17. Hukuk Dairesi 2016/385 E. , 2016/3995 K.
"İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı ......... vekili ve davalı ........ vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; davalı Mahmut"un sürücüsü, davalı Mehmet"in maliki olduğu, davalı .............kaza tarihi itibariyle ZMSS ile sigortalı otomobil ile murisin yolcu olarak bulunduğu otomobile arkadan çarpması sonucunda meydana gelen kazada muris .........öldüğünü, karşı araç sürücünün kazada asli ve tam kusurlu olduğunu, murisin liseden ayrılıp kız kardeşlerine baktığını, davacı baba ve kız kardeşlerin ölümü ile desteğinden mahrum kaldıklarını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davacı baba ............ için 1.000,00 TL, davacı kardeşler için 500,00"er TL maddi tazminat ile davacı baba için 20.000,00 TL ve üç kız kardeşi için 10.000,00"er TL manevi tazminatın kaza taraihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalılardan tahiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 30.09.2013 maddi tazminat talebini toplam 62.913,93 TL olrak ıslah etmiş, aynı dilekçe ile davalı sigorta şirketinin kaza taraihinde geçerli bir poliçesi olmadığının anlaşıldığını, ancak bunda kendi kusurları olmadığını belirterk HMK 124 madde gereğince iradi taraf değişikliği yaparak davayı ........yönettiklerini belirtmiştir.
Davalı ..........vekili, ...... plakalı karşı araç müvekkil şirkete kaza tarihinde sigortalı olarak görünse de sigortalı ..........olup kaza tarihinden önce 04.11.2011 tarihinde aracın davalı ........... adına tescil edildiğini, poliçe geçerlilik süresi içinde araç işleteni değiştiğinden, bu tarihten sonra 10 gün daha müvekkil şirketin sorumluluğunun devam etttiğini, kazanın üzerinden 6 ay geçtiğinden müvekkil şirketin sorumluluğu kalmadığını savunmuştur.
Davalı Mehmet Hakverdi vekili, aracı kazadan önce bir iki günlüğüne arkadaşı ........ emaneten verdiğini, onun da davalı Mahmut"a verdiğini ancak bunu bilmediğini, kaza ile öğrendiğini, sorumluluğu ve kusuru bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre; maddi tazminat talebinin kabulüne davacı baba .........için 48.653,00 TL, davacı kardeşler ........ için 1.628,23 TL, ............ için 6.066,00 TL, ........ için 6.566,14 TL den toplam 62.913,93 TL maddi tazminatın davalı ............ yönünden ıslah tarihinden, davalı ............ yönünden kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline, davalı .............yönünden ortada geçerli bir poliçe bulunmadığından davanın pasif husumet yokluğundan reddine; manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne, davacı baba için 10.000,00 TL ve davacı üç küçük kız kardeşi için ayrı ayrı 5.000,00 er TL den toplam 25.000,00 TL manevi tazminatın kaza taraihinden itiberen işleyecek yasal faizi ile bilikte davalı ...........ve ...........tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı ............ vekili ve davalı ......... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı ......... vekili ve davalı ........... vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun tarafta iradi değişiklik kenar başlıklı 124. maddesinin 3 ve 4. bentlerinde “maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hâkim tarafından kabul edilir. Dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hâkim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir. Bu durumda hâkim, davanın tarafı olmaktan çıkarılan ve aleyhine dava açılmasına sebebiyet vermeyen kişi lehine yargılama giderlerine hükmeder.” hükmüne yer verilmiştir.
Somut olayda, kazaya karışan plakalı otomobilin, kaza tarihinde davalı ............ adına kayıtlı olduğu ve kaza tarihinde davalı ...........nezdinde ZMSS sigorta poliçesi ile dava dışı ...............dına sigortalı olduğu anlaşılmaktadır.Dosya kapsamına göre KTK. 94.maddesi hükmüne uygun poliçenin iptaline ilişkin bir bilgi yada belge bulunmamaktadır. Hal böyle olunca; kaza tarihinde kazaya karışan .......plakalı araç için davalı ............tarafından düzenlenmiş geçerli bir ZMSS sigorta poliçesi bulunduğundan ortada kabul edilebilir bir yanılgı bulunmadığı anlaşılmakla Mahkemece HMK 124. maddesi gereğince iradi taraf değişikliği talebinin kabul edilerek davanın ......... karşı yönetilmesi doğru görülmemiş ve bozma nedeni yapılmıştır.
3-Destekten yoksun kalma tazminatı Borçlar Kanunu’nun 45/II.maddesinde düzenlenmiş olup "Ölüm neticesi olarak diğer kimseler müteveffanın yardımından mahrum kaldıkları takdirde onların bu zararını da tazmin etmek lazım gelir." şeklinde hükme bağlanmıştır.Yasa metninden de anlaşılacağı gibi destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir. Yani haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse BK."nun 45/II. maddesine dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir.
