Abaküs Yazılım
17. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/17978
Karar No: 2016/4370
Karar Tarihi: 06.04.2016

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2015/17978 Esas 2016/4370 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2015/17978 E.  ,  2016/4370 K.

    "İçtihat Metni"

    Davacı ... ile davalılar ... Belediye Başkanlığı, ... arasındaki dava hakkında, ... Asliye Hukuk Mahkemesi"nce verilen 08/10/2013 gün ve 2008/97-2013/199 sayılı hükmün, Dairemizin 18.06.2015 gün ve 2014/5773-2015/8916 sayılı kararı ile bozulmasına karar verilmiş olup süresi içinde davacı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya incelendi, gereği düşünüldü;
    - K A R A R -
    Davacı vekili, davalının sebep olduğu kazada müvekkilinin yaralandığını ve diz üstlünden kesilen ayağı sebebi ile iş gücü kaybı bulunduğunu açıklayıp ıslah ile artırılan 554.512,02 TL maddi, 600.000,00 Tl manevi tazminatın tahsilini talep etmiştir.
    Davalı ... vekili, sürücüye gerekli eğitimlerin verildiğini, müvekkilinin kusurunun bulunmadığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı ... vekili, müvekkilinin tamamen kusursuz olduğunu ve taleplerin fahiş olduğunu ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
    Davalı ... vekili, müvekkilinin kusuru ve kazaya etkisi bulunmadığını, davacının tam kusurlu olduğunu ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.
    Mahkemece, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davanın kısmen kabulü ile 434.283,50 TL maddi. 50.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen ve müştereken tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacı vekili, davalı ... vekili, ... vekili, ... vekilince temyiz edilmiştir.
    Dairemizce verilen 18.06.2015 gün ve 2014/5773-2015/8916 sayılı bozma kararında; kaza tarihinde yürürlükte bulunan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği"ne uygun rapor alınarak sonucuna göre karar vermek gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetli bulunmadığı, inşaat malzemeleri, odun, kömür ve su bayiliği yaptığı iddia edilen davacının işletmesine ilişkin bilgileri, işletme defteri ve vergi kayıtları toplanarak, yapılan işten sağlanan bir gelirinin bulunması halinde bu gelirin elde edilmesinde davacının bedensel ve yönetsel katkısı belirlenip, kişinin yerine başkasının çalıştırılması olanağı gözönüne alınarak ona yapılacak ya da yapılması gereken ücret temel esas alınarak bu miktar üzerinden gerçek zararının hesaplanması gerekli olduğu, mahkemece taraflar arasında tanzim edilen
    kira sözleşmesi veya işletenlik sıfatını sona erdirecek başka tür bir sözleşme olup olmadığı, uzun süreli ve 3.kişileri bağlayacak güçte bir sözleşmesinin bulunup bulunmadığı, aracın fiilen teslim edilip edilmediği ekonomik yararlanmanın kime ait olduğu, kira sözleşmesi ve kira bedelinin maliye ve vergi dairelerine bildirilip bildirilmediği gerektiğinde işleten ve ..."nün ticari defter ve kayıtlar üzerinde bilirkişi marifetiyle inceleme yaptırılmak suretiyle kira veya diğer tür imzalanan sözleşmesinin fatura, ruhsat ve cari hesap hareketleri gibi yan delillerle desteklenip desteklenmediği, davalının işletenlik sıfatının devam edip etmediği hususları tartışılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulması isabetli görülmediği, davacı vekilince işleten, sürücüsü ve sürücünün işvereni aleyhine açılan davada dava dilekçesi ile talep edilen maddi-manevi tazminatların davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi yönünde bir talep bulunmadığı halde mahkemece talep aşılarak hükmolunan tazminatların davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi de doğru görülmediği, bozma neden ve şekline göre manevi tazminata ve harca ilişkin davacı vekili ve davalı ... vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına dair karar vermek gerektiği belirtilmiştir.
    Davacı vekilinin karar düzeltme talebi üzerine dosyanın yeniden yapılan incelemesinde;
    1-)Dosya içeriğine, mahkeme kararında belirtilip Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, 6100 Sayılı HMK.nun geçici 3. maddesinin 2. fıkrası delaletiyle, 1086 Sayılı HUMK.nun 440. maddesinde sayılan nedenlerden hiç birisine uygun olmayan aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan davacı vekilinin sair karar düzeltme istemlerinin reddi gerekmiştir.
    2-) Temyize konu davada kaza tarihi 08.04.2008 tarihidir. Dairemiz bozma ilamında maddi hata yapılmak sureti ile dava konusu olayın 13.05.2009 tarihinde gerçekleştiği belirtilmiştir. Kaza tarihi olan 08.04.2008 tarihinde Sosyal Sigortalar Sağlık işlemleri Tüzüğü geçerli olmasına rağmen maluliyet oranının tespiti açısından Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği"ne göre rapor alınması şeklindeki bozma gerekçemiz yerinde olmayıp kaldırılması gerekmektedir.
