
Esas No: 2015/23254
Karar No: 2016/9831
Karar Tarihi: 13.06.2016
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2015/23254 Esas 2016/9831 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, 31.12.2004 tarihinde vefat eden sigortalı eşinden dolayı bağlanması gereken ölüm aylığının başlangıcının 03.03.2005 tarihli tahsis talebine göre 01.04.2005 tarihi olması gerektiğinin ve bu tarihe göre ödenmesi gereken aylıkların ve davalı kurum işlemlerine göre sonradan ödenen ölüm aylıklarına işleyen faizlerin tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği üzere, davaya konu işlemin idari nitelikte olması nedeniyle, idari yargıda idare mahkemelerinde davanın açılması gerektiği gerekçesi ile dava şartı yokluğundan dolayı davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Eldeki davada, davacının eşinin 5434 sayılı Yasa kapsamında geçen hizmetleri nedeniyle daha önceden davacı ile Kurum arasında hizmetlerin geçerli olup olmadığı hususunda uyuşmazlık çıktığı anlaşılmakta ise de, bu uyuşmazlığın idari yargıda ve Danıştay Kararı gereğince son bulduğu, Danıştay kararından sonra davacının davalı kurumdan 2829 sayılı Yasa kapsamında hizmet birleştirilmesi suretiyle kesinleşen karara göre ve ilk tahsis talebine istinaden ölüm aylığı bağlanmasına ilişkin talebine davalı Kurumca öncelikle 01.10.2008 tarihi itibari ile 506 sayılı Yasa kapsamında ölüm aylığı bağlandığı, fakat itiraz üzerine, aylık başlangıç tarihini de değiştirerek kurumun red işlemi olan 09.06.2006 tarihinden itibaren aylık bağlandığı anlaşılmakta olup, bağlanan aylığın 2829 Sayılı Yasa uygulanmak suretiyle ve 506 sayılı Yasa kapsamında bağlandığı, eldeki uyuşmazlığın da 506 sayılı Yasa kapsamında bağlanması gereken aylığın başlangıç tarihinin ne olması gerektiği ile işleyen faiz alacağının bulunup bulunmadığı hususlarında toplandığı anlaşılmakta olup, bu tür davalara bakma görevinin İş Mahkemelerine ait olduğu hususu açıktır.
Açıklanan nedenlerle, mahkemece, davada görevli mahkemenin iş mahkemeleri olduğu dikkate alınarak işin esasına girilerek karar verilmesi gerekirken, davanın, idari işleme karşı açılmış olduğundan bahisle yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı avukatını bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm sair yönleri incelenmeksizin bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarda açıklanan nedenlerle sair yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 13.06.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.