Ancak, destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesi için öncelikle ölen ile destekten yoksun kalan arasında maddi yönden düzenli ve eylemli bir yardımın varlığı gerekir. Hukuk Genel Kurulu"nun 21.04.1982 gün, 979/4-1528 E., 412 K. sayılı kararında da belirtildiği gibi;BK.nun 45.maddesinde sözü geçen destek kavramı hukuksal bir ilişkiyi değil, eylemli bir durumu hedef tutar ve ne hısımlığa ne de nafaka hakkındaki hükümlere dayanır, sadece eylemli ve düzenli olarak geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak şekilde yardım eden ve olayların olağan akışına göre eğer ölüm vuku bulmasaydı, az çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse destek sayılır. O halde destek sayılabilmek için yardımın eylemli olması ve ölümden sonra da düzenli bir biçimde devam edeceğinin anlaşılması yeterli görülür.
Somut olayda,davacı Küçükler ......., .......... ve ......... kazada hayatını kaybeden Hatice Gülerşen"in kardeşleridir. Mahmemece kaza taraihinde bekar olaak vefat eden ve 17 yaş 6 aylık olan murisin yaşı küçük üç kız kardeşi ve babasına destek olacağı kabul edilerek yapılan hesaba göre hüküm verilmiştir. Soruşturma dosyasında murisin annesinin alınan beyanında, kaza tarihinde murisin ..............kaldığını beyan etmiştir.Dosya kapsamına göre murisin annesi ile babasının 2000 yılında boşandığı anlaşılmaktadır.
Kardeşlerin birbirine karşı kural olarak bakım görevi yoktur. Ancak, bir kardeşin diğer kardeşe eylemli ve düzenli olarak yardım etmesi halinde, bu kardeş diğerinin desteği sayılır. Bu halde, davacı kardeşin refah halinde bulunması şartı aranmaz. Kardeşler arasında gerçek bakım ilişkisi olduğundan, hayatta kalan kardeş destekten yoksun kalma tazminatı talebinde bulunabilir.
TMK.nun 364. maddesine göre, herkes, yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan kardeşlerine nafaka vermekle yükümlü olmaları nedeniyle desteğin refah içinde, destek tazminatı talep eden kardeşinde, yardım edilmediğinde yoksulluğa düşeceği ispat edilmesi durumunda destek tazminatı talep edebilir.
Ölen kardeşin, küçük olması ve ölmeden önce çocuk esirgeme kurumunda kaldığı, ölümünden önce yardımının bulunmaması, sağ kalan kardeşlerin, ihtiyaç içinde bulunduğunu ya da ileride ihtiyaca düşeceğini ve ölenin de bolluk içinde yaşadığını, hiç değilse ileride bolluğa erişmesinin beklenir olduğu hususu araştırılarak tartışılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
4-Mahkemece hükme esas alınan 21.06.2013 tarihli aktüer raporunda murisin üç küçük kız kardeşine ve babasına destek olacağı kabul ederek hesaplam yapılmış, ancak destek pay oranlarını belirtmemiş, 18 yaşına kadar ve sonrasında çalışacağını, 20 yaşında evleneceğini kabul ettiğini belirtmiştir.
Hayatın olağan akışına göre çocuğun ileride evleneceği ve en az iki çocuk sahibi olacağı kabul edilerek, desteğin evleninceye kadar gelirinin yarısını kendi ihtiyaçları yarısını da anne ve babası için ayıracağı varsayılarak bu dönemde desteğe iki anne ve babaya birer pay vermek suretiyle desteğin tüm gelirine oranlandığında evlenmeden önceki dönem içinde anne ve babanın her birine %25 pay verilmesi gerektiği, desteğin ileride evlenmesi ile birlikte desteğe iki eşe iki anne ve babaya birer pay verilerek, yine desteğin tüm gelirinin oranlanarak anne ve babaya %16 şar pay ayrılması, desteğin bir çocuğunun olması durumunda iki pay desteğe, iki pay eşe bir pay çocuğa ve birer pay anne ve babaya ayrılmak suretiyle desteğin tüm gelirine oranlandığında anne ve baba için %14 er pay verilmesi daha sonra ikinci çocuğun doğacağı varsayılarak bu kez desteğe iki, eşe iki, çocukların her birine birer ve anne ve babaya birer pay verilerek desteğin tüm gelirine oranlanarak anne ve babaya 12,5 er pay verilmesinin uygun olacağı, daha sonra anne ve babadan yaşam tablosuna göre hangisi destekten çıkacaksa kalan kişiye diğerinin payının ilave edilmesi kazanılmış haklar korunarak destek tazminatlarının varsayımsal hesabının yapılması gerekirken, desteğin 16 yaşından önce de çalıştığı kabul edilerek ve davacı babasına hangi tarih aralağından hangi oranlarda destek olacağı belirtilmeksizin hazırlanan yetersiz, denetime elverişli olmayan aktüer raporuan göre karar verilmesi de doğru görülmemiş ve bozma nedeni yapılmıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ............ vekili ve davalı ........ sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenle davalı .......... vekilinin, (3)ve (4) bentlerde açıklanan nedenlerle davalı ....... temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 30/03/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.