8. Hukuk Dairesi 2012/7042 E. , 2012/8514 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali, tescil, terkin ve yıkım
Hazine ile ... ve müşterekleri aralarındaki tapu iptali, tescil, terkin ve yıkım davasının kabulüne dair Karaburun Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 21.02.2012 gün ve 80/19 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı Hazine vekili ve davalılar vekili taraflarından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı Hazine vekili, davalılar miras bırakanı adına kayıtlı bulunan 13 parselin kıyı-kenar çizgisi içinde kalan bölümüne ilişkin tapu kaydının iptaline ve yıkıma karar verilmesini istemiştir.
Davalılar vekili, uyuşmazlık konusu taşınmazın kıyı-kenar çizgisi içinde kalmadığını, kıyı-kenar çizgisinin hatalı belirlendiğini açıklayarak davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, uyulan bozma ilamı uyarınca davanın kabulüne, teknik bilirkişinin 10.01.2008 tarihli rapor ve krokisinde A harfiyle gösterilen 16,28 m2 bölüme ilişkin tapu kaydının iptali ile tescil harici bırakılmasına ve bu bölüm üzerindeki yapının kal’ine, 13 parsel sayılı taşınmazın dayanak tapu kayıt miktarı 13 m2 olarak tesciline karar verilmiştir. Hüküm; davacı Hazine vekili ve davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davanın kabulüne dair ilk hüküm davalılar vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 14.06.2006 tarih, 5486 Esas ve 6887 Karar sayılı ilamıyla özet olarak “...13 parselin 1974 yılında yapılan kadastro çalışmalarında 15.05.1961 tarih ve 4 numaralı tapu kaydına dayalı olarak 29 m2 miktarıyla davalılar murisi adına tespit ve tescil edildiği, dayanak tapu kaydının denizden doldurulmakla il idare meclisinin ihalesiyle oluşan Ağustos 1306 Y. 127 numaralı tesis tapu kaydından geldiği ve satışla davalılar murisi adına kaydedildiği, 2644 sayılı Tapu Kanununun 8 ve 9.maddelerinin denizden doldurulan yerlerin bazı usuller çerçevesinde sicil oluşturulmak suretiyle özel mülk konusu edilmesine imkan tanıdığı, bu uygulamanın 6785 sayılı İmar Yasasında değişiklik yapan 1605 sayılı Yasanın yürürlük tarihi 20.07.1972 tarihine kadar devam ettiği, bu tarihte dolgu yapılarak mülk edinme yolu kapatıldıysa da kazanılmış hakların korunduğu, somut olayda davalıların kazanılmış haklarının dayanak tapu kaydı miktarıyla sınırlı olduğu, davanın kayıt fazlası kısım yönünden kabulü gerektiği...” açıklanmak suretiyle bozulmuştu. Mahkemece bozmaya uyularak davanın kısmen kabulüne ilişkin ikinci hüküm ise, taraf vekillerinin temyizi üzerine yine 1. Hukuk Dairesinin 27.04.2009 tarih, 3822 Esas ve 4771 Karar sayılı ilamıyla “...3402 sayılı Kadastro Kanununun 5841 sayılı Yasayla değişik 12 m. 3.fıkrasına göre davanın reddi gerektiği...” belirtilmek suretiyle bozulmuştur. Bozmaya uyularak davanın hak düşürücü süreden reddine ilişkin hüküm ise davacı vekili tarafından temyiz edilmiş, yine 1. Hukuk
Dairesinin 26.01.2011 tarih, 13638 Esas ve 827 Karar sayılı ilamıyla “...6099 sayılı Yasayla ek 3402 sayılı Yasanın 36/A maddesindeki düzenlemenin değerlendirilmediği...” belirtilmek suretiyle bozulmuş iken, 5841 sayılı Yasayla Kadastro Kanununun 12/3.maddesine getirilen düzenlemenin Anayasa Mahkemesinin 12.05.2011 tarih, 2009/31 Esas ve 2011/77 Karar sayılı kararıyla iptal edilmesi ve kararın 23.07.2011 tarihli Resmi Gazetede yayımlanmasıyla iptal hükmünün yürürlüğe girmesi üzerine davacı Hazine vekilinin karar düzeltme isteği üzerine yapılan incelemeyle 1. Hukuk Dairesinin 27.06.2011 tarih, 6520 Esas ve 7616 Karar sayılı ilamıyla “...Anayasa Mahkemesinin iptal kararı nedeniyle davanın hak düşürücü süreden reddinin doğru olmadığı, uyuşmazlığın Dairenin ilk bozma kararı çerçevesinde hükme bağlanması gerektiği...” gerekçesiyle bozulmuştur.
Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve uyulan bozma ilâmında açıklandığı üzere işlem yapılıp sonucu dairesinde hüküm tesis edildiğine göre davacı Hazine vekilinin tüm, davalılar vekilinin aşağıdaki husus dışında yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddi ile usul, kanun ve bozma gereklerine uygun bulunan hükmün esasına ilişkin bölümünün ONANMASINA,
Davalılar vekilinin yargılama giderleri ve vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazlarına gelince; 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 16. maddesiyle 3402 sayılı Yasanın 36. maddesine bazı ilaveler getiren 36/A maddesine göre kadastro işlemleri sebebiyle açılan davalar nedeniyle yargılama giderlerinden ve avukatlık ücretinden davalı tarafın sorumlu tutulamayacağı hükme bağlanmıştır. Mahkemece bu hususunun gözden kaçırılarak yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline karar verilmesi ve davacı lehine vekalet ücreti takdir edilmesi doğru değildir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle usul ve yasaya uygun bulunmayan hükmün yargılama giderleri ve vekalet ücretine ilişkin bölümünün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK.nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK.nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 3402 sayılı Kanunun 36/A maddesi geregince onama harcı alınmasına yer olmadığına 04.10.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.