17. Hukuk Dairesi 2014/17051 E. , 2016/5625 K.
"İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle davanın husumetten reddine ilişkin verilen hüküm, davacı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı alacaklı vekili, davalı ..."nun ortağı ve müdürü olduğu..."nin, 2002 vergi dönemi kurumlar vergisi yönünden dönem matrahını azalttığının vergi denetmeni tarafından tespit edildiğini, şirkete vergi ve cezası olarak belirlenen 749.338,00 YTL. için tarh işlemi yapıldığını, kesinleşmeyi müteakip ödeme emri düzenlenip davalı ..."e tebliğ edildiğini, vergi yükümlüsü şirket ortağı olan davalı ..."e 6183 sayılı Kanun hükümleri gereği ödeme emri tebliğ edildiğini ve tespit olunan aracına haciz konulduğunu, davalının ...-... mevkii- pafta ...-..., parsel ... sayılı taşınmazdaki .../.... hissesini 13.11.2007 tarihinde işyeri çalışanının babası olan diğer davalı ..."e satması nedeniyle haciz işlemi yapılamadığını, davalının ortağı olduğu şirketle ilgili vergi inceleme raporunun davalıya tebliğinden .... gün sonra taşınmaz devri yapılmasının ve .... gün sonra davalının ikamet adresini değiştirmesine rağmen bildirdiği adreslerde kendisine ulaşılamamasının muvazaalı yollara başvurduğunu gösterdiğini, davalı ..."in kesinleşen amme alacağının tahsilini imkansız kılmak için taşınmazını sattığını ve bu tasarrufun 6183 sayılı Kanun"un 30. maddesi gereği iptali gerektiğini, Hocapaşa Vergi Dairesi tarafından 11.07.2012"de düzenlenen tutanak ile davalının borcu karşılar malı olmadığının tespit edildiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, taşınmaz satış işleminin alacak ve fer"ileriyle sınırlı olarak iptalini talep etmiştir.
Davalılar, usulüne uyun tebligata rağmen davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; tasarruf konusu taşınmazın dava açılmadan önce dava dışı 3. kişiye satıldığı, bu kişiye davalı olarak husumet yöneltilmesi gerektiği halde yöneltilmediği ve eksik husumet yöneltildiği gerekçesiyle davanın husumet yönünden reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun"un 30. maddesinde düzenlenen dava konusu işlemin danışıklı (muvazaalı) yapıldığı iddiasına dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
1-Davacı vekili, dava dilekçesinde davalılar arasında yapılan danışıklı satış işleminin iptalini istemiştir. Mahkemece, iptali talep olunan tasarruf konusu taşınmazın dava açılmadan önce dava dışı 4. kişiye satılmış olması ve bu kişiye davada husumet yöneltilmemiş olması nedeniyle eksik husumet yöneltildiği gerekçesine dayalı olarak davanın husumetten reddine karar verilmiş ise de, verilen karar dosya içeriğine ve toplanan delillere uygun düşmemektedir.
İptal davasının konusu, iptale tabi bir tasarruf ile borçlunun 3. kişiye devretmiş olduğu mal ve hak üzerinde davacı alacaklının cebri icra yolu ile hakkını alma yetkisini elde etmesidir. İptal davası, aynî bir dava olmayıp şahsi bir davadır.Dava konusu mal ve hak, lehine tasarruf yapılmış olan 3. kişinin elinde ise iptal davasının konusunu o mal veya hak üzerinde cebri icraya devam edilmesi; lehine tasarruf yapılan kişi o mal veya hakkı elinden çıkarmış ise, o zaman davanın konusunu 3. kişinin o mal veya hakkın değeri oranında tazminata mahkum edilmesi oluşturmaktadır.
Üçüncü kişinin mal veya hakkı dava sırasında elinden çıkarması veya elinden çıkardığının dava sırasında öğrenilmesi halinde, davanın ıslahına gerek olmadan davacı alacaklı davaya bedel davası olarak devam edilmesini isteyebilir veya devralan 4. Kişiyi davaya dahil ederek davaya devam edebilir.
Somut olayda; davalı borçlu taşınmazını 13.11.2007 tarihinde davalı 3. kişi ..."e satarak devir etmiş, Selahattin ise aynı taşınmazı 06.03.2009 tarihinde dava dışı Hakan Arıkan"a satmıştır. Bu durumda davacı alacaklı tarafından 4. kişi konumundaki Hakan Arıkan"ın kötü niyetli olduğunun ileri sürülmesi halinde adı geçenin davaya dahil edilip edilmeyeceği hususunda seçimlik hakkının hatırlatılması, davaya dahil ettiği takdirde 4. Kişiye
tebligat yapılarak taraf teşkilinin sağlanması; aksi halde davalı üçüncü kişi ... yönünden davanın tazminata dönüştüğü kabul edilerek tarafların iddia ve savunmaları dinlenip, delilleri toplandıktan sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, duruşma açılıp davacıya seçimlik hakları kullandırılmadan, dosya üzerinden yapılan eksik inceleme ile davanın husumetten reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
2-Davacı vekili, dava dilekçesinde alacakla ilgili olarak başlatılan takipte gönderilen ödeme emirlerinin iptali için davalı borçlu ..."nun idari yargıda açtığı dava bulunduğunu, bu davalarda verilen kararların temyiz incelemesinde olduğunu bildirmiştir. Davalı borçlunun ödeme emrinin iptali konusunda açtığı davalarda yaptığı yürütmenin durdurulması başvurusunun mahkemece reddolunduğu dosya kapsamıyla sabittir. Davalı borçlunun ödeme emrinin iptali için idari yargıda açtığı dava sonunda ödeme emrinin iptaline karar verilmesi halinde, davacının davasına dayanak teşkil eden alacak ortadan kalkacak ve dolayısıyla da dava önşartı gerçekleşmemiş olacağından; idari yargıdaki dava sonucunun beklenmesi de zorunluluk arz etmektedir. Mahkemece duruşma açılıp taraf delillerinin toplanması, bu husus da gözetilerek yargılama yapılması gerekirken, yazılı olduğu biçimde dosya üzerinden davanın husumetten reddi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 09/05/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.