Abaküs Yazılım
17. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/13264
Karar No: 2016/4670
Karar Tarihi: 12.04.2016

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2014/13264 Esas 2016/4670 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2014/13264 E.  ,  2016/4670 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı ... vekili ile davalı ... mirasçıları ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    -K A R A R-
    Davacılar vekili; davalıların işleteni, sürücüsü ve zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğu aracın çarpması sonucu 16.06.2008 tarihinde meydana gelen trafik kazasında müvekkillerinin desteği ..."in hayatını kaybettiğini, davacıların müteveffanın desteğinden mahrum kalmalarının yanı sıra kazadan sonra 42 gün süreyle hastanede yatması sebebiyle belgelenemeyen tedavi ve yol gideri yaptıklarını, ölümü nedeniyle cenaze masraflarının olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, davacı eş ... için 2.000 TL maddi, 50.000 TL manevi; davacı çocuklar için ayrı ayrı 2.000 TL maddi, 25.000 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 04.11.2013 tarihinde harcını tamamlamak suretiyle destekten yoksun kalma taleplerini davacı ... için 37.790,32 TL, ... için 7.061,38 TL, ... için 6.828,44 TL olmak üzere toplam 51.680,14 TL"ye, tedavi gideri istemini 13.817,98 TL"ye, yol giderini 840 TL"ye, defin giderini 800 TL"ye yükseltmiştir.
    Davalı ... şirketi vekili, davanın reddini savunmuştur.
    Davalı ..."ün yargılama sırasında ölümü nedeniyle davaya dahil edilen mirasçıları ... ve ... vekili; müvekkillerinin araç sahibi murislerinin kazada kusurunun bulunmadığını, maddi ve manevi tazminat taleplerinin fahiş olduğunu, müvekkillerinin davaya dahil edildikleri tarihten öncesi faizden sorumlu olmadıklarını öne sürerek, davanın reddini savunmuştur.
    Davalı ... vekili, davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece; davalı sürücünün %40, desteğin %60 oranında kusurlu oldukları kabul edilerek, bilirkişi raporu benimsenmek suretiyle, maddi tazminat davalarının kabulüne; davacı ... için 37.790,32 TL, ... için 7.061,38 TL, İluana için 6.828,44 TL olmak üzere toplam 51.680,14 TL destek tazminatının tüm davalılardan müteselsilen tahsiline, davalı ... için 05.06.2009 temerrüt, diğer davalılar için kaza tarihinden yasal faiz uygulanmasına, davalı ... şirketinin poliçe limitiyle sınırlı sorumlu sayılmasına; 13.817,98 TL hastane ve tedavi gideri, 840 TL yol gideri ve 800 TL defin gideri olmak üzere toplam 15.457,98 TL tazminatın davalılar ... ve ... mirasçılarından kaza tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte müteselsilen tahsiline; manevi tazminat davalarının kısmen kabulü ile; davacı ... için 20.000 TL, ... için 10.000 TL, İluana için 10.000 TL manevi tazminatın davalılar ... ve ... mirasçılarından kaza tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte müteselsilen tahsiline karar verilmiş, karar davalı ... vekili ile davalı ... mirasçıları ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde bir usulsüzlük bulunmamasına göre, davalı ... vekilinin yerinde görülmeyen tüm, davalı ... mirasçıları ... ve ... vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
    2-Dava; davacılar murisinin ölümü nedeni ile 6098 sayılı TBK."nun 53. ve 56. maddeleri gereğince maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
    Davalıların işleteni, sürücüsü ve zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğu aracın neden olduğu kazada davacıların desteği ... hayatını kaybetmiş; davacı mirasçılar, destekten yoksun kalma tazminatı ile birlikte 13.817,98 TL belgeli tedavi giderinin yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemişlerdir. Mahkemece davalı ... şirketi sadece destekten yoksun kalma tazminatından sorumlu tutulmuş, tedavi giderinden davalı ... AŞ."nin sorumluluğunun bulunmadığı gerekçesi ile bu istem yönünden davalı ... şirket dışındaki davalılar aleyhine hüküm kurulmuştur.
    Oysa ki, Borçlar Kanunu"nun 45. maddesi (6098 sayılı TBK md. 53) gereğince bedensel zarar türleri arasında değerlendirilen tedavi giderlerinden, 2918 sayılı KTK. ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları uyarınca zorunlu mali sorumluluk sigortacısının (trafik sigortası) sorumluluğu bulunmakta olup, davalı ... Sigorta AŞ. yönünden davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.
