17. Hukuk Dairesi 2015/3634 E. , 2016/4186 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Ticaret
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkiline trafik sigortalı, davalıya ait aracın tek taraflı trafik kazası geçirmesi sonucu araç içinde yolcu olarak bulunan kişinin vefatı nedeniyle yakınlarına destekten yoksun kalma tazminatı ödediklerini belirtip, kaza sırasında sigortalı araç sürücüsünün alkollü olması nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere dava dışı kişilere ödenen destekten yoksun kalma tazminatı 91.233,56 TL‘nin 06.06.2012 ödeme tarihinden işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir
Davalı cevap vermemiştir.
Mahkemece toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre kazanın alkolün etkisiyle meydana gelmediği belirtilerek davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava zorunlu mali mesuliyet sigortasından kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkindir.
2918 sayılı KTK.nun 48. maddesinde; alkollü içki alması nedeniyle güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu ifade edilmiştir.
Ayrıca Zorunlu Mali Mesuliyet Sorumluluk Genel Şartlarının B.4.d (kaza tarihinde yürürlükte bulunan) maddesinde; tazminatı gerektiren olay işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin veya motorlu aracın hatır için karşılıksız olarak kendilerine verilen kişilerin uyuşturucu veya keyif verici maddeler almış olarak aracı sevk ve idare etmeleri esnasında meydana gelmiş veya olay yukarıda sayılan kişilerin alkollü içki almış olmaları nedeniyle aracı güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş bulunmalarından ileri geliyorsa sigortacının sigorta ettirene rücu hakkı olduğu açıklanmıştır.
Yargıtay"ın yerleşik uygulamalarında; sürücünün aldığı alkolün oranının doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, mahkemece nöroloji uzmanı, hukukçu ve trafik konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurlarında olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması, sonuçta olayın tek başına alkolün etkisiyle meydana geldiğinin saptanması durumunda, oluşan hasarın poliçe teminatı dışında kalacağı ilkesi benimsenmektedir. (YHGK 23.10.2002 gün ve 2002/11-768-840; YHGK 7.4.2004 gün ve 2004/11-257-212; YHGK 2.3.2005 gün ve 2005/11-81-18; YHGK 14.12.2005 gün 2005/11-624-713 sayılı ilamları)
Somut olayda ; mahkemece hükme esas alınan 16.08.2013 günlü bilirkişi raporunda davalı sigortalıya ait aracın kaza sırasında sürücüsü olan ...’ın alkollü olduğuna ilişkin hiçbir ölçüm değeri veya muayene bulgusu görülmediği, kaza ile alkolü ilişkinlendirecek bir objektif ve bilimsel bulgu bulunmadığı belirtilerek kazanın oluşunda alkolün etkisinden söz edilemeyeceği bildirilmiştir. Ancak, dosya arasına getirtilen ... Cumhuriyet Başsavcılığının 2012/21 sayılı takipsizlik kararının dayalı olduğu ceza soruşturması evrakı içinde davalı sigortalıya ait aracın kaza sırasındaki sürücüsü ...’ın kazadan yaklaşık bir saat sonra verilen numuneye göre düzenlenen ve 1.88 promil alkollü olduğunu gösteren ... Devlet Hastanesine ait rapor bulunduğu görülmüştür.
Bu durumda mahkemece dosyanın trafik uzmanı, nörolog, aktüerya uzmanı ve sigortacıdan oluşan önceki bilirkişi kuruluna tevdii ile kazanın oluş şekli, yol, hava vs. koşullar bir bütün olarak değerlendirilip kazanın salt (münhasıran) alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurlarında olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının ve kazada vefat eden ...’ın eşi ve kızı için destekten yoksun kalma tazminat miktarının saptanması yönünden ayrıntılı, gerekçeli ve denetime açık ek rapor alınması, ondan sonra varılacak sonuca göre karar vermek gerekirken, hatalı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 04/04/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.