8. Hukuk Dairesi 2012/1961 E. , 2012/8658 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil
... ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair... Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 26.05.2011 gün ve 451/326 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili, dava konusu 232 ada 24 parsel sayılı taşınmazın 261 m2"lik kısmını vekil edeninin Hüseyin Aksoy’dan satın ve devraldığını, eklemeli zilyetliğinde bulunduğunu ileri sürerek tapu kaydının kısmen iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, kanıtlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu 232 ada 24 parsel, tarla niteliğiyle, 1201,43 m2 yüzölçümle, öncesinin çevresiyle birlikte bütün olarak...’e ait olduğu, herhangi bir kaydının bulunmadığı, 1993 yılında Yaşar Gökgöz’e satıldığı, bu kişinin de ifraz ederek değişik kişilere sattığı, ancak kadastro tarihinde satın alan kişilerin kimliklerine ulaşılamadığı belirtilerek kadastro yoluyla 04.09.2008 tarihinde Hazine adına tespit edilmiş, itiraz üzerine kadastro komisyonunca yeniden yapılan inceleme sonucunda 255/1202 payın dava dışı Çiğdem Özkan, 947/1202 payının ise Hazine adına tespitine karar verilmiş, tutanak itiraz edilmeksizin 29.01.2009 tarihinde kesinleşerek tespit gibi tescil edilmiştir. Dosya içeriğine göre, davacı vekili, Hazine adına kayıtlı 947/1202 payı dava konusu etmiştir.
6100 sayılı HMK.nun 266.maddesinde(HUMK.nun 275), hangi amaçla bilirkişinin bilgisine başvurulacağı açıklanmıştır. Bunun dışında tanık sözleri ile tespiti gereken bir yön için tanık dinlenmeden bilirkişinin bilgisi ile yetinilemez. Benimsenen usul ve kanuna uygun olan uygulamaya göre zilyetliğin ilk önce tanık sözleri ile tespiti şarttır. Bu yapılmadıkça bilirkişi sözleri yalnız başına bir delil olamaz. Taşınmaz malın yer, sınır ve dava tarihindeki değeri konusunda özel bilgisini veren yerli bilirkişinin zilyetlik konusundaki sözleri ancak, zilyetliğin tespiti maksadı ile dinlenen tanıkların sözlerinin doğruluğunu gösteren tamamlayıcı bir bilgi olarak gözönünde tutulabilir. O halde zilyetliğe dayanan tescil davalarında tarafların bildirdikleri tanıklar dinlenmeden yerel bilirkişinin sözleri ile tescil kararı verilemez (HGK.,30.3.1994 T.,1993/8-939 E.,1994/176 K).Somut olayda; davacı vekili tanık deliline dayanmış ve 29.12.2010 havale tarihli delil listesinde Hüseyin Aksoy, Fahrettin Yücel, Yaşar Gökgöz ve Mustafa Tok’u tanık olarak bildirmiştir. Mahkemece, listedeki tanıklardan yalnızca Hüseyin Aksoy’u dinlemiş, vazgeçme olmadığı halde diğer üç tanığı dinlemeden yerel bilirkişi beyanlarıyla yetinilerek yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir. Dinlenen tanık beyanı ise hüküm kurmaya yeterli değildir. Zilyetlik, hukuki niteliğinin yanında maddi olgu olup tanık dahil her türlü delille kanıtlanabilir(3402 s.k.nun 14).
Hal böyle olunca, yeniden taşınmazın bulunduğu yerde keşif yapılarak, davacı tarafın dinlenilmeyen tanıkları dinlenerek, taşınmazların öncesinin ne ve kime ait olduğu, kimden kime ne zaman ve ne şekilde devredildiği, üstün zilyetliğin kimde olduğu, halen kimin tasarrufunda bulunduğu ayrıntısıyla sorulup belirlenmeli, tanıkların beyanları arasında aykırılığın çıkması durumunda ise, yüzleştirilmek suretiyle giderilmesine çalışılması, bundan sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan bütün deliller tartışılıp değerlendirilerek sonucuna göre uyuşmazlığın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve incelemeyle karar verilemez.
Davacı vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve kanuna aykırı olan yerel mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla uygulanan HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK.nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK.nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 21,15 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine 05.10.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.