    Ancak bununla birlikte, yargılama sırasında 25.02.2011 tarihinde yürürlüğe giren ve 2918 sayılı Yasanın 98. maddesinde değişiklik yapan 6111 sayılı Yasanın 59. maddesinde, “trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın "Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı", Yasanın geçici 1. maddesi ile de "Bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı, söz konusu sağlık hizmet bedelleri için bu Kanunun 59"uncu maddesine göre belirlenen tutarın %20"sinden fazla olmamak üzere belirlenecek tutarın üç yıl süreyle ayrıca aktarılmasıyla anılan dönem için ilgili sigorta şirketleri ve Güvence Hesabının yükümlülüklerinin sona ereceği" öngörülmüştür.
    2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 91. maddesi ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları A-1. maddesinde, sigortacı poliçede belirtilen aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre işletene düşen hukuki sorumluluğu zorunlu sigorta limitlerine kadar temin edeceği düzenlenmiştir. Karayolları Trafik Kanuna göre, zorunlu mali sorumluluk sigortası yaptırmak zorunludur.
    Sigorta poliçesinde belirtilen, motorlu aracın işletilmesinden kaynaklanan kaza nedeniyle sigorta şirketi zarar görenlerin tedavisi için ödenen giderleri zorunlu olarak teminat altına alır, sigorta şirketinin yasadan ve sözleşmeden doğan bu yükümlülüğü, 6111 sayılı Yasa ile getirilen düzenleme ile sona erdirilmiş bulunmaktadır.
    Yukarıda açıklanan yasal düzenlemelere göre, 2918 sayılı Yasanın 98. maddesinde belirtilen tedavi giderleri yönünden sorumluluk "Sosyal Güvenlik Kurumu"na" geçtiğinden eldeki davada yasal hasımın "Sosyal Güvenlik Kurumu" olması gerekir.
    Dosya kapsamındaki faturalardan talep edilen 13.817,98 TL tedavi giderinin Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğuna esas nitelikte olduğu anlaşıldığından, "Sosyal Güvenlik Kurumu" davaya dahil edilerek, Sosyal Güvenlik Kurumu"nun sorumluluğunun tespit edilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile, davalı ... şirketi ile birlikte sorumluluğu sona eren davalılar yönünden davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.
    3-Davalıların davacıya karşı sorumluluğu, yasadan kaynaklanan müteselsil sorumluluk ve aralarındaki münasebet ihtiyari dava arkadaşlığıdır. Müteselsil borçluluk niteliği itibariyle bölünebilen bir edimin birden fazla borçlusundan her birinin edimin tamamını ifa etmekle yükümlü olduğu bir borçluluk
    türü olup borçlulardan birinin edimin tümünü ifa ederek alacaklıyı tatmin etmesi halinde, evvelce mevcut olmasa dahi ifayı gerçekleştiren borçlu ile diğer borçlular arasında bir hukuki ilişki doğacaktır. Alacaklıyı tatmin eden bir borçlu, kendisine isabet eden paydan daha fazla bir ödemede bulunduğu takdirde bu fazlalık ölçüsünde diğer borçlulara başvurabilecektir. Bu durum bir borçlunun alacaklıyı tatmin etmesi halinde diğer borçluların da alacaklı karşısında alacaklının tatmin edilmesi ölçüsünde borçtan kurtulmalarının (BK m. 145/I) doğal bir sonucudur. Buna bağlı olarak yasa koyucu da alacaklıyı tatmin eden borçlunun kendi payından fazla ödemede bulunması durumunda bu fazlalık ölçüsünde diğer borçlulara başvurabileceğini açıkça düzenlemiştir (BK m. 146/I). Bu şekilde belirlenen hak o borçlunun rücu hakkıdır. Yasa koyucu kendi payından fazla ödemede bulunan bir borçluya tanıdığı rücu hakkını kuvvetlendirmek amacıyla (BK m. 146/I) halefiyete de yer vermiştir. Açıklanan maddi hukuk hükümleri usul hukukunda dava olarak tezahür etmektedir. Müteselsil borçlular arasındaki ihtiyari dava arkadaşlığı nedeniyle hükmü temyiz etmeyenler hakkında lehe ya da aleyhe verilen kararın kesinleştiği düşünülebilirse de kesinleşme, sorumluluk davasına ilişkin olup ardından görülecek rücu davası yönünden yani borçlular arasındaki iç ilişki yönünden hüküm ifade etmez. Davalılar arasında açılabilecek rücu davası dikkate alındığında davalı ... mirasçıları ... ve ... vekilinin diğer davalı ... AŞ. aleyhine hükmü temyizde hukuki yararı bulunduğu aşikardır.
