
Esas No: 2014/2990
Karar No: 2014/4819
Karar Tarihi: 10.04.2014
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2014/2990 Esas 2014/4819 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 13. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 05/03/2010
NUMARASI : 2009/582-2010/118
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 06.11.2009 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 05.03.2010 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkilinin paydaşı olduğu 14199 parsel sayılı taşınmazda davalının diğer paydaş Y.. Ç.."in 623/22825 payını 08.09.2009 tarihinde satın aldığını belirterek, davalı adına kayıtlı payın iptali ile davacı adına tescilini istemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
Önalım hakkı paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda bir paydaşın taşınmaz üzerindeki payını kısmen veya tamamen üçüncü bir kişiye satması halinde diğer paydaşlara bu satılan payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve satışın yapılmasıyla kullanılabilir hale gelir.
Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması TMK’nın 2. maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmaz. Kötüniyet iddiası .
14.02.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir.
Somut olaya gelince; davalı vekili temyiz aşamasında davacı ile dava dışı yüklenici Z... Ç.. arasında 29.06.2004 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi yapıldığını, bu sözleşmeye dayanarak yüklenici Z.. Ç..ın alt taşeron Y.. Ç.."e inşaat yapma yetkisini devrettiğini, davalının da alt yükleniciden satın aldığı daireye karşılık olarak hisseyi tapudan devraldığını, davacının aynı taşınmaza ilişkin açtığı 12 adet şufa davasının fiili taksim nedeniyle reddedildiğini, bu kararların Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davalının temyiz aşamasında ileri sürdüğü fiili taksim iddiasına ilişkin delillerinin varsa davacının karşı delillerinin toplanarak ve temyiz dilekçesinde bahdesilen dava dosyaları da değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 10.04.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.