17. Hukuk Dairesi 2016/5478 E. , 2016/4788 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; müvekkilinin trafik sigortacısı olduğu davalıya ait aracın karıştığı çift taraflı trafik kazasında hasarlanan diğer araç için poliçe kapsamında ödeme yapıldığını, ödenen hasar bedelinin rücuen tahsili amacıyla davalı aleyhine başlatılan icra takibine haksız olarak itiraz edildiğini ve takibin durduğunu belirterek takibe yapılan itirazın iptaliyle takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece; iddia, savunma, toplanan kanıtlara ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davanın kabulü ile davalının itirazının iptaline, icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, trafik sigorta poliçesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkindir.
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları"nın B.4. kısmında hangi hallerde sigortacının ödediği zararı sigortalıya rücu edilebileceği belirtilmiştir.
Dava dilekçesinde yapılmış olan ödemenin sigortalıdan rücuen tahsili istenilmiş olmasına karşın hangi sebebe dayanılarak rücu talep edildiği açıklanmamıştır. Yine sonraki safhalarda bu konuda davacı tarafça açıklama yapılmadığı gibi mahkemece bu konuda davacı taraftan açıklama istenilmemiştir. Mahkemece, davalının olay sırasında alkollü olduğu değerlendirilerek 11.06.2011 tarihli bilirkişi raporuna itibar edildiği, davalının meydana gelen kazada kusurlu olduğu ve takibe yapılan itirazın yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Ne var ki gerekçeli kararda davalının kusurlu olduğu kabul edilmesine karşın hangi sebebe dayanılarak rücu talebinin kabul edildiği açıklanmamıştır.
Bu nedenle mahkemece, davacı tarafa dayandıkları rücu sebebini açıklaması için süre verilerek açıklanan rücu sebebine göre 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları uyarınca değerlendirme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Kabule göre de; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu"nun 48. maddesinde; alkollü içki alması nedeniyle güvenli araç sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu ifade edilmiştir.
Karayolları Trafik Yönetmeliğinin “Uyuşturucu ve Keyif Verici Maddeler ile İçkilerin Etkisinde Araç Sürme Yasağı” başlıklı 97. maddesinde alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli sürme yeteneğini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu açıklandıktan sonra konu ile ilgili olan “b-2” bendinde alkollü içki almış olarak kandaki alkol miktarına göre araç sürme yasağı kenar başlığı altında; alkollü içki almış olarak araç kullandığı tesbit edilen diğer araç sürücülerinden kandaki alkol miktarı 0.50 promil üstünde olanların araç kullanamayacakları açıklanmıştır.
Ayrıca, Zorunlu Mali Mesuliyet Sorumluluk Genel Şartlarının B.4.d maddesinde; tazminatı gerektiren olay işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin veya motorlu aracın hatır için karşılıksız olarak kendilerine verilen kişilerin uyuşturucu veya keyif verici maddeler almış olarak aracı sevk ve idare etmeleri esnasında meydana gelmiş veya olay yukarıda sayılan kişilerin alkollü içki almış olmaları nedeniyle aracı güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş bulunmalarından ileri geliyorsa sigortacının sigorta ettirene rücu hakkı olduğu açıklanmıştır.
Bununla birlikte, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.4.d maddesinin dayanağını teşkil eden 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu"nun kaza tarihinde yürürlükte bulunan 48. maddesinin ilk fıkrasında, alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli araç sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmeleri yasaklanmış olup, aynı maddenin 2. fıkrasındaki yönetmelik düzenlenmesine olanak tanıyan hükümde, yasaklama yetkisi yönetmeliğe bırakılmış olmadığından, Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 97. maddesinde, yukarıda anılan yasa hükmü tekrarlandıktan ve müteakip, uyuşturucu veya keyif verici maddeler ile alkollü içkilerin oranlarının ne şekilde saptanacağı belirlendikten sonra, yasada yer alan hükmü dikkate almadan salt 0.50 promilin üstünde alınan alkol miktarına göre araç kullanma yasağı getirilmesinin kaza tarihi itibariyle yasal dayanağı bulunmadığından geçersiz bulunmaktadır. Geçersiz yönetmelik hükümlerinin yürürlük tarihindeki yasaya aykırı bir şekilde genel şart olarak kabülü de mümkün değildir.
O halde, hasarın teminat dışı kalabilmesi için kazanın meydana geliş şekli itibariyle sürücünün salt (münhasıran) alkolün etkisi altında kaza yapmış olması gerekmektedir. Diğer bir
anlatımla sürücünün alkollü olması tek başına hasarın teminat dışı kalmasını gerektirmez. Üstelik, böyle bir durumda hasarın teminat dışı kaldığının ispat yükü 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu"nun 1409. maddesi (Eski TTK 1281.) gereğince sigortacıya düşmektedir.
Yargıtay"ın yerleşik uygulamalarında; sürücünün aldığı alkolün oranının doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, mahkemece nöroloji uzmanı, hukukçu ve trafik konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurlarında olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması, sonuçta olayın tek başına alkolün etkisiyle meydana geldiğinin saptanması durumunda, oluşan hasarın poliçe teminatı dışında kalacağından davanın reddine aksi halinde kabulüne karar verilmesi gerekeceği ilkesi benimsenmektedir. (Bkz.YHGK 23.10.2002 gün ve 2002/11-768-840; YHGK 7.4.2004 gün ve 2004/11-257-212; YHGK 2.3.2005 gün ve 2005/11-81-18; YHGK 14.12.2005 gün 2005/11-624-713 sayılı ilamları)
Somut olayda, davalı ... idaresindeki davacı şirkete trafik sigortalı olan araç seyir halinde iken davadışı başka bir araçla çarpışmıştır. Davacı ... şirketi tarafından kazada hasarlanan diğer araç için poliçe kapsamında ödeme yapılmış olup ödenen hasar bedelinin sigortalı olan davalıdan rücuen tahsili talep edilmiştir.
Bu durumda mahkemece, kazanın münhasıran alkolün etkisi altında meydana gelip gelmediği, kazanın meydana gelmesinde başka etkenlerinde rol alıp almadığı hususunda, içlerinde nöroloji uzmanının da bulunduğu uzman bilirkişi kurulundan ayrıntılı, gerekçeli ve denetime açık rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
2-Bozma sebep ve şekline göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, 14.04.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.