17. Hukuk Dairesi 2015/17662 E. , 2016/5327 K.
"İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
- K A R A R -
Davacı vekili, müvekkilinin işleteni olduğu, davalıya kasko sigortalı aracın, müvekkilinin sevk ve idaresinde iken kaza yaptığını, taraflar arasında kaza tespit tutanağı tanzim edildiğini, davalı ... şirketinin hasarı karşılamadığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 4.000,00 TL hasar bedelinin kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, ıslah dilekçesi ile talep edilen tazminat miktarını 4.177,20 TL"ye yükselttiklerini bildirmiştir.
Davalı vekili, bildirilen kaza ile araçtaki hasarın uyumsuz olduğunu, hasarın poliçe tanziminden önce meydana geldiğine ilişkin bulgular olduğunu sürerek davanın reddini savunmuştur.
Yapılan yargılama sonucu, davanın kabulüne dair verilen hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiş, Dairemizce hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, uyulmasına karar verilen bozma ilamı, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davanın kabulü ile 4.177,20 TL maddi tazminat bedelinin 14.05.2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine, karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
6762 sayılı TTK.nun 1268. maddesi, genel kural olarak, sigorta sözleşmelerinden doğan bütün taleplerin iki yılda zamanaşımına uğrayacağı hükmünü getirmiştir. İşbu iki yılın başlangıç tarihi ise, Borçlar Kanunu"nun, zamanaşımının alacağın muaccel olduğu tarihten başlayacağını belirten 128/1. maddesindeki genel hüküm karşısında ve TTK.nun 1299 ve 1292. maddeleri gözönüne alındığında, rizikonun gerçekleştiğinin sigortalı tarafından haber alınmasından itibaren, ihbar yapılması gereken beşinci günün sonudur. Dosyadaki belgelere göre kaza, 11/05/2009 tarihinde meydana gelmiş olup zamanaşımı süresinin 16/05/2009 tarihinde başladığı dikkate alındığında ıslah tarihi olan 23/02/2012 tarihi itibariyle ıslah edilen kısım için iki yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunun kabulü gerekir. Dosya içeriğine göre zamanaşımını kesen ve durduran nedenlerin bulunmadığı, davalı şirket tarafından tazminatın ödeneceği intiba yaratılarak zamanaşımı süresinin dolmasına neden olunduğuna dair bilgi ve belge sunulmadığı anlaşılmıştır. Kısmi davada, zamanaşımı yalnızca dava açılan kısım için kesildiğinden ve geriye kalan meblağ için işlemeye devam ettiğinden, ıslâhla arttırılacak miktar için de zamanaşımı süresinin dolmamış olması gerekir. O halde mahkemece, davalı ... şirketinin ıslah dilekçesine karşı süresinde bulunduğu zamanaşımı def"inin kabulü ile ıslah edilen kısım yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
2-Mal sigortası türünden olan kasko sigorta sözleşmeleri gerek kuruluşlarında, gerek devamı sırasında ve gerekse rizikonun gerçekleşmesi aşamasındaki ihbar yükümlülükleri bakımından iyi niyet esasına dayalı sözleşme türlerindendir.
Kasko Sigortası Genel Şartlarının A/1 maddesine göre, gerek hareket gerekse durma halinde iken sigortalının veya aracı kullananın iradesi dışında araca ani ve harici etkiler neticesinde sabit veya hareketle bir cismin çarpması veyaaracın böyle bir cisme çarpması, müsademesi, devrilmesi, düşmesi, yuvarlanması gibi kazalar ile üçüncü kişilerin kötü niyet ve muziplikle yaptıkları hareketler, aracın yanması, çalınması veya çalınmaya teşebbüs sonucu oluşan maddi zararların bu tür sigortanın teminat kapsamında olduğu anlaşılmaktadır.
Diğer taraftan, TTK. 1282. maddesi uyarınca, sigortacı, geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi aynı Yasanın 1281. maddesi hükmüne göre, kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerekmektedir. Olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değil de, sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde ise, bu oluş şeklinin Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.5.maddesinde sayılan "teminat dışında kalan zararlardan" olması gerekmektedir.
Keza, Kasko Sigortası Genel Şartları B.1.5 maddesine göre, sigortalı, sigortacının isteği üzerine rizikonun gerçekleşmesi nedenlerini ayrıntılı şekilde belirlemeye, zarar miktarı ile delilleri saptamaya ve rücu hakkının kullanılmasına yararlı bilgi ve belgelerin gecikmeksizin sigortacıya vermekle yükümlüdür.
Görüldüğü gibi, ihbar yükümlülüğünün gereği gibi yerine getirilmemesi durumunda, müeyyidesi genel şartlarda düzenlenmediği gibi, bu husus rizikonun teminat dışında kaldığı haller arasında da sayılmamıştır. Bu halde, konunun TTK.nun 1290 ve 1292/son madde hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir.
Buna göre, sigorta ettiren kimse kasten ihbarda bulunmamış ise, sigorta haklarını zayi edeceği, kusurunun bulunması halinde ağırlığına göre sigortacının ödemekle yükümlü olduğunun kabulü gerekmektedir. Diğer bir anlatımla, sigortalı rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyi niyet kurallarına açıkça aykırı şekilde, sigorta teminatı dışında kalan bir hususu sanki, teminat içinde kalmış gibi ihbar edildiği sigortacı tarafından somut delillerle kanıtlanılırsa, ispat külfeti yer değiştirip sigortalıya geçer.
Uyuşmazlık, rizikonun ihbar edildiği şekilde meydana gelip gelmediği, dolayısıyla hasarın sigorta teminatı dışında olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Somut olaya bakıldığında, kazaya karışan araç sürücülerinin aralarında düzenlemiş olduğu kaza tespit tutanağına göre sigortalı araç, bir kamyonete arkadan çarpmıştır. Ekspertiz raporunda, sigortalı araçtaki hasarın, kazanın oluş şekline uygun olmadığı belirtilmiştir. Bu durumda mahkemece, davalının savunmasında belirttiği hususlar araştırılıp kaza ile hasarın uyumlu olup olmadığı hususunda makine mühendisi bilirkişiden ayrıntılı, denetime açık rapor alınarak yukarıda açıklanan ilkeler ışığında (H.G.K 1997/11-772-1043, H.G.K. 1998/11-905, H.G.K 2010/17-655-688, H.G.K 2013/17-2303,2015/ 1497 sayılı ilamları) karar verilmesi gerekirken uzmanlığı bilinmeyen bilirkişiden alınan yetersiz bilirkişi raporuna göre ve hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
3-Kara Taşıtları Kasko Sigortası Genel Şartları"nın B.3.1. Maddesi gereğince, hasar miktarına ilişkin belgelerin kendisine verilmesinden itibaren en geç 15 gün içinde gerekli incelemeleri tamamlayıp hasar ve tazminat miktarını tespit edip sigortalıya bildirmek zorundadır. O halde mahkemece, davacı tarafın kazayı davalı ... şirketine ihbar tarihi belirlenerek bu tarihten 15 gün sonra davalı ... şirketinin ödeme yükümlülüğünün doğduğu ve temerrüde düştüğü kabul edilip buna göre faiz başlangıcının belirlenmesi gerekirken kaza tarihinden üç gün sonrasına tekabül eden 13/05/2009 tarihinden itibaren faiz yürütülmesine karar verilmesi isabetli olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 02/05/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.