8. Hukuk Dairesi 2012/3485 E. , 2012/9364 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil
Hazine ile ... ve müşterekleri aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair Posof Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 07.02.2012 gün ve 23/82 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı Hazine temsilcisi tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı Hazine temsilcisi, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olup, sel dolayısıyla oluşan taşkın yatağında bulunan 20.230,15 m2 yüzölçümündeki taşınmazın kadastro sırasında 146 ada 14 parsel numarası ile davalı ... adına tespit ve tescil edildiğini açıklayarak, taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile Hazine adına tescilini istemiştir.
Davalı, cevap dilekçesinde, taşınmazın satış yoluyla adına tescil edilen 09.06.1982 tarih 2 ve 3 sıra nolu tapu kayıtlarının kapsamında olduğunu, önceki kayıt malikleri ile birlikte eklemeli 70-80 yıldır zilyetliğinin bulunduğunu, bazı yıllar aşırı yağışlar nedeniyle sel baskınına uğradığını, ancak selden sonra ekilip biçilmeye devam olunduğunu bildirerek davanın reddini savunmuştur. Davalının yargılama aşamasında ölmesiyle mirasçıları usulüne uygun olarak davaya dahil edilmiştir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık konusu 146 ada 14 parsel sayılı taşınmaz 24.12.1996 tarihinde yapılan kadastro çalışmaları sırasında senetsizden davalı adına tespit edilmiş, tespitin itirazsız kesinleşmesi üzerine 30.10.1997 tarihinde davalı adına tapu oluşmuştur.
Mahkemece, davalının tutunduğu tapu kayıtlarının dava konusu taşınmazı kapsadığı, davalı yararına kazanmayı sağlayan zilyetlik şartlarının oluştuğu açıklanarak davanın reddine karar verilmiş ise de; mahkemenin bu görüşüne katılmak mümkün değildir. Posof Tapu Müdürlüğünün 11.12.2006 tarih ve 453 sayılı karşılık yazısı ekinde gönderilen tapu kayıt örneklerinde; davalının 09.06.1982 tarih ve 3 sıra nolu tapu kaydı ile adına tescil edilen 30/180 payını, 12.03.1985 tarihinde dava dışı ..."a satış yoluyla devrettiği, söz konusu payın da kadastro sırasında 146 ada 10 parsel sayılı taşınmaza revizyon görerek kayıt maliki Nurettin adına tescil edildiği bildirilmiştir. Yine 09.06.1982 tarih ve 2 sıra nolu 3000 m2 yüzölçümlü tapu kaydında davalının satış yoluyla devraldığı 1/2 payın kadastro sırasında 146 ada 12 ve 13 parsellere revizyon gördüğü, toplam 7.424,06 m2 yüzölçümlü olan her iki parselin 1/2 payının davalı adına tescil edildiği bildirilmiştir. Hal böyleyken, söz konusu kayıtların davalı taşınmazı kapsadığı açıklanarak davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. Bundan ayrı, mahalinde 30.03.2007 tarihinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve davacı tanıkları, taşınmazın evveliyatında Posof Çayı suları altındayken suların çekilmesi ile ilçe halkı tarafından hayvan otlatılarak kullanılmaya başlandığını, davalının son 4-5 yıldır taşınmazı kullandığını ifade etmişlerdir. Davalı tanığı da, davalının taşınmazı kullanımının üzerindeki ağaçları kesmek ve çayırından faydalanmak biçiminde olduğunu bildirmiştir. Keşifte tespitlerini yapan uzman ziraatçi Kamil Bilgi tarafından düzenlenen 25.06.2007 tarihli raporda; taşınmazın doğal çayır vasfında olduğu, üzerinde kendiliğinden yetişen doğal çayır ve mera bitkileri ile kendiliğinden yetişen ağaçların bulunduğu, son 30-40 yıldır üzerinde tarla tarımı yapılmadığı, ağaçların ise son 6-8 yıldır budandığı ve kesildiği fakat bakımının ve sulamasının yapılmadığı belirtilmektedir.
Saptanan bu somut olgular karşısında davalının taşınmaz üzerinde 20 yılı aşan süredir ekonomik amaca uygun zilyetliğinin bulunmadığı, zilyetlikle kazanma koşullarının davalı yararına oluşmadığı anlaşılmakla Hazine tarafından açılan davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.
Davacı Hazine temsilcisinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile yerel mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK.nın Geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK.nun 388/4 (HMK.m 297/ç) ve HUMK.nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 18.10.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.