8. Hukuk Dairesi 2012/3104 E. , 2012/9250 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tescil
... ve müşterekleri ile Hazine ve Taşlıgedik Köyü Tüzel Kişiliği aralarındaki tescil davasının kabulüne dair ... Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 22.09.2011 gün ve 19/136 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine temsilcisi tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı Kadastro Mahkemesine verdiği dava dilekçesinde, adlarına yazılan 122 ada 6 sayılı parselin bitişiğinde bulunan ve paftasında yol olarak gösterilen yaklaşık 50 m2’lik yerin kendisi ile erkek kardeşleri Mevlüt ve Mehmet’e miras paylaşım sonucu düştüğünü, 6 sayılı parselin paylı mülkiyet şeklinde adlarına tapuda kayıtlı bulunduğunu açıklayarak yol olarak paftasında gösterilen taşınmaz bölümünün ½ şer pay oranında Mustafa evlatları Hasan, Mevlüt ve ... adlarına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine ve Köy Tüzel Kişiliğine dava dilekçesi tebliğ edilmesine karşı yargılama oturumlarına katılmamışlardır.
Mahkemece, “teknik bilirkişiler Taşkın Babul ve Selahattin Kılıç’ın 14.06.2010 tarihli rapor ve krokilerinde A harfiyle gösterilen 45,36 m2’lik taşınmazın ...oğlu ...,...ve ... adlarına 1/3’er pay oranlarında tapuya kayıt ve tescillerine" karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik ve muristen intikal hukuksal sebeplerine dayalı olarak TMK.nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi gereğince açılan tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiş ise de, adına tescile karar verilen Mustafa çocukları ...ve ...’in yöntemine uygun bir biçiminde harç yatırmak suretiyle açılmış bir dava ve istekleri bulunmamaktadır. Taşınmazın bitişiğinde bulunan davacı ... ile kardeşleri ...ve ...adına paylı mülkiyet biçimde tespit ve tescil edilen 122 ada 6 sayılı parselin tespiti 15.04.2008 tarihinde yapılmış olup, kadastro tutanağının henüz kesinleşmediği anlaşılmaktadır. Keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklar dava konusu taşınmazın davacının babası ...’dan intikal ettiğini bildirmişler,paylaşım konusunda herhangi bir beyanda bulunmamışlardır. Davacı ise dava dilekçesinde taşınmazın erkek kardeşler arasında paylaşıldığını açıklamaktadır. Uyap üzerinden alınan ....’ın nüfus kaydına göre ...’nın 23.07.2011 tarihinde öldüğü ve davacı ile çocukları ... ve ...dışında ...isimli başka bir mirasçısının bulunduğu görülmüştür.
Mustafa Aydın 23.07.2011 tarihinde öldüğüne göre terekesi elbirliği mülkiyet hükümlerine tabidir. Elbirliği mülkiyetinde mirasçıların belirlenmiş payları olmayıp her birinin payı taşınmazın tamamı üzerinde söz konusudur TMK.nun 702. maddesi uyarınca tasarrufi işlemlerde oybirliği aranır. Dava da tasarrufi işlem olup tüm mirasçıların birlikte üçüncü kişi durumunda bulunan davalılara karşı dava açmalar gerekir. Bu nedenle yapılacak araştırma ve inceleme sonucu paftasında yol olarak gösterilen, krokide A harfiyle belirlenen yerin terekenin paylaşımı, satış, bağış veya miras payının devri sonucu davacıya düşüp düşmediğinin belirlenmesi, belirtilen yollarla davacıya kalmış ise, davanın bulunduğu bu hali ile yürütülmesi gerekmektedir. Dava konusu yer, satış, bağış, paylaşım ya da miras payının devri yoluyla davacıya kalmamış ve tereke malı ise, davacının tek başına üçüncü kişilere karşı tereke dahil bir taşınmaz için aktif dava açma sıfat ve ehliyeti bulunmadığından davanın reddine karar verilmelidir.
O halde mahkemece yapılacak iş, krokide A harfiyle gösterilen yerin paylaşım sonucu davacıya düşüp düşmediğinin belirlenmesi, davacı ile kardeşleri ....ve ...’e düşmüş ise taşınmazın terekeden çıktığının kabulü ile sadece Hasan payı yönünden davanın kabulüne karar verilmesinin düşünülmesi, diğer mirasçıların yöntemine uygun bir biçimde dava açmadıkları gözetilerek ...ve ...payı bakımından herhangi bir karar verilmesinin mümkün olmadığının göz önünde tutulması, yapılacak inceleme sonucu ortaya çıkacak deliller değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken aktif dava ehliyeti göz ardı edilerek ve dava açmadıkları halde ...ve ...hakkında hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır.
Davalı Hazine temsilcisinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK. nun geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK. nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK.nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK.nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 15.10.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.