
Esas No: 2021/12024
Karar No: 2022/3938
Karar Tarihi: 03.03.2022
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/12024 Esas 2022/3938 Karar Sayılı İlamı
4. Hukuk Dairesi 2021/12024 E. , 2022/3938 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tahkim davası hakkında Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti tarafından verilen kararın başvuru sahibi (davacı) ve karşı taraf (davalı) vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Başvuru sahibi (davacı) vekili, kaza tarihinde geçerli trafik sigortalı araç sürücüsünün kusurlu hareketi ile gerçekleşen kazada davacının yaralandığını ve malul kaldığını açıklayıp 100,00 TL bakıcı gideri, 13.817,03 TL geçici iş göremezlik tazminatı ile 156.355,49 TL sürekli iş göremezlik tazminatının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Karşı taraf(davalı) vekili, başvurunun reddini savunmuştur.
Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyetince, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre; davanın kısmen kabulü ile toplam 130.059,16 TL’nin tahsiline karar verilmiş, anılan karara karşı itiraz edilmesi üzerine İtiraz Hakem Heyetince davalı vekilinin itirazının reddine karar verilmiş, karar, davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, kararın gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan bedensel zarara dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili, davacının meydana gelen kazada yaralandığını ve malul kaldığını açıklayıp maddi tazminat talebinde bulunmuş, davalı vekili, davacıya yeterli ödeme yapıldığını, davacının karşılanmamış zararı kalmadığını ileri sürmüş, hakem heyetince hesaplanan tazminattan öncelikle müterafik kusur indirilerek, indirim sonucu bulunan sonuçtan yapılan ödemenin düşülmesi sonucu ortaya çıkan tazminat miktarına karar verilmiştir. Varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir.
Davalı sigorta şirketi, gerçek zarardan sorumludur. Gerçek zararın kapsamı belirlenirken öncelikle davacıya yapılan ödemenin güncellenerek indirilmesi gerekmektedir.
Somut olayda, davacılara davadan önce davalı tarafından ödeme yapıldığı anlaşılmaktadır. Hakem Heyetince hesaplanan tazminattan öncelikle yapılan ödemenin tenzil edilmesi ondan sonra müterafik kusur indirimi yapılarak karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3- İtiraz Hakem Heyetince başvuru sahibi lehine vekalet ücretine karar verilirken Sigortacılık Kanununun 30. maddesinin 17. fıkrası ve 19/01/2016 tarihli, 29598 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik'in 16. maddesinin 13. fıkrasının uygulanması gerektiği gözönüne alınarak AAÜT'nin 13. maddesi gereğince hesaplanan vekalet ücretinin 1/5'i oranında vekalet ücretine(maktu ücretin altında kalmamak kaydı ile) karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde maktu vekalet ücretinin altında kalacak şekilde karar verilmesi de doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) ve (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın BOZULMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 6.544,70 TL kalan onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine Üye Y..Yılmaz'ın karşı oyu ve oy çokluğuyla 03/03/2022 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Tazminatın kapsamını belirleme biçimi ve tazminattan yapılacak indirimler ve sıralaması TBK 51 ve 52. maddelerinde düzenlenmiştir.
TBK 51. maddesine göre hakim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirleyecektir. Bu madde uyarınca hakim, öncelikle zarar gören kişinin/kişilerin maluliyet oranına, yaşına, bakiye ömrüne ve gelirine göre zararını tespit edecek ve bundan birlikte kusuruna isabet eden kısmı çıkaracaktır. Daha sonra Karayolları Trafik Kanununun 87.maddesi gereğince eğer yaralanan kişi, hatır için karşılıksız taşınmakta ise veya motorlu araç, yaralanan kişiye hatır için karşılıksız verilmiş bulunuyorsa gerek öğreti gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsendiği üzere TBK 51. madde uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapacaktır. Son olarak da, zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise TBK 52. maddesine göre, tazminatı indirebilecek veya tamamen kaldırabilecektir(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 14/03/2012 2011/4-824 E., 2012/134 K.; Yine HGK 16/03/2016 Tarih 2014/1018
2016/326 K.). Yani, TBK 51 ve 52. maddelere göre nihai tazminatı belirlemedeki indirimler; 1-Trafik kazasının oluşumunda zarar görenin kusuru varsa (birlikte kusur) bu oranda indirim yapılması, 2-Hatır taşıması varsa TBK 51 ve KTK 87. maddeleri uyarınca indirim yapılması, 3-Zarar görenin olayın oluşumunda etkili olmamakla beraber zararın oluşumunda veya artmasında kusuru varsa(müterafik kusur) kalan tazminattan bu sebeple indirim yapılması biçiminde olmalıdır.
Zarar görenin birlikte kusuru, hatır ve müterafik kusur indirimleri yapıldıktan sonra sorumlular tarafından bir ödeme yapılmış ise ödenmesi gereken tazminattan en son bu ödemelerin mahsubu ve hükmedilecek tazminat miktarının belirlenmesi gerekir.
