istenmiş olup davalı ... ile ... arasındaki müşterek ve müteselsil sorumluluğa dayanılmadığı gibi dava dışı yaya ..."ın fiili nedeniyle müşterek ve müteselsil sorumluluk iddiasına dayanılmadığından davalıların sürücünün %75 kusur oranına isabet eden tazminat miktarından sorumlu tutulmasına ilişkin kararın onanması gerekirken tazminatın tamamından sorumlu tutulmaları gerektiği gerekçesiyle bozulmasına ilişkin (2) nolu bentteki çoğunluk görüşüne katılmıyorum.