17. Hukuk Dairesi 2016/892 E. , 2016/4776 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı ... ve .... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, asıl davada davalıların işleteni, sürücüsü ve sigortacısı olduğu aracın sebep olduğu kazada müvekkilinin yaralandığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere maddi-manevi tazminat isteminde bulunmuş, birleştirilen davada ise araç malikinin davalı ... olduğunu belirterek maddi-manevi tazminat isteminde bulunmuş, ıslah dilekçesi maddi tazminat talebini yükseltmiştir.
Davalı vekili, kazaya neden olan aracı kaza tarihinden önce birleştirilen dosya davalısı ..."e sattığını, işletenlik sıfatının bulunmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Davalı ... vekili davanın reddini savunmuştur.
Davalılar ... ve ... vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, 43.128,68 TL maddi tazminatın davalılar ve birleşen dosya davalısından müştereken ve müteselsilen tahsiline, manevi tazminat talebi yönünden verilen karar Yargıtay bozmasına konu olmadığından bu hususta herhangi bir karar verilmesine yer olmadığına, karar verilmiş, hüküm davalı ... vekili ve davalı .... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir.
Anayasanın 141. maddesinde, mahkeme kararlarının gerekçeli olarak yazılması öngörülmüş bulunduğu gibi, HUMK"un 388/3. maddesinde de verilen hükümde, iddia ve savunma yönünden toplanan deliller, delillerin tartışması, varılan sonuçla ilgili hukuki nedenler, taraflara yüklenen borç ve sağlanan hakların kuşkuya yer vermeyecek şekilde açıkça yazılması gerektiği belirtilmiştir. HUMK.nun 74. maddesine göre Kanunu Medeni ile muayyen hükümler mahfuz olmak üzere hakim her iki tarafın iddia ve müdafaalariyle mukayyet olup ondan fazlasına veya başka bir şeye hüküm veremeyeceği hüküm altına alınmıştır.
Mahkemece davacı tarafından açılan davalar arasında hukuki ve fiili irtibat bulunması nedeniyle birleştirilmesine karar verilmiş ve buna göre hüküm kurulmuş ise de birleştirilen davalar bağımsızlıklarını koruyacağından her davada talepler ayrı ayrı değerlendirilerek hüküm kurulması gerekir. Asıl ve birleştirilen davalar hakkında tek hüküm kurulmamış olması doğru görülmemiştir.
Kabule göre de; davalı ... aleyhindeki dava, aracın malik/işleteni sıfatıyla açılmıştır.
2918 Sayılı KTK.’nun 20/d maddesi hükmü uyarınca, noterlerce gerçekleştirilen devir işlemleri araç mülkiyetinin devri için yeterli olup, işlemin tamamlanması için trafik tesciline alıcı adına tescil işlemi yapılması mutlak koşul değildir. Tescil işlemi idari bir tasarruf olup, yaptırılmaması ayrı bir yaptırıma tabidir ve mülkiyetin devri için kurucu nitelik taşımaz. Bunun sonucu olarak da, trafik kayıtları mülkiyeti gösteren sicillerden olmakla birlikte, bu karine kesin değildir. Ayrıca, noter satışıyla devralan, adına tescil işlemi yaptırmamış olsa dahi aracın maliki sayılır.
Somut olayda, kazaya neden olan araç dosyada mevcut ... 60. Noterliğinin 25/02/2010 tarih 04627 yevmiye numaralı resmi araç satış sözleşmesi ile ... adına satış görmüş, kaza ise 24.11.2010 tarihinde meydana gelmiştir.
Bu durumda mahkemece davalı ... aleyhine açılan davanın işletenlik sıfatı bulunmadığından reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi de doğru görülmemiştir.
Bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına dair karar vermek gerekmiştir.
Sonuç: Yukarıda açıklanan açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma neden ve şekline göre davalı ... vekilinin ve davalı .... vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı ... ve ...."ne geri verilmesine 14/04/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.