17. Hukuk Dairesi 2014/19554 E. , 2016/4970 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı vekilince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 19.04.2016 Salı günü davacı vek. Av ... geldi. Davalı vek. Av. ... geldi. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraf vekilleri dinlendikten sonra dosya incelendi gereği düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili; müvekkiline ait ve davalı nezdinde işyeri sigorta poliçesi ile sigortalı bulunan fabrikada 17.12.2008 günü meydana gelen yangın sonucunda makine, demirbaş, hammadde ve üretilip sevkiyatı bekleyen ürünlerin kullanılamaz hale geldiğini, tüm bilgi ve belgelerin 18.12.2008 tarihinde davalıya ulaştırıldığı halde inceleme ve hasar bedelini ödeme sürecinin davalı tarafından bilerek uzatıldığını, amacının müvekkilinin vadesi gelmiş borçları nedeniyle müzayaka halinden yararlanmak olduğunu, nitekim bir süre sonra davalının müvekkiline 708.979,39 TL ödeyebileceğini, aksi halde uzayacak dava süreciyle uğraşmasının gerekeceğini bildirdiğini, müvekkilinin zararın 1.250.000 TL olduğunu ihtar ettiği halde bir sonuç alamaması üzerine, ikrah ve müzayaka halinden istifade eden davalı tarafından müvekkiline bir mutabakat imzalatılarak 26.01.2009 tarihinde 708.997,39 TL ödendiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 50.000 TL"nin temerrüt faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş, 05.08.2010 tarihinde harcını tamamlamak suretiyle talebini 317.647 TL"ye yükseltmiştir.
Davalı ... şirketi vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; üretimin durması nedeniyle oluşan zarar da dahil edilmek suretiyle hasarın toplam 1.076.944 TL olduğu, davalı ... şirketinin buna karşılık ibraname ile 708.997 TL ödediği, BK."nın 21. maddesi uyarınca müzayakanın ciddi bir mali sıkıntıyı ifade ettiği, bağımsız sigorta eksperince hasarın belirlenmesinden sonra tarafların özgür iradeleri ile ibraname düzenleyerek zarar bedelinin 708.997,39 TL olduğunu belirlediği ve davacının bu bedeli aldığı, ibranamenin kayıtsız şartsız olduğu ve ödemenin gerçekleşmesinden çok sonra davacının itirazi kayıtlı ihtarname ile bakiye zararını talep ettiği, davacının davalı tarafça piyasaya borcu olduğunun bilindiğini kanıtlayamadığı gibi iş yerinde üretimin durması nedeniyle zor durumda kaldığını gösterir bir delil sunmadığı, gabin ve müzayaka halinin kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, karar taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Hükmüne uyulan, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 18.04.2013 tarihli, 2011/4901 Esas, 2013/7662 Karar sayılı bozma ilamında; "... davacı yönünden; davacının gabinin subjektif unsurunun ispatı açısından dosyaya davacı aleyhine toplam 14 adet icra takibi, protesto, banka kredi sözleşmeleri hesap kat ve ödeme ihtarları keşide edildiğine dair deliller ibraz ettiği, mahkemece görüşüne başvurulan bilirkişi raporunda da mevcut belgeler ışığında olayda müzayaka halinin mevcut bulunduğu kanaatine varıldığı, ancak heyette mali müşavir bilirkişi bulunmadığından bu konuda bir değerlendirme yapılmasının heyetin görev alanında olmadığının bildirilerek takdirin mahkemeye bırakıldığı, bu durum karşısında mahkemece, gabinin subjektif unsurunun somut olayda var olup olmadığı incelenirken, söz konusu delillere neden itibar edilmediğinin gerekçeleri karar yerinde belirtilmeden, hüküm kurulmasının doğru görülmediği; davalı yönünden; mahkemece, davalı vekilinin ıslah talebine karşı yaptığı zamanaşımı savunması konusunda olumlu veya olumsuz bir karar verilmeden hüküm kurulması" gerekçelerine değinilmiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre; davanın kısmen kabulü ile, 50.000 TL"nin 03.02.2009 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, ıslaha konu edilen 317.647 TL"lik kısmın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, yangın sigorta sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkindir.
Mülga TTK."nun 1268. (6102 s. TTK. md. 1420) maddesi gereğince sigorta sözleşmesinden kaynaklanan davalar iki yıllık zamanaşımına tabidir. TTK."nun 1268. maddesinde, zamanaşımı süresinin başlangıcının hangi tarih olması gerektiği gösterilmediğinden bu hususun genel hükümler çerçevesinde tespiti gerekmektedir. Bilindiği üzere, Borçlar Kanununun 128. maddesine (6098 s. TBK. md. 149) göre zamanaşımı süresi alacağın muaccel olduğu tarihte başlar. Zarar sigortalarında, tazminatın ne zaman muaccel olacağı hususunda ise, TTK."nun 1292 ve 1299 maddeleri uygulanır. Bu madde hükümlerine göre, zamanaşımı süresinin başlangıcı, alacağın muaccel olduğu gün, yani sigortalının rizikonun gerçekleştiğini öğrendiği günden itibaren başlayan 5 günlük ihbar tarihinin son günüdür.
Somut olayda; rizikonun 17.12.2008 tarihinde meydana geldiği, ıslahın ise 05.08.2010 tarihinde yapıldığı göz önüne alındığında, iki yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşılmaktadır.
Her ne kadar, Dairece, ıslaha yönelik zamanaşımı defi yönünden olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerektiğine işaretle bozma yapılmış ise de; bu, esasa yönelik bir bozma nedeni olmayıp, usule ilişkin bozma nedeni olduğundan, bozma kararı davalı yönünden usuli müktesep hak meydana getirmeyecektir.
Yukarıda açıklanan ilkelere göre, ıslah edilen kısım yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 1.350,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davacıya verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 19.04.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.