8. Hukuk Dairesi 2018/4431 E. , 2019/11154 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Elatmanın Önlenmesi, Ecrimisil
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalılar ...-... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı vekili, dava konusu 9 parsel sayılı taşınmazda ortak mirasbırakan ..."den intikal eden 1/6 payın mirasçıları tarafından kullanıldığını, ancak davalılar ... ile ..."in babaları İbrahim ... hissesinden gelen payları olduğunu ve paylarından fazla yer kullandıklarını, davalı ..."in de hakkı olmadığı halde zeminde yer kullanması nedeniyle vekil edeninin miras yoluyla kendisine kalan payını kullanamadığı gibi sonradan satış suretiyle edindiği payını da kullanamadığını belirterek, davalıların vekil edeninin hissesine vaki haksız müdahalelerinin men"i ve fazlaya ilişkin hakların saklı kalmak kaydıyla, 2006-2010 yılları arasına tekabül eden her bir davalı için 11.700,00 TL ecrimisil tazminatının dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiş, 20.05.2015 tarihli dilekçesi ile, bilirkişi raporu doğrultusunda talep artırımında bulunmuştur.
Davalılar ... ... ve ... vekili, taşınmazın toplam 368.482 m2 olduğunu, bu nedenle malik olmadığı halde zeminde yer kullanan bir çok kişinin bulunduğunu, kendilerinin ise dedeleri ..."ten babalarına, ondan da kendilerine intikal eden yeri payları oranında kullandıklarını, kullandıkları alandaki bağların ise murisleri İbrahim ... tarafından dikildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Diğer davalı ..., davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, ilk hükümle, taşınmazın çok büyük olduğu ve çok fazla malike sahip olduğu, fiilen taksim hususunun dahi tespit edilebilmesi için tüm maliklerin davaya dahil edilmesi gerektiği, keşif sonucunda oluşan raporların sağlıklı olmadığı, hangi malikin hangi malike ne oranda tecavüzünün bulunduğunun tespitinin gerektiği, tüm taşınmaz üzerinde keşfin icrası gerektiği, özelde bu tip taşınmazlarda ortaklığın giderilmesi sonucunda hakka ulaşabilecekleri gerektiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, davacı vekilinin temyiz üzerine, 1. Hukuk Dairesinin 29.11.2013 tarihli ve 2013/1741 Esas, 2013/16962 Karar sayılı ilamı ile "...davacı ve davalıların ortak muris ..."den gelen pay nedeniyle paydaş oldukları gözetilerek, kök muris ile diğer paydaşlar arasında uzun süredir kabul edilen fiili bir kullanım biçiminin oluşup oluşmadığının öncelikle araştırılması,böyle bir paylaşımın varlığının saptanması halinde, zeminde kök murise isabet eden bu bölümde davacının kullandığı veya kullanabileceği bir bölümün olup olmadığının belirlenmesi, böyle bir bölümün bulunmaması halinde davalılar ... ile ..."in kendi paylarından fazla yer kullandıkları gözetilerek davacının paya yönelik elatmanın önlenmesi isteğinin kabul edilmesi, ecrimisil isteğinin ise yukarıda açıklanan ilkeler uyarında değerlendirilmesi, kök muris ile kök paydaşlar arasında böyle bir fiili kullanım durumunun bulunmadığının belirlenmesi halinde ise yukarıdaki ilke ve esaslar uyarınca taşınmazın tamamı bakımından araştırma ve inceleme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.... Davalı ..."e yönelik temyiz itirazlarına gelince; Türk Medeni Kanunu"nun 683. maddesi gereğince pay sahibi olan davacının her zaman elatmanın önlenmesi isteğinde bulunabileceği gözetilmek ve mülkiyet hakkına üstünlük tanınmak suretiyle davacının elatmanın önlenmesi isteğinin davalı ... yönünden mutlak olarak kabulüne, ecrimisil isteğinin de davacının taşınmazdaki payı oranında kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru değildir..." gerekçesi ile mahkeme hükmü bozulmuştur. Mahkemesince yeniden yapılan yargılama neticesinde, bozmaya uyma kararı verilerek, taşınmazda kök muris ile diğer paydaşlar arasında uzun süredir kabul edilen fiili bir kullanım biçiminin olduğu, zeminde davacının kullandığı ve kullanabileceği bir bölüm bulunmadığı kabul edilerek davalılar ... ve ..."in kendi paylarından fazla yer kullandıkları ..."in ise taşınmazda kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan herhangi bir hakkı bulunmadığı gerekçesi ile davalı ..."in 9 parsel sayılı taşınmaza müdahalesinin tamamı ile men"ine, davalılar ... ve ..."in 9 parsel sayılı parselde davacı ..."in payına vaki müdahalesinin men"ine, ecrimisil talepleri yönünden 15.642,23 TL ecrimisil bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ..."den alınarak davacıya verilmesine, 15.642,23 TL ecrimisil bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ..."den alınarak davacıya verilmesine, 26.691,68 TL ecrimisil bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ..."den alınarak davacıya verilmesine karar verilmesi üzerine hüküm davalılar ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1. Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davalılar vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
Tüm dosya içeriği ve toplanan delillerden, çekişmeli 9 parsel sayılı taşınmazın davacı ,davalılar murisi ile dava dışı kişiler adına paylı mülkiyet üzere kayıtlı olduğu, diğer davalı ..."in ise kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan her hangi bir hakkının bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Somut olayda, mahkemece yapılan keşif sonrası alınan bilirkişi raporunda, davalılar ... ve ..."un mirastan kalan paylarına göre her birinin fazladan kullandıkları 6.298,09 m2 lik alan üzerinde yüksek sistem tesis edilmiş çekirdeksiz üzüm bağı olduğu belirlenerek, bu alan için üzüm bağı üzerinden ecrimisil hesabı yapılmıştır. Oysa ki; taşınmaz tapuda tarla olarak kayıtlıdır, kural olarak aksi iddia edilip kanıtlanmadığı sürece, taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği dikkate alınarak ecrimisil miktarının bilirkişi tarafından hesaplanması gerekir. Mahkemece bozmadan önce yapılan 30/03/2012 tarihli keşifte dinlenen bir kısım davalı tanıkları beyanlarında, taşınmazın İbrahim"den çocuklarına bağ ekili vaziyette kaldığı, bozma sonrası ise, taşınmazın 20 yıldır bağ vasfında olduğunu belirtmişler, davacı tanıkları ise, taşınmazda yer alan bağ konusunda herhangi bir bilgi vermemiştir.
O halde, dosya kapsamına göre, bağın davalılar murisi tarafından dikilip yetiştirildiği, davacıların bu durumun aksini ispatlayamadığı anlaşıldığından ve taşınmaz tapuda tarla niteliğinde olduğundan, tarla ürünleri geliri esasına göre ecrimisil belirlenmelidir.
Mahkemece, bu husus düşünülmeden, davalıların fazladan kullandığı alan için bağ geliri üzerinden ecrimisile hükmolunması doğru görülmemiş bozmayı gerekmiştir.
SONUÇ: Davalılar ... ve ... temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan kararın (2) sayılı bentte açıklanan nedenle 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, sair temyiz itirazlarının (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle reddine, vekalet ücreti ve yargılama giderlerine yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, taraflarca HUMK"un 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz eden davalılar ...-..."e iadesine, 10.12.2019 arihinde oy birliğiyle karar verildi.