Her ne kadar sayın çoğunlukça da savunulduğu üzere belirlenen tazminattan önce yapılan ödemenin indirilmesi kalan tazminat miktarından ise müterafik kusur ve hatır taşımasının oranlarak indirilmesi gerektiği şeklinde bir düşünce varsa da, bu sıralama yukarıda açıkladığımız gibi TBK 51 ve 52. maddelerinde açıkça düzenlenen sıralamaya uygun düşmemektedir. İlgili Kanun maddeleri incelendiğinde kusur, hatır ve müterafik kusur bir indirim sebebi olarak sayılmasına karşın zarar sorumlularınca yapılan ödemeler bir indirim nedeni olarak gösterilmemiştir. Kaldı ki ödemeler tazminatı belirlemede bir indirim sebebi olmayıp Yargıtay uygulamaları ile artık yerleşik hale geldiği gibi borcu söndüren bir nitelik taşımaktadır (Hukuk Genel Kurulu 03/05/2017 Tarih 2017/2097 E., 2017/894 K.).
Öte yandan zarar görenlerin zarar sebebiyle elde ettiği yararların denkleştirmeye tabi tutulmasında, denkleştirilecek yararların öncelikle zarardan indirilmesi gerektiği yönünde Yargıtay Dairelerinin bizim de katıldığımız bir görüşü var ise de zarar sorumlularının yaptıkları ödemeler bu kapsamda - yani denkleştirilecek yarar kapsamında - değerlendirilebilecek bir husus değildir. Belirlenen zarardan öncelikle indirilecek yararlar zarar görenlerin bizatihi zarar sebebiyle yapmaktan kurtuldukları (örneğin 18 yaşından küçük bir çocuğun ölmesi sebebiyle talep edilen destekten yoksun kalma tazminatında anne ve babanın o çocuğun kazanç sağlayacağı yaşa gelinceye kadarki yetiştirme giderlerinden kurtulmaları gibi) masraflar veya zarar sebebiyle elde ettikleri (örneğin araç hasarları sebebiyle istenilen tazminatlarda aracın sovtaj bedeli gibi) faydalardır. Oysa zarar sorumluları tarafından yapılan ödemeler zararın tazmini amacıyla yapıldığından denkleştirilecek yarar kapsamında değerlendirilemez(Aynı yönde; Yargıtay 11. HD’nin 27/03/1972 tarih ve 1398-1503; yine aynı dairenin 06/11/2008 tarih 3948-12426; Yargıtay 9. HD’nin 16.11.1979 tarih ve 11805-12844; Yargıtay HGK’nun 24/03/1976 tarih 660-1157 sayılı kararları).
Nihayet belirtilmelidir ki, kanunun belirlediği sıralamaya uygun olarak nihai tazminatı belirleme biçimi aynı koşullarda zarar görene ödenecek tazminatta bir denge ve adalet oluşturacaktır. Bu durumu bir örnek ile anlatmak gerekirse, 100 TL belirlenen bir tazminattan hiç ödeme yapılmadığı durumda %20 hatır indirimi, %20 müterafik kusur indirimi olmak üzere %40 indirim yapıldığında karar altına alınması gereken tazminat 100-40=60 TL olacaktır.
Dava açılmadan önce güncellenmiş değeri 50 TL bir ödeme yapılmış olması durumunda öncelikle yapılan ödeme tazminattan indirildiğinde 50 TL tazminat kalacaktır. Bu miktar üzerinden hatır indirimi ve müterafik kusur indirimi olarak toplam %40 oranında yani 20 TL indirim yapıldığında ödenmesi gereken nihai tazminat 50-20=30 TL olacaktır. Bu durumda yapılan 50 TL güncellenmiş ödeme ve karar altına alınacak 30 TL olmak üzere toplam ödenen tazminat 80 TL ye ulaşacaktır.
Kanunda belirtilen ve bizim de savunduğumuz sıralama uygulandığında yani 100 TL tazminattan önce hatır indirimi (TBK 51) ve müterafik kusur indirimi (TBK52) olarak %40
oranında yani 40 TL indirim yapıldığında nihai tazminat 60 TL olarak belirlenecektir. Buradan 50 TL güncellenmiş ödeme düşüldüğünde karar altına alınması gereken tazminat 60-50=10 TL olarak belirlenecektir. Bunun sonucu olarak 50 TL güncellenmiş ödeme ve 10 TL ödenmesi gereken tazminat olmak üzere 50+10=60 TL tazminat ödenmiş olacaktır.
Görüldüğü gibi tazminattan önce yapılan ödeme düşülüp daha sonra müterafik kusur ve hatır indirimi yapıldığında toplam ödenen miktar 80 TL olurken, hiç ödeme yapılmaması durumunda veya önce hatır indirimi ve müterafik kusur indirimi yapılması sonra ödemenin mahsubu durumunda verdiğimiz örneğe göre eşit yani 60 TL tazminat ödenmiş olmaktadır.
Açıklanan tüm bu sebeplerle zarar sorumlusu tarafından yapılan ödemenin hatır ve müterafik kusur indiriminden önce mahsubu gerektiğine ilişkin çoğunluk görüşüne (bozma ilamının 2. bendine) katılamıyorum.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.