Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, maliki olduğu .parselin tamamı ile .. parselin 1/2 payını ölünceye kadar bakım koşuluyla davalı oğluna temlik ettiğini, davalının sözleşmeden kaynaklanan edimlerini yerine getirmediğini ileri sürerek, tapu iptal, tescil isteğinde bulunmuştur.
Davalı, ediminin yerine getirilmesinin davacı ve dava dışı kardeşi tarafından engellendiğini bildirip, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacı iddialarının kanıtlanamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ... .. raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
-KARAR-
Dava, tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; çekişme konusu ..parsel sayılı taşınmazın 1/2 payının bakım alacaklısı davacı tarafından bakım borçlusu davalıya 5.6.2002 tarihli ölünceye kadar bakma sözleşmesi ile temlik edildiği, ne varki bakım görevinin yerine getirilmediğini ileri sürerek, eldeki davayı açtığı görülmektedir.
Bilindiği üzere; ölünceye kadar bakıp gözetmek sözleşmesi basitçe taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen, bazı yönleri itibarıyla talih ve tesadüfe, ayrıca şekle bağlı bir sözleşme şeklinde tanımlanabilir. Nitekim, söz konusu sözleşme B.K.nun 511. maddesinde, “kaydı hayat ile bakma mukavelesi, akitlerden birinin diğerine ölünceye kadar bakmak ve onu görüp gözetmek şartıyla bir mamelek yahut bazı malların temlikini iltizam etmesinden ibaret olan bir akit” olarak tarif edilmiştir.
Anılan yasanın bu ve devamı maddelerinin açık hükümlerin de belirtildiği gibi ölünceye kadar bakım sözleşmesi ile, bakım alacaklısı sözleşmeye konu olan mamelek veya bazı mallarının mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme, bakım borçlusu da kural olarak bakım alacaklısını kendi ailesi içerisine alıp, ona özenle ölünceye kadar bakıp gözetmek yükümlülüğü altına girer. Hemen belirtmek gerekirki, bakım borçlusunun bakıp gözetmek yükümlülüğü, aksi kararlaştırılmadığı sürece bakım alacaklısını ailesi içerisine alıp, ikametini temin etme yanında, besleme giydirme hastalığında hekime götürüp, gerekli ihtimamı gösterme, manevi yönden her türlü yardım ve desteği sağlama gibi ödevleri de içerisine alır. Kuşkusuz bakım borçlusu yükümlülüklerini yerine getirirken, aldığı malların kıymetine, bakım alacaklısının önceden sahip olduğu içtimai mevkiine ve hakkaniyet kurallarına göre hareket etmek zorundadır. Öte yandan, yükümlülüklerin yerine getirilmemesinin sonuçları BK.nun 5l7. maddesinde açıklanmış sözleşmeden doğan ödevlere aykırılık yüzünden ilişki çekilmez olmuşsa, ya da başka önemli nedenlerle ilişkinin sürdürülmesi aşırı ölçüde güçleşmiş veya olanaksız hale gelmişse taraflardan herbirinin tek yanlı olarak sözleşmeyi fesh etme, verdiği şeyi geri alma hatta karşı tarafın kusurlu olması halinde tazminat isteme hakkı tanınmıştır. O halde, yükümlülüklerini yerine getirmeyen bakım borçlusuna karşı bakım alacaklısı her zaman fesih hakkını kullanabilmekte, fesih geçmişe etkili (makable şamil) olmak üzere sözleşmeyi sona erdirdiğinden verdiği şeyi de geri isteyebilmektedir.
Öte yandan, BK.nun 517/son maddesi hükmüne göre; Hakim mukaveleyi feshedecek yerde, iki taraftan birinin talebi ile yahut re’sen artık birlikte yaşamalarına nihayet verip buna mukabil alacaklıya kaydı hayat ile bir irat tahsis edebilir.”
Uyuşmazlığın değinilen hüküm (BK.nun 517/son maddesi) uyarınca çözüme bağlanması; bakım yükümlülüğünün bir arada yaşamak suretiyle yerine getirilmesi imkanlarının ortadan kalktığı yada büyük ölçüde sınırlandığı haller için düşünülmelidir. Bunun yanısıra, takdir edilecek irat, yanların özel ve ekonomik durumlarına uygun ve adil olmalıdır.
Somut olayda, bakım alacaklısı davacı ile bakım borçlusu davalının temlikten sonra bir süre birlikte yaşadıkları, aralarında cerayan eden bazı olaylar nedeniyle davalının birlikte oturulan evi terk ederek başka bir eve taşınmak zorunda kaldığı, bu şekilde bakım görevinin yerine getirilmesinin imkansız hale geldiği, bakım görevinin yerine getirilmemesinde davalının bir kusurunun bulunmadığı, davacının dava dışı başka bakım borçlusu ile birlikte yaşamaya başladığı anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde tarafların ekonomik ve sosyal durumları gözetilerek, özellikle başka bakım borçlusu bulunduğuda dikkate alınarak, bakım alacaklısı davacı lehine uygun bir iradın belirlenerek buna hükmedilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir. Davacının bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerle hasren HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 05.4.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.