Hukuk Genel Kurulu 2017/1490 E. , 2021/349 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “manevi tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Bakırköy 8. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin kararın taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 4. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili dava dilekçesinde; Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı tarafından 21 Aralık 2011 tarihinde Ankara’da düzenlenen gazetecilerin, akademisyenlerin ve sanatçıların katıldığı Başkent Toplantıları’nda Türkiye Radyo Televizyon Kurumu (TRT) Genel Müdürü olan davalının konuşması esnasında Taraf Gazetesi yazarı ...’nun TRT Şeş ile ilgili bir sorusu üzerine “Burada kadın yok değil mi” diyerek sözü davacıya getirdiğini ve sanatçı olan davacı için “aşüfte kadın”, Rojin bir psikopat” sözlerini kullandığını, söylemlerine itiraz üzerine “benim üslubum böyle” diyerek kendini savunduğunu, söz konusu söylemlerin gazetelerde ve haber bültenlerinde geniş şekilde yer aldığını, bu haberler üzerine Başbakan ve Başbakan Yardımcısının konu hakkında üzüntülerini dile getirdiğini, davalının çıkan haberlerden sonra açıklama yaparak maksadı aşan ifade kullandığını kabul ettiğini, hem Türkiye kamuoyundan hem de davacıdan özür dilediğini ancak söylemlerin davacının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiğini ileri sürerek 100.000TL manevi tazminatın davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı vekili cevap dilekçesinde; basına kapalı düzenlenen Başkent Toplantılarına davalının konuk olarak katıldığını, toplantıdaki katılımcılardan birinin TRT’nin Kürtçe yayın yapan kanalı TRT 6’nın yayıncılık anlayışını maksadı aşan ifadelerle eleştirdiğini, kışkırtıcı nitelikte soru ve ifadelerle davalıyı kızdırmayı amaçladığını, daha sonra olayın bu katılımcı tarafından basına yansıtıldığını, dava konusu olan ifadelerin hakaret ve rencide etme amaçlı kullanılmadığını, davacıya karşı sitem içerdiğini, talep edilen tazminat miktarının da fahiş olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme Kararı:
6. Bakırköy 8. Asliye Hukuk Mahkemesinin 17.12.2013 tarihli ve 2012/3 E., 2013/589 K. sayılı kararı ile; dava konusu yapılan sözlerin davacının kişilik haklarına haksız saldırı niteliğinde olduğu, sarf edilen sözlerin muhtelif tarihlerde ulusal basında yer aldığı, tarafların konumu, statüsü, ekonomik ve sosyal durumu da dikkate alındığında 6.000TL manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
7. Bakırköy 8. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Yargıtay 4. Hukuk Dairesince 22.01.2015 tarihli ve 2014/4040 E., 2015/808 K. sayılı kararı ile;
“…1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacının tüm, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddolunmalıdır.
2-Davalının diğer temyiz itirazlarına gelince; dava, haksız eylem nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece; davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
Kişilik hakları hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kimse manevi tazminat ödetilmesini isteyebilir. Yargıç, manevi tazminatın tutarını belirlerken, saldırı oluşturan eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır. Tutarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel durum ve koşulların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenleri karar yerinde nesnel (objektif) olarak göstermelidir. Çünkü yasanın takdir hakkı verdiği durumlarda yargıcın, hak ve nısfetle karar vereceği Medeni Yasa"nın 4. maddesinde belirtilmiştir. Takdir edilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir işlevi (fonksiyonu) olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek tutar, var olan durumda elde edilmek istenilen doyum (tatmin) duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.
Davaya konu olan olayda; dava konusu olayın gelişim biçimi, olay tarihi ve yukarıdaki ilkeler gözetildiğinde davacı yararına takdir edilen manevi tazminat tutarı fazladır. Daha alt düzeyde manevi tazminat takdir edilmek üzere karar bozulmalıdır…” gerekçeleri ile karar bozulmuştur.
9. Davacı vekilinin karar düzeltme isteminin reddine karar verilmiştir.
Direnme Kararı:
10. Bakırköy 8. Asliye Hukuk Mahkemesinin 23.10.2015 tarihli ve 2015/304 E., 2015/550 K. sayılı kararı ile; önceki karar gerekçelerinin yanında, olayın meydana geldiği tarihte TRT Genel Müdürü olan davalının aylık ortalama gelirinin 7.000-8.000TL civarında olduğu, üzerine kayıtlı araç ve taşınmaz bulunduğu, davacıya yönelik ifadelerin basına açık toplantıda sarf edildiği ve basında ayrıntılı olarak yer aldığı, kullanılan sözlerde davacının herhangi bir kusur ve dahlinin bulunmadığı, manevi tazminatın davacı yönünden zenginleşmeye, davalı yönünden ise fakirleşmeye sebebiyet vermeyecek miktarda olduğu, takdir edilen tazminatın fazla olduğu yönündeki bozmanın somut bir gerekçeye dayanmadığı, dava tarihi de dikkate alındığında manevi tazminatın fazla olduğuna değinen bozma kararının olayın meydana geldiği tarih, paranın satın alma gücü, tarafların ekonomik ve sosyal durumları değerlendirildiğinde hakkaniyete uygun olmadığı gerekçeleriyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
11. Direnme kararı süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
12. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; mahkemece davacı yararına hükmedilen manevi tazminat miktarının fazla olup olmadığı ve daha alt düzeyde manevi tazminata hükmedilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
A. Davacı vekilinin temyizi yönünden:
13. Hukuki yarar dava şartı olduğu kadar, temyiz istemi için de aranan bir şarttır.
14. Davacı vekilinin mahkemece verilen ilk karara yönelik tüm temyiz itirazlarının ve karar düzeltme isteminin Özel Dairece reddedildiği görülmekle, direnme kararına yönelik temyiz isteminde hukuki yararı bulunmamaktadır.
15. O hâlde davacı vekilinin direnme kararına yönelik temyiz isteminin hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmelidir.
B. Davalı vekilinin temyizi yönünden:
16. Uyuşmazlığın çözümü açısından öncelikle konuyla ilgili yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır.
17. Manevi zarar, kişilik değerlerinde oluşan objektif eksilmedir. Duyulan acı, çekilen ızdırap manevi zarar değil, onun görüntüsü olarak ortaya çıkabilir. Acı ve elemin manevi zarar olarak nitelendirilmesi sonucu, tüzel kişileri ve bilinçsizleri; öte yandan, acılarını içlerinde gizleyenleri tazminat isteme haklarından yoksun bırakmamak için yasalar manevi tazminat verilebilecek bazı olguları özel olarak düzenlemiştir.
18. Bunlar; kişilik değerlerinin zedelenmesi Türk Medeni Kanunu (TMK) m. 24, isme saldırı (TMK m. 26), nişan bozulması (TMK m. 121), evlenmenin butlanı (TMK m. 158/2), boşanma (TMK m. 174/2) bedensel zarar ve ölüme neden olma [818 sayılı Borçlar Kanunu (BK) m. 47, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK) m. 56] durumlarından biri ile kişilik haklarının zedelenmesi (818 sayılı BK m. 49, 6098 sayılı TBK m. 58) olarak sıralanabilir.
19. 4721 sayılı TMK’nın 24. maddesi ile 818 sayılı BK’nın 49. maddesi diğer yasal düzenlemelere nazaran daha kapsamlıdır.
20. 4721 sayılı TMK’nın 24. maddesinde;
“Hukuka aykırı olarak kişilik hakkına saldırılan kimse, hakimden, saldırıda bulunanlara karşı korunmasını isteyebilir.
Kişilik hakkı zedelenen kimsenin rızası, daha üstün nitelikte özel veya kamusal yarar ya da kanunun verdiği yetkinin kullanılması sebeplerinden biriyle haklı kılınmadıkça, kişilik haklarına yapılan her saldırı hukuka aykırıdır.”
21. Dava konusu olayın meydana geldiği ve davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan mülga 818 sayılı BK’nın 49. maddesinde ise;
“Şahsiyet hakkı hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğrayan kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat namıyla bir miktar para ödenmesini dava edebilir.
Hakim, manevi tazminatın miktarını tayin ederken, tarafların sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate alır.
Hakim, bu tazminatın ödenmesi yerine, diğer bir tazmin sureti ikame veya ilave edebileceği gibi tecavüzü kınayan bir karar vermekle yetinebilir ve bu kararın basın yolu ile ilanına da hükmedebilir.” düzenlemelerine yer verilmiştir.
22. Yargılama sırasında 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı TBK’nın “Kişilik hakkının zedelenmesi” başlıklı 58. maddesinde de;
“Kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat adı altında bir miktar para ödenmesini isteyebilir.
Hâkim, bu tazminatın ödenmesi yerine, diğer bir giderim biçimi kararlaştırabilir veya bu tazminata ekleyebilir; özellikle saldırıyı kınayan bir karar verebilir ve bu kararın yayımlanmasına hükmedebilir.” şeklinde düzenleme bulunmaktadır.
23. TMK’nın 24 ve BK’nın 49. (6098 sayılı TBK"nın 58.) maddelerinde belirlenen kişisel haklar, bedensel ve ruhsal tamlık ve yaşam ile nesep gibi insanın, insan olmasından güç alan varlıklar ya da kişinin adı, onuru ve sır alanı gibi dolaylı varlıklar olarak iki kesimlidir.
24. Görüldüğü üzere BK"nın 49. (6098 sayılı TBK"nın 58.) maddesi gereğince kişilik hakları zarara uğrayanların manevi tazminat isteme hakları vardır.
25. Mülga 818 sayılı BK’nın 49. (6098 sayılı TBK"nın 58.) maddesi hükmüne göre takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hâl ve şartlar 22.06.1966 tarihli ve 1966/7 E., 1966/7 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında açıkça vurgulanmıştır. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken, ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
26. Hâkimin özel hâlleri göz önünde tutarak, manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır.
27. Hâkim manevi tazminatın miktarını tayin ederken saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır.
28. Miktarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel hâl ve şartların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenler karar yerinde objektif olarak göstermelidir. Çünkü Kanun’un takdir hakkı verdiği hususlarda hâkimin hukuka ve hakkaniyete göre hüküm vereceği 4721 sayılı TMK"nın 4. maddesinde belirtilmiştir.
29. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır.
30. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna dair bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir.
31. O hâlde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut durumda elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.
32. Tüm bu açıklamalar ve yasal düzenlemeler ışığında somut olay incelendiğinde; davaya konu olayın olduğu tarihte TRT Genel Müdürü olan davalının Ankara’da Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı tarafından düzenlenen gazetecilerin, akademisyenlerin ve sanatçıların katıldığı 21.12.2011 tarihli toplantıda konuşma yaptığı sırada katılımcılardan birinin sorusu üzerine davacı hakkında dava konusu ifadeleri (paragraf 4) kullandığı, bu ifadelerin basına yansıması üzerine Başbakan ve Başbakan Yardımcısının davacıyı arayarak konu ile ilgili özür dilediği ve sonrasında yaşanan olaylar karşısında davalının da davacıdan özür dilediği anlaşılmaktadır.
33. Eldeki davada davalı tarafından davacı hakkında kullanılan ifadelerin kişilik haklarına saldırı teşkil eden bir nitelik taşıdığı hususunda mahkeme ile Özel Daire arasında herhangi bir uyuşmazlık bulunmamakta olup ihtilaf hükmedilen manevi tazminat miktarının fazla olup olmadığı noktasındadır.
34. Davacı lehine hükmedilen manevi tazminat miktarına bakıldığında olay tarihi, taraflar arasındaki olayların gelişim şekli, kullanılan ifadeler ile tarafların ekonomik ve sosyal durumları dikkate alındığında hükmedilen miktarın makul olup objektif ölçülere göre takdir edildiği ve fazla olmadığı anlaşılmaktadır.
35. Hâl böyle olunca mahkemenin manevi tazminatın miktarının fazla olmadığı gerekçesiyle verdiği direnme kararı yerindedir.
36. Açıklanan nedenlerle direnme kararı onanmalıdır.
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1) Davacı vekilinin temyiz isteminin hukuki yarar yokluğundan REDDİNE (III-A),
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
2) Davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının ONANMASINA (III-B),
Aşağıda dökümü yazılı (306,86TL) ilâm harcının temyiz edenden alınmasına,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 440/III-1. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 25.03.2021 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.