8. Hukuk Dairesi 2019/5799 E. , 2019/11378 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacı ... vekili, evlilik birliği içinde edinilen, beş adet taşınmaz, iki araç, ... Bilgisayar Elektronik Limited Şirketindeki davalının 1/3 hissesi, ... Elektronik Limited Şirketindeki davalının hissesi ve ticari mallar, ortak evde bulunan ortak menkul eşyalar üzerinde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 150.000 TL mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklı alacak, 3000 TL manevi, 5000 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmesi üzerine, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiş, Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 2009/1337 E., 2010/7784 K. sayılı bozma ilamı ile davacı vekilinin maddi ve manevi tazminat talebinin reddine yönelik temyiz itirazları reddedilmiş, davacının davalı adına kayıtlı taşınmazlar, ticari şirketler ve otomobiller ile ev eşyaları yönünden 150.000 TL katkı talebinde bulunduğu,mahkemece dava konusu taşınmazların tapu kayıtları ve resmi senet suretlerinin, dava konusu otomobillerin trafik kayıtlarının ve dava konusu şirket kayıtlarının celbi ile ev eşyalarının cins ve kıymetlerinin belirtilmesi için davacıya süre verilmesi, taraflardan delillerinin usulüne uygun olarak sorulması, gösterdikleri taktirde delillerinin toplanarak sonucu uyarınca karar verilmesi gerektiğine işaret edilerek bozma kararı verilmiş, mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda, davanın kısmen kabulüyle 41.222.50 TL katılma alacağının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1. Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve uyulan bozma ilâmında açıklandığı üzere işlem yapılıp sonucu dairesinde hüküm tesis edildiğine, redde konu malvarlığının edinildiği tarihlerin 01.01.2002 tarihinden önce olup, davacı kadın da katkısını ispatlayamadığına, 01.01.2002 sonrası edinilen malvarlığına ilişkin talebin katılma alacağına yönelik olup, davacı tarafın faize ilişkin talebi de bulunmadığına göre davacı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Davacı vekilinin, 1166 ada 23 parsel ve 161 ada 26 parselde kayıtlı taşınmazlara ve 34 U 3023 plakalı araca yönelik temyiz itirazlarına gelince;
Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 Sayılı HMK mad.33). İddianın ileri sürülüş şekline göre 1166 ada 23 parselde kayıtlı 8 numaralı bağımsız bölüm, 161 ada 26 parselde kayıtlı 19 numaralı mesken ve 34 U 3023 plakalı araca yönelik dava, artık değere katılma alacağı isteğine ilişkindir.
Edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesinde, artık değere katılma alacağı miktarı hesaplanırken "eklenecek değerler" göz önünde bulundurulur. 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu"nun 229. maddesine göre; eşlerden birinin mal rejiminin sona ermesinden önceki bir yıl içinde diğer eşin rızası olmadan, olağan hediyeler dışında yaptığı karşılıksız kazandırmalar ile mal rejiminin devamı süresince diğer eşin katılma alacağını azaltmak kastıyla yaptığı devirler mal rejiminin sona erdiği anda mevcutmuş gibi tasfiyeye dahil edilir.
Bu tür uyuşmazlıklarda; öncelikle, davalı eş tarafından 229. maddede sayılan amaç ve doğrultuda kazandırma veya devrin yapılıp yapılmadığı araştırılıp belirlenmelidir. Mahkemece, karşılıksız kazandırma veya devrin yapıldığının anlaşılması durumunda, söz konusu mal mevcut kabul edilerek yapılan hesaplamada davacı tarafın katılma alacak hakkının olup olmadığı, varsa miktarı saptanarak davalı eşten tahsili yönünde hüküm kurulmalıdır. Tasfiyede devredilen mal varlığının devir tarihindeki durumu (niteliği, seviyesi, yaşı vb.) esas alınarak tasfiye (karar) tarihindeki sürüm (rayiç) değeri hesaplamada göz önünde bulundurulur. (TMK mad. 235/2).
Somut olaya gelince; davaya konu 1166 ada 23 parselde kayıtlı 8 numaralı bağımsız bölümün, 13.09.2002 tarihinde davalı tarafından edinildiği, 05.09.2003 tarihinde ise üçüncü bir kişiye devredildiği, 161 ada 26 parselde kayıtlı 19 numaralı meskenin, 07.03.2003 tarihinde davalı tarafından edinildiği, 09.09.2003 tarihinde satış yoluyla devredildiği, 34 U 3023 plakalı aracın ise 01.03.2002 tarihinde davalı tarafından edinildiği, 25.12.2003 tarihinde boşanma dava tarihinden sonra satış yoluyla devredildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece, 1166 ada 23 parselde kayıtlı 8 numaralı bağımsız bölümün devir tarihindeki değeri olan 4000 TL’nin yarısına, 161 ada 26 parselde kayıtlı 19 numaralı meskenin devir tarihindeki değeri olan 60.000 TL’nin yarısına katılma alacağı olarak hükmedilmiş ise de, bu taşınmazların edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde davalı erkek tarafından edinildiği, boşanma dava tarihinden kısa bir süre önce davacının katılma alacağını azaltma kastıyla devredildiği anlaşıldığına göre, Dairemizin yukarıda açıklanan ilkeleri doğrultusunda, taşınmazların devir tarihindeki durumu (niteliği, seviyesi, yaşı vb.) esas alınarak, tasfiye (karar) tarihindeki sürüm (rayiç) değerinin ( bozmayla birlikte bozma sonrası karar tarihine en yakın tarihteki sürüm değerinin) katılma alacağı hesabında dikkate alınması gerekirken, bu iki taşınmazın devir tarihindeki değerleri üzerinden katılma alacağına hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
Ayrıca mahkemece, 34 U 3023 plakalı araç için 2002 yılı değeri üzerinden katılma alacağına hükmedilmiş ise de, aracın edinilmiş mal olduğu, mal rejiminin sona erdiği tarihte mevcut bulunduğu, dolayısıyla aracın tasfiye tarihindeki sürüm değerinin belirlenerek katılma alacağına hükmedilmesi, hüküm verirken temyiz edenin sıfatı ve usuli kazanılmış haklarının gözetilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi de doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve kanuna aykırı bulunan hükmün 6100 Sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının (1) numaralı bentte gösterilen nedenlerle reddine, taraflarca HUMK’un 388/4. ve 440/1. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 16.12.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.