    3-) Dairemiz bozma gerekçesinin 5. bendinde sürücüsü ve sürücünün işvereni aleyhine açılan davada dava dilekçesi ile talep edilen maddi-manevi tazminatların davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi yönünde bir talep bulunmadığı halde mahkemece talep aşılarak hükmolunan tazminatların davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi doğru görülmediğine ilişkin tespitler yanlıştır. Şöyle ki, Dairemiz bozma gerekçesinde dava dilekçesinde davacının
    müşterek-müteselsil sorumluluk talebinin bulunmadığı söylenmiş fakat dava dilekçe içeriğinde müşterek-müteselsil sorumlu tutulma talebi mevcuttur.
    Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
    Müteselsil sorumluluk yasadan kaynaklanan bir sorumluluktur. 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun "müşterek borçluların mesuliyeti" başlığını taşıyan 142. maddesinin 1. fıkrasına göre, alacaklı, müteselsil borçluların cümlesinden veya birinden borcun tamamen veya kısmen edasını istemekte muhtardır. Aynı maddesinin 2. fıkrasında ise borcun edasına kadar bütün borçluların mesuliyetinin devam edeceği hükme bağlanmıştır.
    Yine BK.’nun 50. ve 51. maddelerinde, birden ziyade kimseler birlikte bir zarar ika ettikleri takdirde müşevvik ile asıl fail ve fer"an methali olanlar, tefrik edilmeksizin müteselsilen mesul olurlar. Hakim bunların birbiri aleyhine rücu hakları olup olmadığını takdir ve icabında bu rücuun şümulünün derecesini tayin eyler hükmü açıkça zarara sebebiyet verenler arasındaki kusur oranlarının kendi aralarındaki rücuu durumunda önemli olduğunu vurgulamaktadır.
    2918 sayılı KTK’nun 88. maddesi uyarınca da, bir motorlu aracın katıldığı bir kazada bir 3. kişinin uğradığı zarardan dolayı birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa bunlar müteselsil olarak sorumlu tutulur denilmektedir.
    Açıklanan ilkeler ışığında somut olaya baktığımızda; davacı vekili, müvekkilinin sürücü olarak bulunduğu aracın kaza yaptığını belirterek müvekkiline çarpan aracın sorumlularından müvekkilinin zararının tazminini talep etmiştir. Davacının davasını teselsül hükümlerine göre açmasına, zararının tamamını davalılardan talep etmesine, müteselsil sorumlulukta kural olarak borçlulardan her birinin borcun tamamından sorumlu olmasına, kusurun paylaştırıldığı durumlarda zarar görenin isterse tüm hasar sorumluları hakkında dava açabileceği gibi sadece bunlardan birisinden de hasarın tamamını isteyebilmesine göre, hükmolunan tazminatların davalılardan müştereken ve müteselsilen hükmedilmesi isabetli iken bozma gerekçemizde aksi yönde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bu nedenle, işbu bozma gerekçemizin kaldırılmasına karar verilmiştir.
    4-)Dairemizin bozma gerekçesinin 6. bendinde, kaza tarihinin maddi hata ile başka bir tarih olduğu kabul edilerek maluliyet oranının belirlemesinin yanlış olduğu düşüncesi ile; bozma neden ve şekline göre manevi tazminata ilişkin davacı vekili ve davalı ... vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Mevcut durum itibari ile; manevi tazminata ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesi yapılabilecektir.
    a) Davacı vekilinin manevi tazminata ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde; dava, trafik kazasından kaynaklanan
    maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkında hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de göz önünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, M.K.nun 4.maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hak ve nesafete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
    Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında, davacı vekilinin temyiz itirazının kabulüyle davacı için takdir olunan manevi tazminatın düşük olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
    b) Davalı ... vekilinin manevi tazminata ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde; dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı ... vekilinin manevi tazminata ilişkin temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin yerinde görülmeyen sair karar düzeltme istemlerinin reddine, (2) nolu ve (3) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile 18.06.2015 gün ve 2014/5773-2015/8916 sayılı ilamındaki 2 ve 5 nolu bozma nedenlerininin ilamdan çıkartılmasına, (4) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 18.06.2015 gün ve 2014/5773-2015/8916 sayılı ilamındaki bozma nedenlerine bir bent daha eklenerek hükmün BOZULMASINA, tashihi karar peşin harcının istek halinde davacıya geri verilmesine, 06/04/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi