8. Hukuk Dairesi 2012/2195 E. , 2012/9270 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil
... vasisi ... ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair Doğanhisar Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 15.12.2011 gün ve 132/171 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine temsilcisi tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, miras yoluyla intikal, taksim ve kazanmayı sağlayan eklemeli zilyetlik nedeniyle Hazine adına kayıtlı bulunan 10 ada 5 parsel sayılı taşınmaza ait tapu kaydının iptali ile adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili, dava konusu taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olup zilyetlikle kazanılamayacağını, davacı yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm, davalı Hazine temsilcisi tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Mahkemece, kazanma koşullarının davacı yararına oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Şöyle ki, mahkemece uyulan Dairenin bozma ilamında özetle: "...Taşınmazın saptanan niteliğine göre, kazanmayı sağlayan zilyetlikle edinilebilmesi için 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesinde açıklanan tüm olumlu ve olumsuz koşulların araştırılıp belirlenmesi zorunludur. Bu bakımdan, dava konusu 10 ada 5 parsel ile 1, 195, 198 ila 208 parsellere uygulanan 7489 tahrir numaralı vergi kaydı ile dava konusu parsele komşu olan aynı ada 16, 19, 195, 198, 199, 200, 201, 202, 203 ve Sebiller köyü kadastro sahasında bulunan parsellere ait kadastro tutanağı ile bu parsellere revizyon gören (varsa) tapu ve vergi kayıtlarının, bundan ayrı tespitin yapıldığı 1995 yılından en az 20 yıl öncesine ait taşınmazın bulunduğu yöreye ilişkin ve tüm taşınmazı kapsayacak biçimde hava fotoğrafları ile topoğrafik haritanın bulundukları yerlerden getirtilerek dosya arasına konulması, tüm bu kayıt ve belgelerin uzman, teknik ve yerel bilirkişiler ile tanıklar aracılığıyla zemine uygulanması, komşu kayıt ve belgelerin taşınmaz yönünü ne olarak gösterdikleri üzerinde durulması, hava fotoğraflarının stereoskopik aletle üç boyutlu olarak incelemeye tabi tutulması, hava fotoğrafları ile topoğrafik haritaya göre taşınmazın tespit tarihinden geriye doğru 20 yıl önceki durumunun ve niteliğinin açıklığa kavuşturulması, uzman ve teknik bilirkişilerden gerekçeli komşu parsellerle karşılaştırılmalı denetime açık rapor alınması, ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir..." şeklinde bozma sevk edilmiştir.
Mahkemece; bozma doğrultusunda mahallinde 28.10.2011 tarihinde keşif yapılarak yerel bilirkişi ve tanık beyanları ile bilirkişi raporları alındıktan sonra davanın kabulüne karar verilmiş ise de, 7489 tahrir numaralı vergi kaydı ve hava fotoğrafları mahallinde usulüne uygun olarak uygulanmamış, komşu parsellere ait kadastro tutanak ve dayanakları getirtilerek uyuşmazlığın çözümünde göz önüne alınmamıştır. Bozma ilamına uyulduktan sonra taraf yararına usuli kazanılmış hak doğar. Bu bakımdan, uyulan bozma ilâmı çerçevesinde araştırma ve inceleme yapılarak hüküm kurulması zorunlu hale gelir.
Mahkemece yapılacak iş; dava konusu 10 ada 5 parsel ile 1, 195, 198 ila 208 parsellere uygulanan 7489 tahrir numaralı vergi kaydı ile dava konusu parsele komşu olan aynı ada 16, 19, 195, 198, 199, 200, 201, 202, 203 ve Sebiller Köyü kadastro sahasında bulunan komşu parsellere ait kadastro tutanaklarının tüm sayfalarının onaylı ve okunaklı suretleri ile bu parsellere revizyon gören (varsa) tapu ve vergi kayıtlarının bulundukları yerlerden eksiksiz olarak getirtilerek, tüm bu kayıt ve belgelerin uzman, teknik ve yerel bilirkişiler ile tanıklar aracılığıyla zemine uygulanması, 7489 tahrir numaralı vergi kaydının dava konusu taşınmazı kapsayıp kapsamadığının ve kapsamının kesin olarak belirlenmesi, komşu kayıt ve belgelerin taşınmaz yönünü ne olarak gösterdikleri hususu üzerinde durulması, 18.10.1995 kadastro tespit tarihine kadar 20 yıllık kazanma süresinin dolup dolmadığının ve taşınmazın niteliğiyle zilyetlikle kazanmaya engel bir dururmunun bulunup bulunmadığının etraflıca araştırılması gerekir.
Bundan ayrı; bir arazinin kullanım süresi ve niteliğini en iyi belirleme yöntemi hava fotoğraflarıdır. Bu hava fotoğraflarının kadastrodan önceki yıllara ait en az iki ayrı zamana ilişkin olması gerekir. Bu konuda sağlıklı bir yargıya ulaşmak için kadastro tespit tarihi olan 1995 yılına göre 20–30 yıl öncesine ait (1965–1975 yılları arası) stereoskopik hava fotoğraflarının dosyada yer almış olması ve bu fotoğrafların stereoskopla incelenmesi gerektiği uzman öğretim üyelerinin yayınlarındaki görüşleri olup, bu görüş Dairenin kararlılık kazanmış içtihatlarıyla da benimsenmiştir. Ayrıca, stereoskopik çift hava fotoğrafı, bir stereoskop altında incelenirse arazinin üç boyutlu görüleceği, taşınmazın sınırlarının belirlenebileceği ve bu amaçla ekilemeyen bakir alanların net bir biçimde tespitinin yapılabilmesi olanaklıdır.
Mahkemece, yapılacak iş; ziraat mühendisi, kadastro fen elemanı, jeodezi ve fotoğrametri mühendisinden oluşacak üç kişilik uzman bilirkişi kurulu marifetiyle kadastro tespitinin yapıldığı 18.10.1995 tarihine göre 20-30 yıl öncesine ait (1965– 1975 yılları arası) ve iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik çift hava fotoğraflarının merciinden getirtilip stereoskop aletiyle yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda inceleme yaptırılarak taşınmazın tespit tarihinden geriye doğru 20 yıl önce zilyet edilip edilmediğinin, niteliğinin ve kullanım süresinin, ne zaman kullanılmaya başlandığının belirlenmesine çalışılması gerekir. Tanık ve bilirkişi sözleri bilimsel esaslara göre hazırlanan bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli, taşınmaz üzerinde tarımsal amaçlı zilyetlik başlangıç tarihi belirlenerek, bundan sonra kazandırıcı zamanaşımı yoluyla edinilmesinin mümkün olup olmadığının araştırılması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve incelemeye dayanarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
Davalı Hazine temsilcisinin temyiz itirazları bu bakımlardan yerinde olduğundan kabulü ile usul ve kanuna aykırı olan hükmün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca HUMK.nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK.nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 16.10.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.