    Zira görülmekte olan sorumluluk davasındaki karar, sorumlular arasındaki rücu davası yönünden kesin hüküm oluşturmaz ise de sorumluluk davasının kararı güçlü delil oluşturmaktadır. Hakkında güçlü delil oluşan davalının rücu davası yönünden sorumluluk davası hükmünü diğer müteselsil borçlu aleyhine temyiz etmesinde hukuki yararı vardır. İhtiyari dava arkadaşlarının sonradan birbirlerine karşı açacakları rücu davasında, esas alınacak mahkeme kararı, ihtilaf henüz önünde iken doğru olarak oluşmalı ve mahkeme davalıların ne oranda sorumlu tutulup tutulmayacaklarını sorumluluk davası sırasında halletmelidir. Bu kabul tarzı rücu davasında haksız yere temyiz edenler aleyhine güçlü delil oluşturmaması yönünden doğru olduğu gibi usul ekonomisi yönünden de tarafları tatmin edecektir. Temyiz etmeyen tarafların usulü müktesep hakları da mahkemece icrai nitelikte bir hüküm kurulmayacağı, bozma sonrası kararın gerekçesinde haklarındaki karar temyiz edilmediğinden kesinleşen davalıların da sorumluluk derecesinin tespit edilmesiyle yetinileceği dikkate alındığında ihlal edilmemiş olacaktır (YHGK., 04.11.2009 tarih, 2009/16-428 Esas, 2009/483 Karar).
    Yukarıdaki açıklamalar göz önüne alınarak somut olaya bakıldığında; davacılar vekili, 840 TL yol ve ve 800 TL defin giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş, bu giderlerden davalı ... şirketinin sorumluluğunun bulunmadığı gerekçesi ile davalı ... şirket dışındaki davalılardan tahsiline karar verilmiştir. Hüküm yol ve defin giderlerinden sigorta şirketinin de sorumluluğunun bulunduğu yönünden sadece davalı ... mirasçıları ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmiş olup, temyiz etmeyen davacılar vekili ile hükmü bu yönü ile temyiz etmeyen davalı ... yönünden karar kesinleşmiştir.
    Dosya kapsamından, davacıların desteğinin ölmeden önce bir süre tedavi gördüğü, davacıların tedavi süresince yol gideri gibi belgelenemeyen bir takım giderler yaptığı anlaşılmaktadır. Öte yandan, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 53. maddesinde cenaze giderlerinin de ölüm nedeniyle meydana gelen zararlardan olduğu hüküm altına alınmıştır. Bu nedenle zarar sorumluları, ölüm halinde yapılan cenaze giderlerinden ve belgelenemeyen, ancak tedaviye bağlı olarak yapılması olanaklı bulunan ulaşım giderinden sorumludur.
    Bu durumda, ulaşım ve defin gideri istemleri yönünden davalı ... şirketinin diğer davalılarla birlikte sorumlu tutulmaması doğru değildir.
    Bununla birlikte davacılar vekili ve davalı ... vekili tarafından hüküm bu yönü ile temyiz edilmemiş olması nedeni ile davalı ... AŞ. lehine usulü müktesep hak oluşmuştur. Davacı tarafın temyizi bulunmadığından davalı ... mirasçıları ... ve ... vekilinin temyizi üzerine davalı ... AŞ."nin de belirlenen yol ve cenaze giderlerinden sorumluluğu cihetine gidilemez. Zaten bunun icra kabiliyeti de bulunmamaktadır. Ancak davalı ... mirasçıları ... ve ..., davalı ... AŞ. ile müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulması gereken 840 TL yol ve ve 800 TL defin giderinden tek başına sorumlu tutulacaklarından, davalı ... AŞ."den aralarındaki iç ilişkiye göre bunu rücu edebilir. Açıklanan gerekçelerle rücu davası ile borçluları arasındaki iç ilişki ve usul ekonomisi dikkate alındığında; kararın davalı ... şirketinin de sorumluluğu bulunduğu yönündeki temyizinde davalı ... mirasçıları ... ve ..."in hukuki yararının bulunduğunun kabulü zorunlu olduğu gibi, hakkındaki karar bu yönü ile kesinleşen davalı ... AŞ."nin belirlenen maddi tazminattan sorumluluğuna ilişkin değerlendirme yapılarak davalı ... mirasçıları ... ve ... ile davalı ... AŞ. arasındaki iç ilişkide geçerli olmak üzere; davalı ... AŞ."nin hüküm fıkrasının 3. bendinde yazılı ve davalı ... mirasçıları ... ve ..."in sorumlu
    tutuldukları 800 TL defin ve 840 TL yol giderinden sorumlu olduğu hususunun tespitiyle yetinilmesi, bu şekilde icrai nitelikte bir hüküm kurulmayarak davacıya karşı ... Sigorta AŞ. yönünden usulü kazanılmış hakkında ihlal edilmemesi gerektiğinden hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin tüm, davalı ... mirasçıları ... ve ... vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) ve (3) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davalı ... mirasçıları ... ve ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, aşağıda yazılı harcın temyiz eden davalı ..."den alınmasına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı ... mirasçıları ... ve ..."e geri verilmesine, 12.04.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi