Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2017/2824
Karar No: 2021/363
Karar Tarihi: 30.03.2021

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/2824 Esas 2021/363 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2017/2824 E.  ,  2021/363 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


    1. Taraflar arasındaki “itirazın iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Bakırköy 3. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karar davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
    2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    I. YARGILAMA SÜRECİ
    Davacı İstemi:
    4. Davacı vekili 04.12.2008 tarihli dava dilekçesinde; müvekkilinin noterde düzenlenen 23.09.2008 tarihli araç satış sözleşmesi ile davalıdan 28.000,00TL’ye aldığı aracın pert araç (tam hasarlı) sınıfında olduğunu öğrendiğini, ayıplı aracın iadesi ile satış bedelinin ödenmesini istemesine rağmen sonuç alamadığını ve icra takibi başlattığını ancak takibe haksız şekilde itiraz edildiğini ileri sürerek itirazın iptali isteminde bulunmuş; 21.02.2012 tarihli dilekçesinde ise; davaya konu aracın pert kaydı ile birlikte dava dışı üçüncü kişiye 17.000,00TL karşılığında satılmasıyla zararın 11.000,00TL kaldığını ileri sürerek icra takibine bu bedel üzerinden devam edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı Cevabı:
    5. Davalı vekili 26.01.2009 tarihli cevap dilekçesinde; müvekkilinin davaya konu aracı 17.04.2008 tarihinde dava dışı ...’dan 30.500,00TL ödeyerek kendisinin sattığı bedelden daha yüksek bedelle satın aldığını, sorunsuz şekilde sigortalattığını, davacının aracı servise kontrol ettirerek alması nedeniyle aracın pert olduğuna ilişkin iddianın yasal dayanaktan yoksun olduğunu, aksi hâlde dahi müvekkiline atfedilecek bir kusurun bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    Mahkeme Kararı:
    6. Bakırköy 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 27.05.2010 tarihli ve 2008/365 E., 2010/171 K. sayılı davanın reddine ilişkin verilen karar Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 05.05.2011 tarihli ve 2010/17549 E., 2011/7260 K. sayılı kararıyla bozulmuş; Mahkemece bozmaya uyularak verilen 04.12.2012 tarihli ve 2012/4 E., 2012/398 K. sayılı karar ile; davacının dava konusu aracı yargılama sırasında 17.000,00TL’ye sattığını belirttiği, satış

    bedeli olan 28.000,00TL’den bu bedelin mahsubu ile 11.000,00TL tutarındaki zarardan davalının sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Özel Daire Bozma Kararı:
    7. Yerel Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
    8. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 27.06.2013 tarihli ve 2013/6073 E., 2013/17803 K. sayılı kararı ile;
    “…1-Mahkemece verilen karar üzerine dosyanın temyiz incelemesi sırasında araç davacı tarafından 2.7.2010 tarihinde 3. şahsa 17.000 TL"ye satılmış alınan bilirkişi raporunda satış tarihinde araç değerinin 23.000 TL olduğu belirlenmiştir. Aracın satış tarihindeki değerini belirleyen rapora göre zarar 5000 TL"dir. Mahkemece, bu miktar zarar üzerinden davanın kabulü gerekirken yanlış değerlendirme sonucu yazılı şekilde 3. şahsa satış bedeli esas alınarak hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
    2-Bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir...” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
    Direnme Kararı:
    9. Mahkemenin 20.12.2013 tarihli ve 2013/422 E., 2013/489 K. sayılı direnme kararı Hukuk Genel Kurulunun 27.04.2016 tarihli ve 2014/13-715 E., 2016/559 K. sayılı kararıyla usulden bozulmuş; bozma gereği yerine getirilerek verilen 22.12.2016 tarihli ve 2016/448 E., 2016/514 K. sayılı karar ile; önceki gerekçeler tekrar edilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.
    Direnme Kararının Temyizi:
    10. Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

    II. UYUŞMAZLIK
    11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; ayıplı araç satışı nedeniyle davacının uğramış olduğu zararın belirlenmesinde, taraflar arasındaki satış bedeli ile aracın davacı tarafından üçüncü şahsa satış tarihi itibariyle bilirkişi raporunda belirlenen değer arasındaki farkın mı yoksa üçüncü şahsa satış sırasında sözleşmede gösterilen bedel ile arasındaki farkın mı esas alınacağı noktasında toplanmaktadır.

    III. GEREKÇE
    12. Öncelikle konuya ilişkin yasal düzenlemeler ile hukuki kavram ve kurumların ortaya konulmasında yarar vardır:
    13. Satım sözleşmesi, dava konusu uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (BK) 182. ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir.
    14. BK’nın 182/1. maddesinde düzenlenen satım sözleşmesiyle; alıcı satış bedeli olarak bir miktar para vermeyi borçlanır; satıcı ise satıma konu malı alıcıya teslim ederek mülkiyeti ona geçirme borcu altına girer.
    15. Taşınır bir malın satışına ilişkin sözleşmede satıcının taşınırı teslim etmek ve mülkiyeti alıcının üzerine geçirmek gibi asıl borcu yanında satılan malı saklama ve gerektiğinde taşıma masraflarını ödeme borcu gibi tali nitelikte borçları da bulunmaktadır.
    16. Satıcının borçlarından bir tanesi de BK’nın 194 ilâ 207. maddeleri arasında düzenlenen ayıba karşı tekeffül borcudur.
    17. Ayıba ilişkin hukuki düzenlemenin bulunduğu, BK’nın 194. maddesinde “Ayıba Karşı Tekeffül” başlığı altında:
    “Bayi müşteriye karşı mebiin zikir ve vadettiği vasıflarını mütekeffil olduğu gibi maddi veya hukuki bir sebeple kıymetini veya maksut olan menfaatini izale veya ehemmiyetli bir suretle tenkis eden ayıplardan salim bulunmasını da mütekeffildir.
    Bayi, bu ayıpların mevcudiyetini bilmese bile onlardan mesuldür.” hükmü yer almaktadır.
    18. Anılan düzenlemede “Satıcı alıcıya karşı satılanın zikir ve vaadettiği vasıflarını mütekeffil olduğu gibi maddi veya hukuki bir sebeple kıymetini veya maksut olan menfaatini izale veya ehemmiyetli bir surette tenkis eden ayıplardan salim bulunmasını da mütekeffildir. Satıcı, bu ayıpların varlığını bilmese bile onlardan mesuldür” denilmektedir.
    19. Öğretide ayıp; satılanda, hasarın geçtiği anda, vaad edilen nitelikleri bir diğer ifade ile bulunması gereken bir özelliğin bulunmaması ya da bulunmaması gereken bir kusurun ya da eksikliğin bulunması ya da dürüstlük kuralı gereğince ondan beklenen lüzumlu vasıfları taşımaması hâli olarak tanımlanmakta ve maddi, hukuki ya da ekonomik ayıp şeklinde sınıflandırılmaktadır. Maddi ayıp bir malda madden hata bulunmasıdır (örneğin malın yırtık, kırık, bozuk, lekeli olması gibi). Hukuki ayıp malın kullanımının hukuken sınırlandırılmış olmasıdır (malın üzerinde rehin, haciz, intifa hakkı gibi kısıtlamalar bulunması gibi). Ekonomik ayıp ise malın iktisadi vasıflarında eksiklik olmasıdır.
    20. Ayıba karşı tekeffül, satılan şeyde satıcı tarafından zikir ve vaad edilen vasıfları taşımamasından veya satılan şeyin değerini sözleşme gereğince ondan beklenen faydaları azaltan veya kaldıran noksanları bulunmasından satıcının sorumlu olmasıdır. Şu hâle göre ayıba karşı tekeffül ya zikir ve vaad olunan vasıfların bulunmaması ya da satılanın lüzumlu vasıflarının olmaması sebebiyle gerçekleşir.
    21. Ayıba karşı tekeffül borcu, satıcının mülkiyeti geçirme borcunun tamamlayıcısıdır. Çünkü satımda alıcının amacı, istediği maksat için kullanabileceği, yararlı bir malın mülkiyetine sahip olmaktır. Satıcı, malın değerini veya yararını azaltan eksikliklerin bulunmadığını ayrıca garanti etmese bile; bu borç kanunen mevcuttur. Bu nedenle satıcının bu borcunu kanuni bir borç olarak nitelendirmek mümkündür (Tandoğan, H.: Borçlar Hukuku-Özel Borç İlişkileri, C.1/1, Ankara 1988, s.163; Yavuz, C.: Türk Borçlar Hukuku Özel Hükümler, İstanbul 1996, s.91).
    22. Ayıba karşı tekeffüle ilişkin kuralların uygulanabilmesi için satıcının kusurlu olması şart değildir. Gerçekten de BK’nın 194. maddesinin ikinci fıkrası hükmüne göre satıcı, ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumludur. Ancak satıcının ayıptan sorumlu tutulabilmesi alıcı satım anında malın ayıplı olduğunu bilmemelidir. Ayıbı bilen veya bilmesi gereken alıcı, satıcı ayrıca garantide bulunmamış ise ayıp hükümlerine dayanamaz. Bu konu BK’nın 197. maddesinde “Bayi, müşterinin bey"i zamanında malumu olan ayıptan mesul olmadığı gibi mebii kâfi derecede muayene etmekle fark etmiş olacağı ayıptan da ancak bunun mevcut olmadığını temin etmiş ise mesul olur.” şeklinde düzenlenmiştir. Buna göre alıcı gizli ya da açık ayıbı bilerek alıyorsa ayıba karşı tekeffül hükümlerine başvuramaz.
    23. Ayıba karşı tekeffül şartlarının gerçekleşmesi durumunda alıcıya BK’nın 202 ve devamı maddelerinde seçimlik haklar tanınmıştır. Buna göre alıcı sözleşmeden dönebileceği gibi semenin indirilmesini ya da malın ayıpsız bir misli ile değiştirilmesini de isteyebilir. Tüketicinin korunmasına ilişkin düzenlemelerde alıcının malın onarılmasını isteme hakkına sahip olduğu da benimsenmiştir.
    24. Nitekim, aynı hususlara Hukuk Genel Kurulunun 20.06.2019 tarihli ve 2017/19-1657 E., 2019/744 K. sayılı kararında da yer verilmiştir.
    25. Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; davalının davacıya 28.000,00TL bedelle sattığı aracın pert araç sınıfında olduğu, davalının ayıplı araç satışı nedeniyle sorumluluğunun bulunduğu, davacının aracı yargılama sırasında dava dışı üçüncü kişiye 17.000,00TL karşılığında sattığı, bu satış tarihindeki davaya konu aracın değerinin bilirkişi raporu ile 23.000,00TL olarak belirlendiği hususlarında çekişme bulunmamaktadır.
    26. Davacı satın aldığı ayıplı araçtan dolayı nihai olarak zararını talep ettiğinden davacının gerçek zararının belirlenmesi gerekir. Bilirkişi raporu ile tespit edildiği üzere aracın üçüncü kişiye satıldığı tarihteki değeri 23.000,00TL iken davacının aracını 17.000,00TL’ye satmasından doğan fazla zararından ancak kendisi sorumludur. Zira, somut olayda aracı değerinden düşük bedelle satmak suretiyle mevcut zararının artmasına davacı kendisi sebebiyet vermiştir. Gerçek zararın tespitinde, aracın üçüncü kişiye satış bedeli esas alınarak insiyatif somut olayın taraflarına bırakılamaz. Bu durumda aracın üçüncü kişiye satış tarihindeki rayiç bedeli önem arz etmektedir ki, eldeki davada bu bedel bilirkişi raporuyla 23.000,00TL olarak tespit edilmiştir. O hâlde, Özel Dairece de izah olunduğu üzere, davacının gerçek zararının aracın satın alındığı bedel ile elden çıkarıldığı tarihteki rayiç bedeli arasındaki farktan ibaret olduğunun kabulü gerekir.
    27. Sonuç itibariyle, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uymak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
    28. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

    IV. SONUÇ :
    Açıklanan nedenlerle;
    Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,
    İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
    Aynı Kanun’un 440/III-1. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 30.03.2021 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi