8. Hukuk Dairesi 2019/5368 E. , 2019/11121 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup, hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtayca incelenmesi davalılardan ... vekili ile duruşmasız olarak davacı vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 10.12.2019 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davacı ... vekili, Avukat ... ve dahili davalı ... vekili Avukat ... ve karşı taraftan ... Defderdarlığı ... Müdürlüğü vekili Avukat ... geldiler. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, vekil edeninin dava konusu 824 parsel sayılı taşınmaz üzerine 1979 yılında ev yaptığını ve o günden bu yana sözkonusu evde ikamet ettiğini ve taşınmazın vergilerini düzenli olarak ödediğini, zilyetlik ile edinim koşullarının oluştuğunu açıklayarak, dava konusu 824 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile vekil edeni adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili, davanın husumet yönünden reddi gerektiğini, dava konusu taşınmazın zilyetlikle kazanma koşullarının gerçekleşmediğini beyanla davanın reddini savunmuş ve dava konusu taşınmazın Hazine adına tescilini istemiştir.
Dahili davalı ... vekili, taşınmazı 20.05.1957 tarihinde Celal Süer isimli şahıstan satın aldığını, vergilerini düzenli ödediğini, taşınmazın zilyetlikle kazanıma uygun yerlerden olmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen kararın; “...dava konusu taşınmaz davacının zilyetliğinin başlangıcı olarak beyan ettiği ve haricen satışa konu edildiği 1979 tarihinde 20.05.1957 tarih 77 sıra numaralı tapu kaydı ile davalı ... adına tapuda kayıtlı bulunmaktadır. Kural olarak, tapulu bir taşınmazın veya tapuda kayıtlı bir payın kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesi mümkün olmayıp, tapuda kayıtlı taşınmazların harici satışı da TMK"nin 706, 6098 sayılı TBK"nin 237, 818 sayılı BK"nin 213, 2644 sayılı Tapu Kanunu"nun 26 ve Noterlik Kanunu"nun 60 ve 89. maddeleri gereğince resmi şekilde yapılmadıkça hukuken geçerli bir sonuç doğurmaz ve satın alana herhangi bir hak bahşetmez. Bundan ayrı, davacının zilyetliğinin tespit tarihinden sonra başlamış olması nedeniyle, Kadastro Kanunu’nun 13/B-b maddesinin de somut olayda uygulanma kabiliyeti bulunmamaktadır. Saptanan olgular karşısında, Mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde ve hukuki nitelendirmede yanılgıya düşülerek, yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır” gerekçesi ile Yargıtay 8.Hukuk Dairesinin 06.06.2017 tarihli ve 2016/8917 Esas, 2017/8387 Karar sayılı ilamı ile bozulması üzerine yeniden yapılan yargılama sonucunda, Mahkemece, davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili ile katılma yolu ile dahili davalı ... vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik, satın alma ve eklemeli zilyetlik hukuksal sebeplerine dayalı olarak TMK’nin713/1, 996 maddeleri gereğince açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil davasıdır.
1.Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, Mahkemece bozma gereklerine uygun biçimde hüküm verildiğine göre davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Dahili davalı ... vekilinin vekalet ücretine yönelen temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; davacı tarafından 10.000 TL dava değeri gösterilmek suretiyle dava açıldığı ve keşfen belirlenen 233.350,00 TL arsa bedeline göre harç tamamlanarak yargılamaya devam edildiğine göre, davanın reddi nedeniyle, harcı tamamlanan arsa bedeli olan 233.350,00 TL miktar üzerinden dahili davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 19.951,00 TL nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, 2.725,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara ödenmesine şeklinde hüküm tesis edilmesi doğru bulunmamış ise de, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, temyiz edilen hükmün HUMK"un 438/7 maddesi uyarınca düzeltilerek onanması gerekmiştir.
SONUÇ: Dahili davalı vekilinin temyiz itirazlarının (2-b) bendinde açıklanan nedenlerle kabulü ile, hükmün 3.fıkrasındaki “....davalılara....” ibaresinin hüküm fıkrasından çıkarılmasına, yerine “...davalı Hazine’ye....” ibaresinin yazılmasına, hükmün 3.fıkrasından sonra gelmek üzere 4.fıkra altında “Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 19.951,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak dahili davalı ...’e verilmesine” cümlesinin eklemesine, devam eden fıkraların, 5,6,7 ve 8. fıkralar olarak devam ettirilmelerine, hükmün 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK"un 438/7. fıkrası gereğince düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, davacı vekilinin temyiz itiralarının (1) bentte açıklanan nedenlerle reddine, Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 2.037,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan davalılara verilmesine, taraflarca HUMK"un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz eden dahili davalı ..."e iadesine ve davacıya ait 44,40 TL peşin harcın onama harcına mahsubuna, 10.12.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.